1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tibet'in uluslararası statüsü tartışmalı

Matthias Bölinger18 Mart 2008

Geçtiğimiz Cuma günü başlayan şiddet olayları dünya kamuoyunun gözünü yeniden Tibet’e çevirdi. Çoğu devlet tarafından Çin’in bir parçası olarak tanınmasına rağmen statüsü tartışmalı. DW’den Matthias Bölinger araştırdı:

https://p.dw.com/p/DQgP
Tibet, Çin İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından 1913 yılında bağımsızlığını ilan etti
Tibet, Çin İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından 1913 yılında bağımsızlığını ilan ettiFotoğraf: AP

Tibet yüzyıllar boyunca Çin İmparatorluğu’na haraç ödeyen bağımlı bir devletti. Tibet’teki iktidarlar Pekin’e vergi öder, hediyeler gönderir, Çinliler de Tibetliler’i rahat bırakırdı. Çin İmparatorluğu’nun Tibet’in başkenti Lasa’da bir temsilcisi bulunur, ama genelde Tibet’in işlerine karışmazdı. Köln’den Çin uzmanı ve hukukçu Robert Heuser, diğer ülkeler Tibet’e baskı yapmaya kalktıklarında Lasa yönetiminin Çin egemenliğinin gücüne sığındığını hatırlatıyor: “İngilizler 19’uncu yüzyılda Hindistan’daydı. Tibet ile ilgili konularda muhatapları hep Çin yönetimiydi. Örneğin Tibet ile ticaret yapmak istediklerinde ya da seyahat için izine ihtiyaç duyduklarında Lasa ile değil Pekin ile konuşurlardı. Yani Tibet’i Çin’in bir parçası olarak görüyorlardı.”

1913 tarihli bağımsızlık ilanı

Tibetan Peoples Armed Police verteilt Medikamente in Lhasa Tibet
Fotoğraf: AP

Modern devletler hukuku açısından Lasa ile Pekin ilişkilerini 1907 yılında, ‘dış politikada merkeze bağımlı özerklik’ olarak tanımladı. Çin İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından Lasa 1913 yılında bağımsızlığını ilan etti. Ruhani lider Dalai Lama etrafında toplanan sürgündeki Tibetliler bağımsızlık talebinde halen 1913 yılındaki ilana atıfta bulunuyor. Çin ise bu bağımsızlığın ne Çin ne de diğer ülkeler tarafından tanındığına dikkat çekiyor.

Demonstration für Tibet in Sydney vor China Botschaft
Fotoğraf: AP

Mao Tse-tungs döneminde Çin Halk Kurtuluş ordusu 1950’de hiçbir direnişle karşılaşmadan Tibet’e girdi. Direniş olmadığından dönemin genç Dalai Laması başkanlığındaki hükümete dokunulmadı. Bu durum, Pekin’in 50li yılların sonunda ‘büyük atılım’ projesini Tibet’e yaymaya başlamasına kadar sürdü. Ardından direniş başladı.

Tibetli keşişlerin ayaklanması 1959 yılında bastırıldı ve Dalai Lama Hindistan’a sürgüne gitti. O zamandan beri Tibet’te Çin yönetimine karşı sık sık ayaklanmalar yaşanıyor. Dalai Lama, Çin’e karşı her hareketin zalimce bastırıldığını belirtiyor: “İnsan hakları durumu çok kötü. Cezaevlerindeki adi suçlulara siyasi tutuklulardan daha iyi davranılıyor. Çin dışındaki ülkelerde siyasi suçlulara daha iyi muamele edilir. Çin'de ise tam tersi.”

Berlin’in tavrı

Tibet'in ruhani lideri Dalay Lama
Tibet'in ruhani lideri Dalay LamaFotoğraf: AP

Tibet’in statüsü uluslararası alanda ise tartışmalı. Örneğin Alman hükümeti Tibet’i Çin’in bir parçası olarak tanıyor. Ancak Federal Meclis’in bilimsel çalışmaları ve bilirkişi raporlarında şu ifade yer alıyor: Çin şiddetin reddinden kaynaklanan işgal yasağı temel ilkesine karşı geldiğinden etkin bir egemenlik sıfatı kazanmamıştır.”

Ancak devletler hukukundaki durum tartışmalı olmasına rağmen Tibetliler, Dalai Lama önderliğinde özellikle Batı’da sempati toplamayı başardı. Çin ise Dalai Lama’nın Batı’da sembol haline gelmesinden rahatsız. Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Dalai Lama ile ilgili açıklamasında Çin’in bakışını şöyle dile getiriyor: “Dalai Lama siyasi bir figürdür ve din adına ülkemizi bölmeye çalışmaktadır. Bu çabasında yalnız değildir. Ayrılıkçı güçleri temsil etmektedir. Bunu kesinlikle reddediyoruz.”

Pekin’in Dalay Lama’ya bakışı

Bdt Demonstrant hat eine tibetische Flagge auf sein Gesicht gemalt
Fotoğraf: AP

Dalai Lama’nın bağımsızlıktan vazgeçip kapsamlı bir özerkliği savunmaya başlaması da Çin yönetiminin kuşkularını gidermeye yetmedi. Çin, sürgündeki Tibetliler’in çoğunun hala bağımsızlık peşinde olduğunu ve şu anki Tibet’ten çok daha geniş bir alanda hak iddia ettiğini düşünüyor. Çin Tibet sorununda Dalai Lama sonrası döneme bel bağlamış gibi görünüyor. Tibet inancına göre ruhani lider Dalai Lama bir çocuk olarak yeniden dünyaya gelecek. Hindistan’da sürgünde yaşayan Tibetliler ile Pekin yönetimi Dalai Lama makamı için kendi haleflerini belirleyecek. Ama yeni Dalai Lama küçük bir çocuk olacağından, şimdiki gibi uluslararası alanda saygı kazanmış dini bir otorite olarak görülmeyecek.