1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
Hukuk ve AdaletOrtadoğu

Türkiye'nin soykırım davasına katılması ne anlama geliyor?

Hülya Schenk
7 Ağustos 2024

Türkiye'nin Adalet Divanı'nda İsrail'e karşı devam eden soykırım davasına müdahil olmasının sonuçları neler olabilir? Uluslararası hukuk uzmanı Rıza Türmen DW Türkçe'ye anlattı.

https://p.dw.com/p/4jDMk
Uluslararası Adalet Divanı'nın hakimleri kürsüde ayakta duruyor
Uluslararası Adalet Divanı Fotoğraf: Robin van Lonkhuijsen/ANP/AFP/Getty Images

Türkiye, Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) Güney Afrika Cumhuriyeti ile İsrail arasındaki soykırım davasına müdahil olma talebini iletti. UAD'nin talebi incelemesinden sonra Türkiye'nin davaya katılıp katılamayacağına ilişkin kararını verecek. Bu süreçte Divan Statüsü'nün 63'üncü maddesi kapsamında müdahillik bildirimi yapan Türkiye'nin girişimi hakkında davanın tarafları İsrail ve Güney Afrika bilgilendirilecek ve bu iki ülke de Türkiye'nin talebine ilişkin gözlemlerini Divan'a iletecek.

Türkiye, Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin ve İspanya'nın ardından soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan yedinci ülke oldu.

UAD Statüsü'nün 63'üncü maddesi uyarınca yapılan müdahillikler, devletler için bir "hak" olarak görülüyor ve Divan, dava taraflarının beyanını aldıktan sonra bu bildirimin şekli incelemesine göre müdahillik hakkının kullanımını kabul veya reddediyor. Bu maddedeki müdahillik hakkının kullanıldığına ilişkin bildirim uygun görülürse, Divan'ın o davanın kararında yaptığı yorum, müdahil devlet için de aynı derecede bağlayıcı oluyor. Yani Adalet Divanı, davada İsrail'in soykırım yapmadığı hükmüne varırsa bu, Türkiye açısından da bağlayıcı bir karar olacağı anlamına geliyor.

Türkiye'nin müdahil olma talebinin dayanağı nedir?

Türkiye'nin Uluslararası Adalet Divanı'na taraf olmadığını ancak davanın konusu olan Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne imza atmış olduğu için müdahillik koşullarının oluştuğunu söyleyen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski yargıcı Rıza Türmen, bu koşullar altında hukuken Türkiye'nin davaya dahil olabileceğini ve görüş bildirebileceğini söyledi.

Ancak Türkiye'nin müdahil olması halinde dava sırasında vereceği görüşün sadece söz konusu sözleşme ile sınırlı olacağını ifade eden Türmen, Türkiye'nin davanın esası ile görüş sunamayacağını ifade etti.

Türkiye'nin talebi ile ilgili olarak DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Türmen, çıkacak kararın Türkiye için bağlayıcı olmasının dikkat edilmesi gereken bir nokta olduğunun altını çizdi.

Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Rıza Türmen
Eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Yargıcı Rıza TürmenFotoğraf: DW/K. Akyol

Sözleşmenin soykırımın tespiti için belirli dinsel ya da etnik bir gruba yönelik ortadan kaldırma kastı aradığına dikkat çeken Türmen, bu noktada da böyle bir kasıt olup olmadığını ispat etmenin güç olduğunu vurguladı. İsrail'in Gazze'deki Arapları ortadan kaldırmayı amaçladığı suçlamasını kabul etmediğine ve meşru müdafaa hakkını kullandığını söylediğine işaret eden Türmen, "Türkiye sözleşmeyle ilgili görüş bildirirken bu kastın mevcut olduğunu gösterecek veriler ortaya koymalıdır" dedi. Türmen sözlerini, "Yani Türkiye, Gazze'deki bir etnik grubu ortadan kaldırma kastı bulunduğunu gösterebilmesi lazım. Vereceği görüşte bunu kanıtlaması lazım" diye sürdürdü.

Davadan çıkacak kararın kesin olduğunu ve temyiz aşamasının bulunmadığını da vurgulayan Türmen şöyle devam etti:

"Uluslararası Adalet Divanı, 'efendim İsrail bunları yapmıştır, insanlığa karşı suç işlemiştir, ama soykırım suçu yoktur' derse Türkiye bu kararla bağlı olacaktır. Türkiye bundan sonra 'İsrail soykırım yaptı' demeyecektir."

"Soykırım kararı çıkarsa sonuçları ağır olur"

Avrupa Birliği ve ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas'in İsrail'e 7 Ekim 2023 saldırısından sonra İsrail Gazze Şeridi'ne kapsamlı bir askeri operasyon başlatmıştı. Çok sayıda sivilin zarar gördüğü bu askeri saldırıların ardından Güney Afrika İsrail'in soykırım yaptığı iddiasını Birleşmiş Milletler'e bağlı Uluslararası Adalet Divanı'na taşımıştı. Geçen Ocak ayında başlayan davanın yıllarca sürmesi bekleniyor.

Peki davadan nasıl bir sonuç çıkabilir?

Davanın gidişatını ve sonucunu tahmin etmenin zor olduğunu ifade eden Rıza Türmen, Adalet Divanı'ndan soykırım yönünde bir karar çıkabileceğini ve soykırım şartlarının göründüğünü dile getirdi. Türmen, davanın sonucunda soykırım kararı çıkarsa bunun hem İsrail hem de yakın müttefiki ABD açısından sonuçlarının ağır olacağını da sözlerine ekledi.

"Türkiye'nin davaya katılma talebi çelişkili"

Türkiye'nin katılma isteğinin Gazzelilere desteğini gösterme amacıyla sembolik, siyasi bir adım olduğunu ifade eden Türmen, Türkiye'nin kararlarını adil bulmadığı UAD'deki bir davaya katılmayı istemesinin kendi içinde çelişki barındırdığını da kaydetti.

Türmen, "Mesela Türkiye, Yunanistan'la olan deniz anlaşmazlıklarını Uluslararası Adalet Divanı'na götürmeyi reddetti, istemedi. Şimdi Uluslararası Adalet Divanı'nı adil bir mahkeme olarak görmeyen Türkiye, şimdi ne oldu da taraf olmadığı mahkemeye görüş bildirmek istiyor? Kendi içinde bir çelişki bu" dedi. 

Uluslararası Adalet Divanı nedir?

Birleşmiş Milletler'e bağlı olan Uluslararası Adalet Divanı devletler arasındaki uyuşmazlıkların uluslararası hukuka uygun şekilde çözülmesi için kurulmuştu. Divan ayrıca, BM'nin diğer organları ve uzmanlık kuruluşları tarafından talep edilen konularda görüş verebiliyor. Merkezi Hollanda'nın Lahey kentinde bulunan Divan, 1945 yılında kuruldu.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl erişebilirim?