Türkiye Ukrayna krizinde arabulucu olabilecek mi?
2 Şubat 2022Dünya gündeminin ilk sırasında Rusya-Ukrayna gerginliği var. Gerginliğin sıcak çatışmaya dönüşmesi riski sürerken Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bugün (3 Şubat) Ukrayna'ya yapacağı ziyaret hem zamanlaması hem de görüşmelerde verilecek mesajlar açısından kritik görülüyor.
Erdoğan'ın ziyareti aslında iki ülke arasında düzenli olarak yapılan yüksek düzeyli stratejik konsey çerçevesinde, ancak son gelişmeler ışığında başka bir önem kazanmış durumda.
Erdoğan ziyaret öncesi "Rusya ile Ukrayna arasında bir barışın olması için Türkiye'nin arabulucu olabileceği" mesajını vermişti.
Cumhurbaşkanlığı'ndan bugün yapılan açıklamada, görüşmelerde ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve uluslararası meselelerin ele alınacağı belirtilerek "Konsey Toplantısı vesilesiyle ikili ilişkilerin ahdi zeminine önemli katkılar sağlayacak muhtelif anlaşma ve mutabakat metinlerinin imzalanması da gündemdedir" denildi.
Ziyaret yumuşamaya katkı sağlar mı?
Peki Erdoğan'ın ziyareti ve görüşmelerinde Ukrayna tarafına aktaracağı mesajlar, tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği bu krizin yumuşamasına katkı sağlayabilir mi?
Dış politika uzmanı Aydın Sezer'e göre Türkiye kendisini şimdiye kadar taraf olarak belirlediği için arabuluculuk gibi bir rolü oynaması zor ancak görüşmelerde verebileceği mesajlar önemli olabilir.
Sezer, "Türkiye'nin işi gerçekten çok ama çok zor. Erdoğan'ın Zelenski'ye gerilimi azaltma konusunda telkinde bulunmasının beklenebileceğini düşünüyorum. Ama bu ne kadar sağlanabilir ya da ABD, NATO ve İngiltere buna ne kadar ön ayak olabilir, bu da ayrı bir tartışma konusu" değerlendirmesinde bulunuyor.
Maltepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Prof. Dr. Hasan Ünal ise bilinen anlamda bir arabuluculuk olmasa da Türkiye'nin oynayabileceği rol olduğunu düşünüyor. Ünal, Türkiye'nin tansiyonu düşürmeye yönelik bir şeyler yapabileceğini belirterek şöyle konuşuyor:
"Aslında Ukrayna açısından hayatın gerçeklerini söyleyen önemli bir ülke Türkiye. Rusya açısından da bakıldığında da NATO üyesi olmasına rağmen tarafsızlığını ulusal çıkarları ile bütünleştirmiş bir ülke."
Okan Üniversitesi'nden Dr. Habibe Özdal ise Türkiye'nin olası bir krizden en fazla etkilenecek ülkelerden biri olduğuna işaret ederek arabuluculuk girişiminin bu açıdan önemli olduğunu söylüyor. Bugünlerde Türkiye'nin arabuluculuğundan ziyade AGİT çerçevesindeki görüşmelerin İstanbul'da yapılmasının gündeme getirildiğini anımsatan Özdal, "Dolayısıyla Türkiye açısından arabuluculuk değilse de görüşmelere ev sahipliği yapması olası bir gelişme olarak karşımızda duruyor" ihtimaline işaret ediyor.
Ukrayna'nın doğusundaki gerginliğin giderilmesi için oluşturulan ve son toplantısını iki yıl önce yapan Ukrayna-Rusya-Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Üçlü Temas Grubu'nun yeni toplantısına Türkiye’nin ev sahipliği yapması gündeme gelmişti.
Hedef ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkarmak
Beraberinde çok sayıda bakan ve iş insanı ile Kiev'e gidecek olan Erdoğan'ın ziyareti kapsamında iki ülke arasında çeşitli anlaşmalara imza atılacak.
Bu anlaşmaların başında serbest ticaret anlaşması (STA) geliyor. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski dün yaptığı açıklamada, "Türkiye ile bir STA imzalayarak güçlü bir ekonomik sinyal vermeye hazırlanıyoruz. Gruplarımız çalışıyor ve anlaşacağımızdan eminim" demişti.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş da bugün yaptığı açıklamada Ukrayna ile imzalanacak STA ile ticaret hacmini 10 milyar dolara çıkartılmasının hedeflendiğini açıkladı.
İlişkilerin 30. yıldönümüne denk getirilen ziyaret kapsamında gündeme gelecek bir diğer önemli konu ise iki ülke arasında halen iyi düzeyde olan ve Rusya'yı rahatsız eden savunma işbirliği.
Hava ve deniz platformlarında kullanılacak motorların temini için Ukrayna ile yapılan anlaşmalara ek olarak, Bayraktar silahlı insansız hava araçları (SİHA) da Ukrayna'ya ihraç ediliyor.
Savunma işbirliği daha da gelişir mi?
DW Türkçe'ye konuşan savunma politikaları uzmanı Arda Mevlütoğlu, Ukrayna'nın bir süredir Türkiye'nin en önemli savunma sanayi partnerlerinden biri olduğunu hatırlatarak "Bunda, Türkiye'nin bir süredir Batılı ülkelerle yaşadığı tedarik sorunları belirli bir rol oynamış gibi görünüyor. Öte yandan Batılı ülkelerin uyguladıkları çeşitli kısıtlama ve yaptırımların Türkiye'yi alternatif arayışlarına ittiği de bilinen bir gerçek" diyor.
Mevlütoğlu, iki ülkenin karşılıklı gereksinimlerinin savunma alanında hızla güçlenen bir işbirliğini doğurduğunu söyleyerek "Bu işbirliğinin daha da derinleşerek devam etmesi beklenebilir" değerlendirmesini yapıyor. Ancak Mevlütoğlu'nun dikkat çektiği önemli bir husus Türkiye'nin bir süredir hem kendi politikası hem de müşteri ülkelerin talepleri doğrultusunda savunma sanayii ile ilgili ihracat, ortak proje gibi alanlarda ketum davranıyor olması.
Bu nedenle mevcut Rusya-Ukrayna gerilimi de göz önüne alındığında ziyaret kapsamında yeni işbirliği alanları olsa bile iki ülkenin ketum davranabileceği belirtiliyor.
Bu arada tansiyonun bu kadar yüksek olduğu bir dönemde Kış Olimpiyatları'nın bitmesinin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in de Türkiye'ye gelmesi gündemde. Bu kapsamda Rusya ile de üst düzey işbirliği konseyi toplantısı gerçekleştirilmesi bekleniyor.
Gülsen Solaker
© Deutsche Welle Türkçe