TÜR 0708 South Stream Int. Altmann
8 Ağustos 2009Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Ankara ziyareti sırasında imzaladığı anlaşmalar, Rusya’nın dünya enerji piyasasındaki elini daha da güçlendirirken, Türkiye’ye de “uluslararası enerji terminali” olma imkânı sunuyor.
Ancak Türkiye ile Rusya arasında enerji işbirliği, Avrupa’da bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi. Bazı yorumculara göre, Türkiye’nin Rusya destekli "South Stream" yani Güney Akım’a destek verme kararı, Avrupa Birliği için büyük önem taşıyan Nabucco projesine büyük darbe vuracak. Türkiye’nin enerji satrancında “ikili oynadığını” öne süren kimi yorumculara göre ise Ankara, kısa dönemli ekonomik çıkarların peşinden koşarken, stratejik açıdan hatalı adımlar atıyor.
Almanya’nın önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Güneydoğu Avrupa Topluluğu uzmanlarından, aynı zamanda Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı'nın da eski mensubu olan Dr. Franz-Lothar Altmann, sorularımızı yanıtladı:
DW: Size göre Türkiye ile Rusya arasında Güney Akım projesine ilişkin imzalanan anlaşma, Avrupa’nın doğalgaz bakımından Rusya’ya bağımlılığını azaltmayı hedefleyen Nabucco projesinin hayata geçirilmesi açısından bir tehdit oluşturuyor mu?
ALTMANN: Bu gayet tabi ki ilk sırada Nabucco’ya karşı bir proje. Çünkü Nabucco’yla Orta Asya’dan ve ümit ediyorum ki İran’dan, Batı, Orta ve Güney Avrupa’ya doğalgazın ulaştırılması öngörülüyor. Yani söz konusu olan Rus gazı değil. Güney Akım’daysa Rus gazının Avrupa’ya getirilmesi öngörülüyor. İşte bu noktada AB oturup düşünmeli. Zira AB sadece boru hatları bakımında çeşitlilik istemiyor aynı zamanda üretici bakımından da çeşitlilik istiyor. Yani şu anda Rusya’ya olan mevcut bağımlılığımız Güney Akım ile hafiflemez, aksine artar. Oysa ki Nabucco tam da ülke çeşitliği yoluyla Rusya’ya olan bu bağımlılığı hafifletmeyi öngörüyor.
DW: Avrupa basınında Türkiye’nin ikili oynadığı yönünde yorumlar yapılıyor; bu görüşe katılıyor musunuz?
ALTMANN: Evet ve hayır. İlk olarak her ülkenin kendi çıkarlarını korumak ve kendine güçlü bir pazarlık zemini inşa etmek istemesini kabullenmek lazım. Türkiye’nin Avrupa’ya karşı güçlü bir kozu var şimdi. Şimdi ‘biz Rusya’yla da görüşüyoruz, size muhtaç değiliz’ diyerek bunu yapıyor. Bu son dönemde Ankara’nın uyguladığı bir taktikti, Nabucco’yla Avrupa üzerine baskı kurulmak istendi. Yani Avrupa’ya ‘biz sizin enerji güvenliğiniz için önemli bir faktörüz’ deniyordu. Şimdi buna bir de bu Güney Akım kozu eklendi. Ama şu da görülmeli ki Güney Akım’da sadece Türkiye değil, İtalyanlar da yer alıyor. Sayın Berlusconi de törende hazır bulundu ve fiilen İtalyan 'ENI' şirketini temsil etti. Yani AB de bu konuda bir bütün halinde hareket etmiyor.
DW: Uzmanlar Güney Akım’ın hayata geçirilmesi halinde Avrupa için doğalgazın çok daha pahalıya mâl olacağı konusunda uyarıyor. Bu proje fiyatları nasıl etkiler?
ALTMANN: İşte kaygı da tam da bu. Bir üreticinin tekel konumu güçlendikçe fiyatlar dâhil koşulları dikte etme gücünü de elde ediyor.
DW: Türkiye’nin doğalgazın yanı sıra petrol ve nükleer alanlarda da Rusya ile bir dizi anlaşma imzalandı. Türkiye’nin bir enerji üssüne dönüşme arzusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
ALTMANN: Türkiye’nin gerçekten de güçlü bir pozisyonu var enerji konularında. Türkiye bu durumdan sadece para kazanmayacaktır. Siyasi olarak da bununla müzakere edebilir. Tam da AB ile müzakere sürecindeki Türkiye'nin özgüveni güçlenecektir.
DW: Peki Nabucco ile Güney Akım arasındaki bu rekabet sürecinde AB nasıl bir politika izlemeli?
ALTMANN: Olabilecek en iyi politika Nabucco’nun hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir. Çünkü Güney Akım’ın asıl hedefi Nabucco’yu engellemektir. Ve Nabucco gerçekten de Avrupa’nın Rusya’ya bağımlılığının azaltılması anlamına gelecektir. Burada hakikaten çeşitlilik artırılmalı ve bu noktada Nabucco bunu sağlayacak tek seçenek.
Söyleşi: Değer Akal
Editör: Murat Çelikkafa