1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

091109 Bulgarien Eiserner Vorhang

10 Kasım 2009

Eski sosyalist rejimlerin Berlin Duvarı'nın yıkıldığı 1989 yılından itibaren birer birer çökmesi Bulgar Türkleri için yeni bir dönemin başlangıcı oldu. 45 yıllık sosyalist rejim yıkıldı, Türk azınlığın konumu değişti.

https://p.dw.com/p/KTDD
1989 yılında binlerce Türk, Bulgaristan'dan sürüldüFotoğraf: BTA

Bulgaristan'ın bugün sahip olduğu topraklar eskiden Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçasıydı ve Türkler yüzyıllarca bu bölgede yaşadı. 19. yüzyılda Bulgaristan'ın bağımsızlığına kavuşmasından sonra yaklaşık bir milyon Türk bu topraklarda kaldı. Türkler daha çok Bulgaristan'ın kuzey ve güney doğusuna yerleşmişlerdi. II. Dünya Savaşı'nın bitiminden, soğuk savaşın sona erdiği 1989 yılına kadar komünist parti'nin Türklere karşı tutumu giderek sertleşti. O dönemde azınlıkların hakları için mücadele veren Michail Ivanov şöyle anlatıyor:

"Bulgaristan Komünist Partisi'nin Türkleri kazanmak için onlarla çok ilgilendiği zamanlar oldu. Örneğin, üniversitelerde Türklere kontenjan ayrılmıştı. 60'lı yıllarda Türkçe kitaplar yayınlandı. 60'ların sonunda yavaş yavaş 'kırbaç politikası' yani asimilasyon başladı. 80'li yıllarda ise Türklerin adından başka bir şeyi kalmamıştı."

Asimilasyon politikaları

Bulgarische Türken Jahrestag
Fotoğraf: BTA

Sosyalist rejim Türklerin kültürel faaliyetlerini kısıtlamaya başladı. Yayınevleri kapatıldı, Türkçe radyo yayınları ve dersler kaldırıldı. Ana dilinde konuşmak yasaklandı. 1984 yılında artık Türkçe isimler Bulgarlaştırılmaya başlandı. İsimlerin değiştirilmesine çeşitli gerekçeler gösterildi. Bu kişilerin Türk değil İslam dinine geçen Bulgarlar olduğun ileri sürüldü. Ancak politik açıdan bakıldığında gerçekte Türklerin özerklik istemesinden korkuluyordu ve Kıbrıs örnek gösteriliyordu. Bulgaristan Komünist Partisi bu tartışmalarla halkın gözünü boyayarak dikkatleri ülkenin kötü gidişatından uzaklaştırıyordu.

Yüzbinlerce Türk hukuki düzenleme olmadığı halde karşı koyamadan bir Bulgar ismine sahip oldu. Bulgarlaştırma kampanyasına karşı ülkede bir kaç saldırı düzenlendi. 1984'te Filibe tren istasyonunda, bir yıl sonra da Sofya - Burgaz seferi yapan bir trende bombalı saldırı meydana geldi. Michail Ivanov, zamanla asimilasyon politikasına direnişin şiddetten uzaklaşıp değiştiğini belirtiyor:

" 1988'de Türkler ile Pomaklar demokrasi için birlik oldu ve kültürel bağımsızlık için mücadele etti. Yasal direnişler gelişti ve kısmen yasal organizasyonlar oluştu."

Flash-Galerie Revolution in Osteuropa 1989 Bild 20 Bulgarien
Fotoğraf: AP

Demokratik mücadele

Bugün, Hak ve Özgürlükler Hareketi adlı parti Bulgar Parlamentosu'nda Türkleri temsil ediyor. Müslüman Grev Komitesi, İnsan ve Vatandaşların Haklarını Koruma Birliği gibi organizasyonlar kuruldu. Türk azınlık 1989 Mayıs'ında Bulgarlaştırma politikasına karşı pek çok protestolar düzenleyerek, sorunlarına dikkat çekti. 20 -27 Mayıs arasındaki gösterilere yapılan polis müdahalesi sırasında 9 kişi öldü, 28 kişi yaralandı.

Sosyalist rejim Bulgar Türklerine çifte pasaport vererek bir nevi yasal yolla sınır dışı etmenin yolunu açtı. Türkiye 22 Mayıs'ta sınırlarını açtı ve Sosyalist rejim de 5 bin kadar Türk ve Bulgar Müslümanı ülkeden sürdü. Ülkedeki Bulgar Türkleri artık bir tek şeyi ister hale geldi, 'ülkelerine dönmek.' O dönemde Reuters muhabiri olan Jan Krcmar Türk sınırında yaşadıklarını anlatıyor:

"Konuştuğum Bulgar Türkleri şöyle diyorlardı: 'Adımı aldılar, ismim Süleymanov. Şimdi de kimliğimi çaldılar. Bunu istemiyorum. Babamın topraklarına dönmek istiyorum. Ailem Bulgaristan'da yaşıyor ama ben gitmek istiyorum."

Bulgaristan'da Sosyalist Rejimin yıkılmasından sonra azınlık politikasında farklı bir çizgi izlenmeye başladı. 10 Kasım 1989'da parti içi bir darbeyle Cumhurbaşkanı Todor Jivkov görevden uzaklaştırıldı ve asimilasyon kampanyası yasa dışı ilan edildi. Yaklaşık üç ay sonra yapılan yasal düzenlemelerle 600 bin Türke isimleri geri verildi. Haziran 1990'da yapılan yeni siyasi düzenlemelerle de Türklere ilk seçimlere katılma hakkı tanındı.

Yordanka Yordanova / Çeviren: Deniz Eğilmez

Editör: Baha Güngör