Yapay zekanın tehlikeleri
29 Nisan 2018Siri, Alexa veya Google Asistan... Akıllı yazılımlar gündelik yaşantımızın birer parçası haline geldi. Yolumuzu bulmak için araç seyir sistemlerine bel bağlıyor, evimizi işe gittiğimizde temizlesin diye temizlik robotlarına emanet ediyoruz. Bot yazılımları arka planda internetteki sörf alışkanlıklarımızı denetliyor, devletler operasyonlarda insansız hava araçları kullanıyor. Tüm bunlar gerçekleşen hızlı teknolojik gelişmelerin birer meyvesi. Bunların çoğu geçen on yıllarda ancak bilim kurgu filmleri tarafından öngörülen fikirlerdi.
Ancak bir yandan büyük heyecan uyandıran bu gelişmeler, diğer yandan etik sorunları da beraberinde getiriyor. Örneğin bir otomasyon tekniğine ne kadar kontrol izni verilmeli? Ya da bir bilgisayar kritik durumlarda akılcı çözümler üretebilmek için ne kadar akıllı programlanmalı? Sürücüsüz bir otobüs bir yayayı ezmemek için direksiyonu kırıp, başka bir yayaya çarparsa kazadan kim sorumlu olur? Verileri kim koruyor? İnsansız hava araçları insanları öldürebilir mi?
Bu tip sorular onlarca yıldır filmlerde de ele alındı. Özellikle insan elinden çıkma robotların yönetimi ele geçirmesinden duyulan korku uzun yıllardır distopya hikayelerin işlediği başlıca konulardan. 1968 yapımı "2001: Bir Uzay Destanı", 1999 yapımı "Matrix" ya da 2015 yapımı Ex Machina... Tüm bu filmler insanlığın kontrolü yitirdiği hikayeler üzerine kurulu. Hepsi de yapay zekanın yol açabileceği tehlikelere dikkat çekiyor.
Yapay zeka araştırmalarına eleştirel yaklaşım
Bilim kurgu elbette sadece filmlerle sınırlı bir alan değil. Tiyatro, çizgi roman veya edebiyat da teknolojik gelişmelere geniş olarak yer veriyor. Alman Yazar Frank Schätzing de kısa bir süre önce yayımlanan "Kelebeklerin diktatörlüğü" adlı son kitabında yapay zekanın barındırdığı tehlikelere dikkat çekiyor.
Kitabın tanıtımı vesilesiyle Stern dergisine konuşan Kölnlü yazar yapay zekanın insanlar için büyük bir potansiyel barındırdığına ancak aynı zamanda "karşı konulmaz felaket senaryolarının yeşillendiği bir tarla" olduğuna vurgu yaptı.
Schätzing bu nedenle birçok yapay zeka konusunda çalışan bir çok araştırmacının gelişmelerin devlet kontrolü altına alınmasından yana olduğunu belirtti. Henüz birçok işletme ve firma dijital alandaki özgürlüğün keyfini sürüyor. Zira birçok ülke için konu yeni buluşlar olunca uluslararası arenada geride kalmamak en önemli unsur.
Öte yandan Amerikan Kongresi'nin Facebook'un veri skandalına verdiği tepki, dijital alanda da güven sınırlarının aşılabileceğini ortaya koyuyor. Hatta skandalın ardından Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg bile piyasalardaki ilerlemenin önüne geçecek olsa da sosyal medya firmaları için "bazı düzenlemelerin" getirilmesi gerektiğini kabul etti.
Alexander Keßel
©Deutsche Welle Türkçe