1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İstanbul’da Erasmus: Aileler endişeli, öğrenciler meraklı

26 Kasım 2017

İstanbul’da değişim öğrencisi olarak eğitim gören Alman öğrenciler, yaşadıklarını DW Türkçe ile paylaştı.

https://p.dw.com/p/2oH8W
Symbolbild ERASMUS Studium Auslandssemester
Fotoğraf: Fotolia

Türkiye-Almanya arasındaki siyasi gerilimler, toplumsal ilişkileri de etkiliyor. Türkiye'ye Erasmus değişim programı ile gelen öğrenciler de bu gerilimden etkilenmiş. Kimisi son dakikada gelmekten vazgeçmiş kimisi ise gelmeden çeşitli tepkilerle karşılaşmış.

Verena, 23 yaşında. Frankfurt Üniversitesi'nden İstanbul Aydın Üniversitesi'ne değişim öğrencisi olarak gelmiş. Sosyal hizmet alanında eğitim görüyor. Almanya'daki bölümünde Erasmus değişim programına katılmak zorunluymuş. Eylül ayında başladığı ve Ocak'ta bitecek olan Erasmus programını İstanbul'u çok beğendiği için bir dönem daha uzatmak istiyor. Bunun için başvuruda da bulunmuş. "Kalabalığı çok sevmiyorum ama İstanbul'da yaşamak güzel” diyor.

"Cezaevine girebilirsin” dediler

İstanbul dışında Fethiye'ye gitme imkanı bulmuş. İsveç, Hollanda, İspanya gibi ülkeler arasından Türkiye'yi seçmiş. Türkiye'yi ilk ziyareti de bu vesileyle olmuş. Buraya gelmeyi istemesindeki nedeni, merak olarak açıklıyor. Ancak ailesi ve arkadaşlarından aldığı tepkiler pek de yüreklendirici olmamış: "İstanbul'a gideceğimi duyan tanıdıklarım, ‘Aptal mısın? Tehlikeli olduğunu bilmiyor musun? Cezaevine girebilirsin' gibi tepkiler aldım. Frankfurt Havaalanı'nda bavullarımı teslim ettiğim sırada bir görevli bile ‘Türkiye'ye gidecek kadar aptal olma' gibi bir cümle sarf etti.”

Türkei Erasmus Studenten in Istanbul Verena
VerenaFotoğraf: DW/B. Karakas

Ancak insanların verdiği tepkiler karşısında Verena'nın merakı daha da katlanmış. Daha önce Türkiye'ye Erasmus öğrencisi olarak gelen bir arkadaşının, "Çok güzel, gitmelisin” dediğini de ekliyor. Şu anda İstanbul'da daha çok uluslararası öğrencilerle zaman geçiriyor ve hayatından çok memnun. Bir sıkıntı yaşamadığını, bazen tuhaf yorumlarla karşılaştığını ifade ediyor: "Bir sohbet sırasında, ‘Angela Merkel'i sevmiyorum' dedi biri mesela. Ben de ona, ‘Ben de Angela Merkel değilim zaten' diye cevap verdim. Konuşmamız devam etti.”

"Bir ülkeden uzaklaşmak çözüm değil”

Malte, 25 yaşında. Berlin Humboldt Üniversitesi'nde ekonomi okuyor. İstanbul'da ise Boğaziçi Üniversitesi'nde değişim öğrencisi. Burada bir dönem kalacağını, "Ne yazık ki...” sözleriyle ifade ediyor. Malte için İstanbul çok heyecanlı ve ilginç bir şehir, bu yüzden gelmek istemiş. Türkiye'ye ilk gelişi: "Boğaziçi Üniversitesi dört sene önce 800 civarında Erasmus öğrencisi olduğunu, bu sene ise sayının 100'e indiğini söyledi. 100 öğrencinin üçte biri ise Alman. En büyük grup, Türkiye asıllı Alman öğrenciler.”

Malte, liberal bir yer olan Boğaziçi'nin ortamını çok seviyor. Geçen sene kabul aldığı zaman İstanbul'a gelmek konusunda endişeleri olmuş. Özellikle ailesi oldukça kaygılanmış ama sonrasında kabul etmek durumunda kalmışlar. "Tutuklu gazetecilerin olması çok da cesaret verici değil ama bir ülkeden uzaklaşmak ya da onu izole etmek çözüm değil” diye konuşuyor.

Alman basının Türkiye'yi haberleştirirken yaşananlara hep aynı pencereden baktığını düşünüyor. Şimdiye kadar İzmir ve Antep'i ziyaret edebilmiş. Ocak ayında Almanya'ya dönmeden daha fazla seyahat etmeyi planlıyor.

"İki ülke arasındaki kriz daha büyümez”

23 yaşındaki Pascal, Heidelberg Üniversitesi'nden İstanbul Bilgi Üniversitesi'ne bir dönemliğine gelmiş. İsmini söylerken, "Pascal Nouma gibi, eski Beşiktaşlı oyuncu” diyor gülerek. Siyaset ve ekonomi okuyor. Bu iki alanda eğitim gördüğü için Türkiye'ye gelmenin ilginç olacağını düşünmüş. Alman basınında çıkanlar ile Türkiye'de neler olduğunu anlayamadığını, dolayısıyla Türkiye hakkında kendisi kafasında bir resim çizmek istediği için İstanbul'a geldiğini söylüyor. Ailesi, özellikle de babası oldukça endişelenmiş: "Babam sürekli, ‘Kimseye güvenme' deyip durdu. Polisin her yerde olduğu, eski komünist ülkeler gibi bir yer hayal ediyordu.”

Havaalanından tam İstanbul uçağını beklerken bir gazetenin attığı, "Türkiye'de neler oluyor?” manşetini okuyarak yolculuğa çıktığını gülerek anlatıyor. "Rahatsızlık vericiydi tabii” diye de ekliyor.

Türkei Erasmus Studenten in Istanbul Pascal
PascalFotoğraf: DW/B. Karakas

İstanbul, beklediğinde daha iyi durumda ‘çıkmış'. Pascal daha depresif bir insanlarla dolu bir yer olacağını düşünmüş. Okuldaki arkadaşlarının siyasi kaygılarının olmadığını dile getiriyor. Türkiye-Almanya ilişkiler için ise, "Mevcut Türk hükümeti krizi yönetmek için bütün kartlara sahip. Kriz büyümeyecek çünkü iki ülke birbirine bağımlı” diyor.

"Burada hiç sıkılmıyorum”

Sohbetimiz sırasında, Erasmus olarak Türkiye'yi seçen bazı arkadaşlarının son dakikada gelmekten vazgeçtiğini de anlatıyorlar. Öte yandan, diğer Avrupa ülkelerinin öğrenci kotasının dolmasına rağmen, Türkiye'nin bu konuda sıkıntı çektiğini de ekliyorlar.

Dominique, 24 yaşında. Verena gibi, Frankfurt Ünviersitesi'nden İstanbul Aydın Üniversitesi'ne Erasmus öğrencisi olarak gelmiş. Aslında Türkiye tercih listesinde ilk sırada değilmiş ama İstanbul'a geldiği için gayet mutlu: "Şehri çok merak ediyordum. En son 10 sene önce gelmiştim. Aklımda çok kalabalık ve sesli olduğu kalmış. O zaman metro ağı böyle değildi, şimdi şehri gezmek daha kolay.”

Türkei Erasmus Studenten in Istanbul Dominique
Dominique Fotoğraf: DW/B. Karakas

İstanbul'un canlılığını çok sevdiğini, burada hiç sıkılmadığını söylüyor. Ailesinin güvenlik açısından diğerlerinin aksine başka bir endişesi olmuş:

"Ailem en çok depremden korktu.”

Krize rağmen halen çok sayıda Alman vatandaşının Türkiye'ye geldiğini hatırlatıyor. Bir Alman öğrenci olarak İstanbul'da herhangi bir zorlukla karşılaşmadığını belirttikten sonra aklında kalan bir anıyı aktarıyor: "Adalar'a gitmek vapura binmiştik. Kaptan ben ve de diğer arkadaşımı çay için davet etti. Sonrasında nereden geldiğimizi sordu. Alman olduğumuzu söylediğimizde biraz surat yaptı ama arkadaşça davranmıştı.”

©Deutsche Welle Türkçe
Burcu Karakaş