Türkiye Avrupalı Türklerin mali bilgilerini paylaşacak mı?
25 Eylül 2020Türkiye, 136 ülkenin taraf olduğu "Vergi Konusunda Karşılıklı İdari Yardımlaşma Sözleşmesi" kapsamında, otomatik finansal hesap bilgileri paylaşımına başlıyor. Söz konusu uygulama, Almanya başta olmak üzere Avrupa’da da yakından izleniyor.
2 milyon 800 bini Almanya’da olmak üzere Avrupa’da yaşayan 5 milyon Türkiye kökenli ile ikameti Avrupa’da olup da Türkiye’de finansal hesapları bulunan kişi ve kurumlar için bu sözleşme büyük önem taşıyor.
Küresel çapta vergi kaçakçılığı ve kaybı ile mücadeleyi hedefleyen sözleşmeyi 2011 yılında imzalayan Türkiye, 2018’den itibaren bilgi paylaşımına geçme taahhüdünde bulunmasına rağmen, sözleşmeyi uygulamaya başlamamıştı. Ankara’nın bu tutumu, Almanya ve Avrupa’daki çok sayıda politikacı ve uzman tarafından, "Türkiye kökenlilerin bilgilerini paylaşmayarak Türkiye’deki gelir ve varlıklarının ortaya çıkmasını engelleme çabası" olarak yorumlanıyor.
Şimdi ise Türkiye’nin sözleşme kapsamında uygulamaya geçmesiyle Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda ve Avusturya gibi milyonlarca Türkiye kökenlinin de yaşadığı ülkelerdeki kişi ve kurumların finansal bilgilerinin ikamet ettikleri ülke makamlarınca da paylaşılıp paylaşılmayacağı belirsizliği doğdu.
Almanya'nın listesinde Türkiye de var
Almanya Federal Maliye Bakanlığı, 1 Temmuz 2020 itibarı ile yayınladığı genelgede, 2019’a dair karşılıklı otomatik bilgi paylaşımı yapılacak ülkeler listesinde Türkiye’nin de bulunduğunu duyurdu.
İlk kez yapılacak olan bu işbirliğinin kamuoyuna yansıması ile Türkiye’de geçmişteki ve şimdiki gelir ve menfaatlerini beyan etmemiş veya varlığı ve geliri olmasına rağmen Almanya’da devlet yardımları ile geçinen vergi mükellefleri, bunların ortaya çıkmasından ve sonuçlarından endişeli.
Türkiye tarafı "paylaşmayacağız" diyor
Türkiye'de finansal hesap bilgilerinin taraf ülkeler arasındaki karşılıklı otomatik paylaşımından sorumlu olan makam, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı olan Gelir İdaresi Başkanlığı.
Başkanlık, Ağustos ayında yayınladığı "Finansal Hesap Bilgilerinin Vergi Konularında Karşılıklı Olarak Otomatik Değişim Standardı Bilgilendirme Rehberi"nde, Türkiye kökenlilerin yoğun yaşadığı Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya ve Fransa’nın 2019 verilerinin paylaşılacağı 2020 listesine alınmadığını duyurdu.
Sözleşme kapsamında 54 ülke ile veri paylaşımı yapılacağını, ancak onlar arasında söz konusu beş ülkenin yer almadığı beyan edildi. AKP’nin Almanya kökenli İstanbul milletvekili Zafer Sırakaya da, internet sayfasından yaptığı açıklamada bunu doğruladı ve vatandaşlara Türkiye’deki bankalardaki bilgilerini güncellemelerini tavsiye etti.
TRT’nin konuyla ilgili yaptığı ve Almanya kökenli AKP'li vekil Zafer Sırakaya’nın da yer aldığı bir haberde de, çok sayıda Türkiye kökenlinin yaşadığı beş ülkenin henüz uygulama kapsamında olmadığı, "mağduriyetlerinin" önlenmesi için de "finansal hesap bilgilerindeki adres bilgilerinin güncellemesi" tavsiye edildi.
Tavsiye aslında, Avrupa’da ikamet edip de Türkiye’deki finansal işlemleri için yine Avrupa'daki ikamet adresi ve iletişim bilgisini vermiş olanlara "bunu değiştirin" uyarısı. Nitekim yabancı ikamete işaret eden adres ve telefon bilgisi, Türkiye’deki gelir ve varlıklarının söz konusu otomatik bilgi değişimi kapsamında ikamet edilen ülke ile paylaşılmasına götürebiliyor.
DW Türkçe, konuyla ilgili belirsizliğin resmi bir açıklamaya ile giderilmesi amacıyla, Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı'na, Almanya'nın beyan ettiği gibi, bu ülke ile bilgi paylaşımı yapılıp yapılmayacağını sordu ancak cevap alamadı.
"Bu anlaşma aslında hukuk devleti olmanın bir gereği"
Galatasaray ve Yeditepe Üniversitelerinde ders veren öğretim üyesi, vergi hukuku uzmanı Prof. Dr. Hakan Üzeltürk, vergi kaybı ve kaçakçılığıyla mücadele amacı taşıyan, söz konusu otomatik bilgi paylaşım sözleşmesinin, aslında hukuk devleti olmanın gereği olduğunu söylüyor.
DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Üzeltürk, "Burada asıl konu, biz bir hukuk devleti miyiz, değil miyiz? Her şey hukuka uygun olacak mı, olmayacak mı? Vatandaşlarımız da bunlara uyacak mı, uymayacak mı? Devletin buna karar vermesi lazım" diyor.
Üzeltürk, "Anlaşma olmasına rağmen Almanya’daki vatandaşların ikamet ettiği ülkede vergi beyanında bulunmadan gelir ve varlığını Türkiye’ye aktarması, bu şekilde daha az vergi ödemesi, Türkiye’nin buna göz yumması, Almanya’nın takibini yapamaması, bu şekilde de söz konusu pratiğin yıllarca devam etmesi mümkün olabilir" diyor.
"Peki bu hukuki midir? Hayır, değildir."
Üzeltürk'ün tavsiyesi, kişilerin Türkiye ile duygusal bağları da olsa, gelirlerini ikamet ettikleri ülkede vergilendirmeleri. "Bu Türkiye'de de böyle" diyen Üzeltürk, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının da bu amaçla yapıldığını hatırlatıyor.
"Bilgi paylaşımının başlayacağından yola çıkıyoruz"
DW Türkçe, bilgilerin paylaşımına dair çelişkili açıklamalar üzerine Almanya Maliye Bakanlığı’na tekrar Türkiye ile bilgi paylaşılmasının başlayıp başlamayacağını sordu.
Bakanlık, 2018’de taahhütte bulunan Türkiye ile Almanya arasında yıl sonundan itibaren karşılıklı otomatik bilgi paylaşımının yapılacağından yola çıkıldığını bildirdi.
Peki Türkiye anlaşmaya rağmen bilgi paylaşımına geçmezse ne olacak? Almanya Maliye Bakanlığı, DW Türkçe’ye verdiği yanıtta, AB ve OECD tarafından oluşturulan "şeffaf olmayan ülkeler" ya da "işbirliği yapmayan ülkeler veya bölgeler" listeleri için otomatik bilgi paylaşımının asgari şartlardan birini oluşturduğuna işaret etti. Bakanlık, Ankara’nın taahhüdünü yerine getirmemesi halinde, bu listelere dahil edilebileceğini kaydetti.
Türkiye Gelir İdaresi Başkanlığı da, konuyla ilgili hazırladığı rehberde, aynı tehlikeye dikkat çekiyor.
"Otomatik bilgi değişimi taahhüdünün yerine getirilmemesi hususu hem OECD hem de AB nezdinde ‚kara liste‘ olarak da adlandırılan, vergisel açıdan işbirliği yapmayan veya şeffaf olmayan ülke listeleri ve benzeri uygulamaları takip edilmekte ve muhtelif tedbirler üzerinde çalışılmaktadır. Uluslararası finans ve kredi kurumları nezdinde de bu listeleme çalışmaları dikkat çekmektedir."
Vergi hukuku uzmanı Üzeltürk, söz konusu uluslararası sözleşmelerin, mutabakat temelinde varılan uzlaşmalar olduğundan müeyyide taraflarının zayıf olduğuna dikkat çekiyor. Bu nedenle yaptırımın başka yollar ile yapıldığını belirtiyor.
"OECD’de var mesela. Eğer bazı ülkeler konulmuş kurallara uymuyorlarsa, bunları farklı kategorilere alıp, beyaz liste, gri liste, siyah liste gibi listeliyor, düzelme olursa da daha hafif bir listeye alıyor. Türkiye’nin bunlara uymama niyeti olduğunu düşünmüyorum ama olursa buna karşılık ekonomik müeyyideler olabilir. Yani uluslararası alanda finsansal işlemlerde kısıtlamalar getirilebilir, ülkeler baskı yapabilir, krediler ve sözleşmelere yansıyabilir, o şekilde uluslararası alanda ekonomik anlamda baskı yapabilir” diye konuşuyor.
"Türkiye kara listelere alınsın" talebi
Federal Meclis Maliye Komisyonu üyesi, Yeşiller partisi federal milletvekili Dr. Danyal Bayaz ise finansal hesap bilgilerinin otomatik paylaşımının vergi kaçakçılığıyla mücadelenin temeli olduğunu vurguluyor ve 100'den fazla ülkenin imzacı olduğu bu sözleşme kapsamında Türkiye'nin de bilgi değişimine katılmasının önemli olduğunu belirtiyor. DW Türkçe'ye konuşan Bayaz ayrıca, Almanya Federal Maliye Bakanı Olaf Scholz'un Almanya-Türkiye arasındaki bilgi paylaşımındaki belirsizliğe de bir an önce netlik getirmesini talep ediyor. "Aksi takdirde Avrupa Birliği, kara para ve gizli gelirler barındıran yeni bir vergi bataklığı olmaması için Türkiye'yi 'vergi konusunda işbirliği yapmayan ülkeler listesine' almayı gözden geçirmeli" diyor.
Elmas Topcu
© Deutsche Welle Türkçe