Öğrencilerin Erasmus hayaline ekonomik engel
18 Ocak 2020Türkiye'deki ekonomik durum, özellikle de euro kurundaki yükseliş; Erasmus öğrenci değişim programından yararlanabilecek gençlerin belirli bir gelir grubuyla sınırlanmasına neden oluyor.
Erasmus kapsamında Avrupa Birliği (AB) tarafından öğrencilere verilen ancak geçmişten bu yana tek başına yetersiz kalan maddi destek, Türkiye'den Avrupa'ya bu program dâhilinde gidecek gençlerin kendi ceplerinden harcama yapmalarını zorunlu kılıyor. Türk Lirası'nda son yıllarda yaşanan büyük değer kaybı ise öğrencilerin ve ailelerinin omzundaki bu yükü daha da artırdı.
Ekonomik durumu nedeniyle Erasmus programından yararlanamayan ODTÜ İngilizce Öğretmenliği öğrencisi Şevval, yaşanan sorunu şöyle özetliyor: "Başarı ortalamam 4 üzerinden 3,82. İspanya Bilbao için Erasmus hibesi kazandım. Fakat ev depozitosu, uçak biletleri, vize ücreti gibi masrafları denkleştiremedim. Diğer dönem yine başvurdum, yine yapamadım ve çekilmek zorunda kaldım. Dışarıdan bir destek gerekiyordu. Ama Türkiye'de sadece Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) bursu ve çalışarak kazandığım maaşla geçindiğim için bu imkânsızdı. Hibe yeterli değil."
İmkân eşitsizliği
Erasmus programı Türkiye'de 2004 yılından beri öğrencilere yurt dışında eğitim alma ve uluslararası kültürel etkileşim fırsat sunuyor ve 2014'ten beri "Erasmus+" programı altında uygulanıyor.
Erasmus, AB üyesi ülkeler ile İzlanda, Lihtenştayn, Norveç, Makedonya ve Türkiye arasında devam ediyor. Akademik başarı notu ve dil sınavı öğrencilerin gidecekleri okulu belirliyor. Okulun bulunduğu ülkeye bağlı olarak aylık hibe miktarı belirleniyor. Peki, bu programdan öğrenciler adil olarak yararlanabiliyor mu?
Program dâhilindeki ülkeler hayat standartlarına göre iki gruba ayrılıyor ve hibe miktarları bu iki grupta farklılık gösteriyor. Son verilere göre, Türkiye'den Avrupa'ya giden öğrencilere İngiltere, Fransa, Almanya, Danimarka, İtalya gibi Batı Avrupa ülkeleri için verilen miktar aylık 500 euro. Romanya, Polonya, Çekya gibi Doğu Avrupa ülkeleri için bu tutar 300 euro. Birinci grupta yer alan ülkelerdeki okulların eğitim kalitesi ve Erasmus sonrasında öğrencilerin yararlanabileceği burs ve yüksek lisans imkanlarını sağlama potansiyeli daha yüksek.
Erasmus hibelerinin Türkiye'deki yönetiminden sorumlu kamu kuruluşu Ulusal Ajans'ın raporunda, programın, farklı sosyal çevrelerden gelen tüm katılımcılara eşit fırsatlar sunulmasını temin etme ve potansiyel katılımcılar arasında ayrımcılık yapmama sorumluluğu taşıdığı belirtiliyor. Fakat DW Türkçe'nin öğrencilerle ve akademisyenlerle yaptığı görüşmeler euro kurundaki artış ve ülkedeki ekonomik sıkıntılar sonucunda değişim programından yararlanabilen öğrencilerin sınıfsal profilinin daraldığını, artık temel belirleyici olanın akademik başarı değil, maddi yeterlilik olduğunu gösteriyor.
Euro, 2004 yılından bugüne Türk Lirası karşısında yaklaşık 3,5 kat arttı. Ancak hibelere yapılan cüzi artışlar kur artışıyla aynı oranda değil. Bu nedenle, ailesinden ve başka bir dış kaynaktan destek alamayan öğrenciler, derslerinde başarılı olsalar da programa katılmaktan vazgeçiyorlar veya eğitim imkanları daha iyi olan okullar yerine ucuz ülkeleri tercih ediyorlar.
Ücretsiz konaklama önerisi
DW Türkçe konuyu akademisyen Doç Dr. Kıvanç Ersoy ile ele aldı. Türkiye'de Mimar Sinan Üniversitesi ve ODTÜ'de, İtalya'da Salerno Üniversitesi'nde Erasmus danışmanlığı da yapan Ersoy, şu an Berlin Hür Üniversitesi'nde öğretim görevlisi.
Türkiye'den Erasmus programıyla Avrupa'ya giden öğrencilerin sınıfsal profilinin daraldığını doğrulayan Ersoy, akademik başarının belirleyiciliğini azalttığını belirtti. Ersoy, bu eşitsizliği azaltmanın, hibeleri kur farkına göre artırmakla ya da ücretsiz konaklama fırsatı sunmakla mümkün olabileceğini söyledi.
Akademisyen Ersoy, Türkiye'den giden öğrencilerin karşılaştıkları bir başka soruna da dikkat çekiyor: "Avrupa Birliği üyesi ülkelerden gelen öğrenciler için her şey daha kolay: Vize sorunları yok, istedikleri yere gidebiliyorlar. Ev bulmaları daha kolay oluyor. Ortadoğuluların yaşadığı sıradan ırkçılıkla karşı karşıya değiller."
İş bulup çalışmak zorunda kalıyorlar
Erasmus programı kapsamında Almanya'ya giden İTÜ Sanat Tarihi öğrencisi Alican, dört aydır Berlin'de yaşıyor. "Hibenin yüzde 80'i önceden veriliyor, yüzde 20'si döndükten sonra yurt dışında alınan derslerin başarıyla geçilmesi koşuluyla veriliyor" diyen Alican, hibesinin sadece üç aylık kirasını karşıladığını ve yaşam masraflarına yetmediğini de söylüyor.
"Üstüne bir de sağlık sigortası için para ödemem gerekiyor. O yüzden ya aile desteği gerekiyor ya da gidilen yerde çalışmak gerekiyor. Çalışırsak da okulun vermeyi vaat ettiği hibenin geri kalanını alabilmek için geçmemiz gereken dersleri geçememe riski ortaya çıkıyor. Ben geldiğimden beri aynı zamanda çalışıyorum."
Başarılı olmasına rağmen, okul değil, ucuz yaşam standardı seçmek zorunda kalan öğrencilerden biri de Osmangazi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden Eren Esen.
"Erasmus başvuruları esnasında Romanya'nın ekonomik durumunu araştırıp tercih ettim. Okuldan daha önemli olan ülkenin ne kadar ucuz olduğuydu. Hibenin yeterli olmayacağını bildiğimden, peynir, yumurta fiyatlarını bile araştırıp gittim. Aileden destek istememenin derdi içindeydim."
Çekya'nın Brno şehrini tercih eden hukuk öğrencisi Batuhan Emiroğlu ise daha iyi eğitim ve imkân sağlayan üniversitelerin maddi durumu iyi olan öğrencilere kaldığını şu sözlerle anlatıyor:
"Euro bölgelerini ve pahalı ülkeleri asla tercih edemezdim. Puanım yetiyordu çoğuna ama daha iyi eğitimi değil, ucuzluğu tercih ettim. Euro kurunun durumu ortada. Sağlanan hibe miktarları yeniden gözden geçirilmeli. Adil olan, başarılı öğrencilerin daha iyi üniversitelere gidebilmesidir, zengin olanın değil."
"Ortak sosyal dil oluşturuyor"
Öğrenci değişim programından yararlanabilen öğrencilerin akademik, sosyal ve mesleki gelişme kaydettikleri istatistiklerle de destekleniyor.
Berlin Hür Üniversitesi'nden akademisyen Ersoy, programın öğrencilere sağladığı faydaları şu sözlerle açıklıyor: "Gidenlerin önemli bir kısmı gittikleri ülkeyle akademik bağlarını koruyorlar, tekrar gidiyorlar, daha da önemlisi, lisansüstü eğitimlerine orada devam edenler de hiç az değil. Yabancı dil kullanımlarını büyük ölçüde geliştirip geliyorlardı. Bu da Türkiye'de dil öğrenme olanağı kısıtlı olan okullardaki öğrencilerin Erasmus programından yararlanmasının daha da kritik olduğuna işaret olabilir."
Üniversite eğitiminin derslerde öğretilenlerden ziyade bir sosyalleşme şeklini de öğrettiğini dile getiren Ersoy, Erasmus programının uluslararası ortak bir sosyal dil oluşturduğuna dikkat çekiyor.
Ayşegül Ilgın
© Deutsche Welle Türkçe