Muhalefetin 2019 şansı var mı?
10 Nisan 20182019'da yapılacak yerel, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri için geri sayımın sürdüğü Ankara'da muhalefet partileri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) "Cumhur İttifakı"na karşı yeni hamleler peşinde.
Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve İYİ Parti her ne kadar kendi aralarında bir birlik yakalayamasalar da 2019 seçimlerinde şanslarının artması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısında birleşecek bir "Hayır" blokunun avantaj sağlayacağı düşüncesindeler. Bu eğilim Saadet Partisi'nde de kendini açıkça gösteriyor.
Muhalefet partileri Erdoğan'a karşı yürütülecek ortak stratejinin çerçevesini tam olarak çizemezken, uzmanlar başarının kamuoyuna özellikle ittifak konusunda daha net mesajlar vermeye bağlı olduğuna dikkat çekiyor.
CHP'de strateji toplantıları bitmeyecek
CHP ile HDP'nin yaklaşan 2019 seçimlerinin stratejileri konusunda yaptığı toplantılar her iki partinin nasıl bir birliktelik yürütebileceği tartışmalarını alevlendirdi.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde seçim ittifakı konusunda muhalefet partileri ile ilkeler üzerinden görüşmelerin sürdüğünü belirtirken, özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak için özel strateji geliştirmek gerektiğini açıkça ifade etti.
Ayrıca ana muhalefet partisinde yapılan toplantılar sonrasında yerel seçimlerde yüzde 60 oy almayı hedeflediklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerini de kazanacaklarını iddia etti. CHP liderinin bu iddiasının üzerine "Demokrasi isteyenler 2019'da beraber hareket etmeli" sözleri de, Türkiye'de toplumsal muhalefete çağrı olarak yorumlandı.
Kılıçdaroğlu'nun bu sözlerine kamuoyu araştırması şirketi MetroPoll'ün sahibi Özer Sencar şüpheyle yaklaşıyor. Kılıçdaroğlu'nun mesajlarını DW Türkçe'ye değerlendiren Sencar, yüzde 60'la seçimi kazanma söyleminin inandırıcılıktan uzak olduğu görüşünde.
Sencar, "Biz üç seçimi alacağız söylemi de halktan kopuk. Kılıçdaroğlu'nun nasıl alacağını, nasıl kazanacağını anlatması gerekiyor halka. Halkın kafası CHP konusunda çok karışık" değerlendirmesinde bulunuyor.
CHP'deki seçim stratejisi toplantılarında dikkati çeken bir diğer konu da "parti içi disiplin" ilkesi üzerinde durulması oldu. CHP yönetimi, her milletvekili ve yönetim biriminin "söylem, eylem birlikteliği" sağlaması gerektiğini düşünüyor.
CHP'li vekillerin önümüzdeki dönem yapacakları çalışmalarda, bugüne kadar oy çıkarmakta zorlanılan illere yönelmesi gerektiğinde karar kılan parti yönetimi, bu yöndeki yeni projelere öncelik verecek.
Önümüzdeki dönem çalışmalarında CHP için ayrıca Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı toplumsal muhalefeti "canlı tutma" projeleri de öncelikli olacak. Bunun için de tüm muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleriyle diyaloğun hızlanması bekleniyor.
HDP "diyalogda" kararlı
HDP de seçim stratejilerinin belirlenmesine dönük toplantılarda hareket planının ana hatlarını çizmiş oldu. Seçimlere girerken ve çıkarken "En geniş Kürt birlikteliği" prensibinden hareket edecek HDP, sol ve sosyalist oluşumlarla birlikte olmayı, toplumdaki demokratik güçleri bu birlikteliğe olabildiğince katmayı istiyor.
HDP bu yüzden, kamuoyunun "ittifak" olarak algıladığı parti birlikteliklerinin de esasen bu algı üzerinden değil de "diyalog" üzerinden ilerlemesinden yana tavır koyuyor.
Türkiye'nin OHAL koşullarında seçime gittiğini halkın gündeminde tutmaya ve bu gündemde seçim güvenliğinin tartışılmasının "daha acil" olduğuna inanan HDP, muhalefet ittifakı ya da cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefetin adaylarının kim olabileceği konularında kamuoyuna açıklama yapmayı düşünmüyor.
MHP'den kopan isimlerin başı çektiği ve yeni kurulan İYİ Parti'nin Genel Başkanı Meral Akşener konu hakkında geçtiğimiz günlerde "Tüm milletle ittifak yapacağız" ifadesini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve MHP lideri Devlet Bahçeli'yi karşısına alan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nun da "Ben deli miyim de AKP-MHP ittifakına oy vereceğim" sözleri Ankara kulislerinde "Hayır" blokunun birleşmesinde rol oynayabilir şeklinde değerlendiriliyor.
"Muhalefet net değil"
Ancak muhalefetin AKP-MHP ittifakı karşısında seçim kazanma şansı MetroPoll'den Özer Sencar'ın ifadesine göre halktaki algıya bağlı. Şirketin son kamuoyu anketleri, halkta "Her türlü iktidar kazanır" şeklinde bir algı olduğuna işaret ediyor.
Sencar, "Muhalefet bu algıyı kırmalı. Muhalefetin en önemli sorunu ittifak konusunda kamuoyuna net mesaj verememesidir. İttifakın kendilerinin de lehine olduğunu, seçim sonuçlarını değiştirebileceğini halka açıkça anlatmalı" ifadesini kullanıyor.
KONDA Araştırma Şirketi'nin yöneticisi ve araştırmacısı Tarhan Erdem, "Muhalefetin AKP-MHP ittifakı karşısında hâlen açıkça konuşmaması halkın kafasını karıştırıyor" değerlendirmesini yapıyor.
Erdem, DW Türkçe'nin "Özellikle kim açıkça konuşmalı?" sorusunu yanıtlarken, CHP'yi işaret ediyor. "CHP lideri, demokrasi paydasında toplumsal muhalefetin buluşabileceğini, bu payda dışında herkesin kendi siyasetini yürütebileceğini açıkça konuşmalı, ortaya kriterler konmamalı" diyen Erdem, muhalefetin AKP-MHP ittifakına karşı şansını artırmasının yolunun da "Demokrasiyi halka iyi anlatmaktan geçtiğini" söylüyor.
Hangi ittifakın getirisi yüksek?
Araştırmacıların HDP, İYİ Parti ve Saadet Partisi ile ilgili değerlendirmeleri de dikkat çekici. HDP'nin "Kürt blok" oluşturulmasına dönük açıklamalarıyla mantıklı bir çizgide ilerlediğini ve bu açıklamaların kamuoyunda karşılık bulduğunu anlatan Sencar, en iyi ittifakın nasıl olacağı yönünde de ölçüm yaptıklarını ve bunun sonucunda da İYİ Parti ve Saadet Partisi birlikteliğinin çıktığını dile getirdi.
İYİ Parti'nin yüzde 10'luk, Saadet Partisi'nin de yüzde 1'lik oy potansiyelini, ittifakla yüzde 14'e çıkardıklarını ölçtüklerini söyleyen Sencar, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde de muhalefetin nasıl ilerleyeceğinin halk tarafından şimdiden bilinmesi gerekiyor. Muhalefetin tek aday üzerinde birleşmesi kritik önem taşıyor" diyor.
MetroPoll'ün sahibi Sencar, CHP'nin ancak Kürtlerden ve AKP'den oy alabilecek bir aday çıkarması durumunda hamle yapabileceğini belirtiyor ve "Muhalefet partileri hâlen vakit varken cumhurbaşkanlığı adayları konusunda çalışmalı" yorumunu getiriyor.
Erdem de Saadet Partisi'nin "mecliste yer alma, Hazine yardımı alma" garantilerine rağmen AKP-MHP ittifakını reddettiğinin muhalefet partileri tarafından halka anlatılması gerektiğini savunuyor.
Erdem, "Saadet Partisi, AKP iktidarının çözüm üretemediğini, sorun yarattığını söylemişse bu durum iyi değerlendirilmeli. Halka, gerçekler daha net anlatılmalı" ifadesini kullanıyor.
KONDA Araştırma Şirketi'nin yöneticisi Erdem, "Anketlerde HDP'nin de İYİ Parti'nin de barajı geçeceği görülüyor ancak bunları da tesadüfe bırakmamak lazım. Çaresi de muhalefetin demokrasi paydasında birleşmesinden geçiyor. Muhalefet, birleşeceğini, AKP-MHP ittifakının nasıl yalnız bırakılabileceğini halka göstermeli" yorumu yapıyor.
"Muhalefet yakınlaşıyor"
Ankara'da siyaset kulislerinin yakın takipçilerinden gazeteci Sedat Bozkurt da muhalefet partilerinde yapılan son değerlendirmelerin, bu partileri birbirine daha da yakınlaştırdığını söylüyor.
Bozkurt, bu yakınlıklar konusunda DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede Saadet Partisi'nin, Demokrat Parti ve İYİ Parti ile bir fikir birliği olduğunu kaydetti ve böylesi bir yapılanma içinde yer almasının muhtemel olduğunu söyledi.
"CHP ve HDP de birbirlerine teknik olarak yakın görünüyorlar" diyen Bozkurt her iki partinin de diyalog kapılarını açtığını, toplumsal muhalefeti canlı tutmaya çalıştığını belirtti. Gazeteci, "İktidarın hareket imkânı bile tanımadığı siyaset ortamında böylesi bir aşamaya gelinmesi bile büyük başarı" değerlendirmesinde bulundu.
"Her şey muhalefetin iyi organize olmasına bağlı ve hâlen zamanları var" diyen Bozkurt, "Şunu da akıllardan çıkarmayalım. Burası Ankara ve net pozisyon almak için hâlen çok erken. Ankara'da planlar her şekilde birbirinin tersine her an dönebilir" yorumu yapıyor.
Hilal Köylü /Ankara
© Deutsche Welle Türkçe