'Serbest dolaşımın kıymeti bilinmiyor'
28 Mayıs 2013Federal İstihdam Dairesi'nin verilerine göre, son bir yıl içerisinde borç krizindeki Yunanistan, İtalya, Portekiz ve İspanya'dan Almanya'ya gelenlerin oranı bir önceki yıla göre yüzde 8 arttı ve toplam 34 bin kişi Almanya'ya çalışmaya geldi. 2005 yılında AB'ye katılan 8 ülkeden son bir yılda Almanya'ya gelenlerin sayısı ise 77 bini bularak, bir önceki yıla göre, yüzde 27 oranında artış gösterdi.
Uzmanlar bu gelişmede, borç krizinden ziyade AB vatandaşlarının serbest dolaşım hakkının rolü olduğu görüşünde. Ancak uzmanlar, tüm bu rakamlara rağmen, AB vatandaşlarına bir başka ülkede çalışma hakkı da tanıyan serbest dolaşım düzenlemesinin yeterince kullanılmadığını da vurguluyor.
Almanya'da oturup, Belçika’da çalışmak ve İtalya’da öğrenim görmek… İşte bu olanak, AB'nin serbest dolaşım politikasının özünü oluşturuyor. Birlik içerisinde özgürce seyahat etmek ve istenilen ülkede, çalışma iznine gerek duymadan çalışabilmek, AB vatandaşlarının temel haklarından biri. Çalışanlar, istihdam edildikleri Birlik ülkesinde, tıpkı o ülkenin vatandaşları gibi o ülkedeki her türlü sosyal hizmet ve vergi düzenlemesinden faydalanabiliyor. Ayrıca, istihdam sonra erdikten sonra da sosyal yardım almamak koşuluyla, o ülkede yaşamaya devam edebiliyorlar.
Karşılıklı kazanç stratejisi
AB Komisyonu'nun istihdam ve sosyal işlerden sorumlu üyesi Laszlo Andor, AB vatandaşlarının istediği ülkede çalışabilme hakkının karşılıklı bir kazanç stratejisi üzerine kurulu olduğunu belirtiyor. Zira Andor'a göre, hem üye ülkelerin ulusal ekonomileri, hem de iş arayan vatandaşların hepsi, bu işten kazançlı çıkıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'ndan (OECD) uluslararası göç ve bunun istihdam piyasasına etkileri konusunda uzman Thomas Liebig, serbest dolaşımın bir başka avantajına dikkat çekiyor.
Liebig, "Serbest dolaşım hakkı, AB içerisinde hareket etme özgürlüğü sağladığı için istihdam piyasasındaki dengesizliklerin giderilmesini sağlayabilir. Yani bir yanda işsizlik oranlarının yüksek olduğu bölgeler varken, diğer yanda büyük bir işgücü eksikliği olan ülkeler bulunuyorsa, o zaman AB vatandaşları hiçbir büyük bürokratik engele takılmadan istediği ülkeye göç edip orada çalışmaya başlayabilir" diyor.
İmkânı değerlendiren az
Teoride işler bu kadar basit gibi görünse de uygulamada başka sonuçlar göze çarpıyor. Avrupa Parlamentosu İstihdam ve Sosyal İşler Komitesi Başkan Yardımcısı Nadja Hirsch "Hâlihazırda serbest dolaşım imkânı gerçekten çok az kullanılıyor. Öyle ki Avrupa halkının yüzde 5’inden de azı, bir başka Birlik ülkesinde çalışıyor" açıklamasını yapıyor.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı'ndan Thomas Liebig'e göre ise serbest dolaşım hakkı, Avrupa’nın borç krizinin pençesindeki ve işsizlik oranlarının çığ gibi büyüdüğü ülkelerine bir nebze olsun nefes aldırıyor. Zira borç krizindeki ülkelerden Hollanda veya Almanya’ya çalışmaya giden gençler, aynı zamanda İspanya’daki sosyal güvenlik sisteminin yükünü de hafifletiyor. Liebig, ayrıca bu ülkelerde iş tecrübesi edinen gençlerin, ülkelerine geri döndüklerinde istihdam piyasasındaki şans ve değerinin arttığını kaydediyor.
Bulgaristan ve Romanya'da ise şimdilik istisnai bir düzenleme söz konusu. AB üyesi olmasına rağmen bu iki ülkenin vatandaşları, Almanya veya Avusturya gibi bir başka Birlik ülkesinde çalışmak istiyorsa istihdam branşına göre çalışma izni almaları gerekiyor. Fakat bu istisnai düzenleme 1 Ocak 2014 tarihinde yürürlükten kalkacak.
En büyük engel yabancı dil
Nadja Hirsch, özellikle istihdam piyasasında yabancı düşmanlığı ile karşılaşılabilindiğini de belirtiyor. Bununla birlikte Hirsch, Avrupa’da ortak bir istihdam piyasası yaratılmasına dair şunları kaydediyor:
"Eğer Avrupa Birliği', ortak bir istihdam piyasası olan, ortak bir iktisadi bölge olarak ele alınırsa, o zaman Almanların ya da Danimarkalıların, İspanya ve Yunanistan’daki vasıflı gençleri kaptığı söylenemez. Zira bu şekilde düşünülürse hiçbir zaman Avrupa'nın ortak bir istihdam piyasası ve iç pazarı ya da iktisadi bölgesi oluşamaz."
Ancak Avrupa’da ortak bir istihdam piyasası yaratılmasının önündeki en büyük engel, yabancı dil sorunu. Bu sorun iş arayanların hareket alanı ve esnekliğini büyük ölçüde kısıtlıyor. O nedenle Liebig, borç krizindeki ülkelerde yabancı dil eğitimini teşvik etmenin önemini vurguluyor.
Bununla birlikte serbest dolaşımı sınırlandıran başka engeller de mevcut. Örneğin emeklilik düzenlemesi. Nadja Hirsch, bir başka ülkede çalışan AB vatandaşlarının emekli ya da işsiz olması durumda, gerekli sosyal hizmetlerden önce kişinin son çalıştığı ülkenin ardından de kendi ülkesinin sorumlu olduğunu hatırlatıyor ve bu alandaki düzenlemelerin iyileştirilmesi gerektiğini kaydediyor.
©Deutsche Welle Türkçe
Sabrina Pabst / Başak Demir
Editör: Başak Özay