Türkiye'de uyuşturucu ve organize suçlarda artış
16 Kasım 2023Türkiye'de resmi istatistikler, suç oranlarının arttığı ortaya koyuyor. İçişleri Bakanlığı'na bağlı Jandarma Genel Komutanlığı'nın istatistikleri, kara paranın aklanmasından organize suça dek hemen her alanda işlenensuç sayısının yıllar içinde arttığını gösterdi.
DW Türkçe'nin Jandarma'nın aylık olarak yayımladığı verilerden derlediği bilgilere göre 2019 yılının Nisan ayından 2023'ün Kasım ayına kadar olan zaman diliminde "kaçakçılık ve organize suç" eksenli olay sayısı, 150 bin 790 olarak kayıtlara geçti. Bu kapsamda 221 bin 705 şüphelinin yakalandığı bildirildi.
Kurumun aylık olarak istatistiğini paylaştığı suçlar çeşitlilik gösteriyor. Bunlar arasında uyuşturucu, organize suç, dolandırıcılık gibi başlıklar yer alıyor. Ancak suç sayısının bu verilerden daha fazla olduğu düşünülüyor. Zira Jandarma'nın aylık olarak açıkladığı verilerde, kimi dönemlere ilişkin detay bulunmuyor. 2020’nin Temmuz ayı ile 2021’nin Temmuz ve Eylül ayına ilişkin herhangi bir verinin paylaşılmadığı görülüyor. Kurumun son dört yıla ilişkin paylaştığı faaliyet raporlarında yer alan detaylar ise bilançonun daha ağır olduğunu gösteriyor.
2023'te 40 bin suç
Aylık açıklanan raporlara göre, bu yılın Kasım ayına dek toplam 40 bin 356 olay meydana geldi. 53 bin 382 şüphelinin yakalandığı belirtilirken en çok işlenen suçlar arasında "uyuşturucu" göze çarpıyor. 2023'te yaşanan uyuşturucu kaynaklı olay sayısı, kayıtlara 26 bin 871 olarak geçti. Bu sayıya uyuşturucu kaçakçılığı ve ticareti de dahil.
Jandarma Genel Komutanlığı'nın faaliyet raporlarında "yasadışı ekim" ve "uyuşturucu kaçakçılığı" başlığı altında işlenen suçların sayısına yer veriliyor. 2019'dan 2022'ye kadar olan sürede, uyuşturucu kaynaklı toplam olay sayısının 85 bin 291 olduğu görülüyor. Bu suç kapsamında yakalanan şüpheli sayısı ise 111 bin 135 olarak ifade ediliyor.
Aylık verilere göre, bu yıl ayrıca 185 organize suç olayı gerçekleşti. Faaliyet raporlarına göre; 2019 yılında 250, 2020 yılında 245, 2021 yılında 276, 2022 yılında ise 245 organize suç olayı meydana geldi. Bu suça ilişkin olarak yakalanan şüpheli sayısı ise 11 bin 753 oldu.
Aylık istatistiklerde bu yıl "suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi" ise 76 ile ifade edildi. Bu sayı, 2019'da yalnızca sekiz idi. Bu suç, sosyal medya fenomeni ve zincir güzellik merkezleri sahibi Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın tutuklanmasıyla gündeme gelmişti.
Bu veriler, Jandarma'nın denetimindeki bölgeleri kapsıyor. Bu alanlarda ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20'si yaşıyor.
Emniyet verileri ne diyor?
Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma gibi suç istatistiklerini her ay açıklamıyor. Fakat kurumun faaliyet raporlarında, işlenen suçlara ilişkin bazı detaylar yer alıyor.
Emniyet'in 2022 tarihli faaliyet raporuna göre, "Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Faaliyetleri" kapsamında 7 bin 81 operasyon düzenlendi. 2022'de Emniyet Suç Gelirleri ile Mücadele Büro Amirliği'nce yapılan çalışma kapsamında, 12 soruşturma dosyasının tamamlandığı kaydedildi. Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığı'nca hazırlanan bir başka raporda, 2021'de ülke genelinde uyuşturucuya ilişkin yaşanan olay sayısı 215 bin 771 olarak ifade ediliyor. Geçen yıl ise bu oran, yüzde 14,1'lik bir artışla 246 bin 237'ye ulaştı. Bu kapsamda yakalanan şüpheli sayısının 313 bin 786 olduğu bildirildi.
Emniyet, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 80'inin yaşadığı alandan sorumlu.
Eşitsizlik ve yoksullukla bağlantılı
Peki bu istatistikleri nasıl değerlendirmek gerek?
Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Küçük, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, artan suç oranları ile toplumsal eşitsizlik arasındaki ilişkiye değindi. Akademisyen Küçük, "Toplumsal eşitsizliğin derinleştiği, zengin ile yoksul arasındaki farklılığın ekstrem bir noktaya ulaştığı durumlarda, suç oranlarında artış olur. Devletin kurumları yoksullukla mücadelede yetersiz kalıyorsa, toplumsal kurumlar da çalışamaz hale gelmişse, yasa dışılılık bir çıkış noktası olarak ortaya çıkar" diyor.
Ancak Doç. Dr. Küçük'e göre, sadece derinleşen eşitsizlik suç istatistiklerinin artmasına neden olamaz. Akademisyen Küçük, şu tespiti yapıyor:
"Yoksul olduğunuz zaman, eşitsizlik arttığı zaman, siz, kendinize rehberlik edecek, dayanışacak kurum bulamıyorsanız, suç daha da artar. Belli ki son dönemde gittikçe artan rakamlar, kurumlara olan güvenin çürümesiyle ilişkili olduğunu söylemek, yanlış bir analiz olmayacaktır."
Üstü kapalı çıkarılan afların etkisi
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Prof. Dr. Adem Sözüer de DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, Emniyet'in suç verilerini paylaşmadığını, bunun da suçun önlenmesine yönelik araştırmaları güçleştirdiğine vurgu yapıyor. Aynı zamanda üniversitenin Ceza Hukuku ve Kriminoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü olan Prof. Dr. Sözüer, veri ihtiyacının faillerin yeniden suç işlemesinin önüne geçmek için önemli olduğuna işaret ederek "Bu olmadan, sadece infaz kurumlarını doldururuz. Sonrasında 'kapasite aşımı oldu' diye infaz süresini kısaltarak yok derecesine indiririz. Yeni infaz kurumları yapmak için bütçeden milyonlar gider. Böyle olmaz" ifadelerini kullanıyor.
Ceza hukukçusu akademisyen, "üstü kapalı aflar yapıldığını, bunun da toplumda rahatsızlık duygusu oluşturduğunu" belirtiyor.
Prof. Dr. Adem Sözüer, Türkiye'nin Avrupa'da cezaevlerinde en çok tutuklu ve hükümlü bulunan ülke olduğunu anımsatıyor, "100 bin kişide 325 kişi, tutuklu veya hükümlü. Dünyada en çok hükümlü ve tutukluya sahip 17'nci ülkeyiz. Buna rağmen suçu önlemekte ne yönde gideceğimizi bilmiyoruz" diyor.
Suç nasıl önlenebilir?
Cezalandırmaların hızlı ve kesin olmasının sağlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sözüer, "Bir diğer deyişle, uzun yargılama sürelerini kısaltmak, suç işleyen ve işlediği sabit olan kişinin muhakkak infazının yapılması, üstü kapalı af kanunları ile kişilerde cezasızlık algısı oluşturulmaması. Ancak böyle suçluluğun önüne geçebilmek için projeler yapabiliriz, toplumdaki suç korkusunu azaltabiliriz" diyerek sözlerini sonlandırıyor.