Ramazan zamları resmi enflasyona yansımadı mı?
3 Nisan 202431 Mart yerel seçimlerinde sandık sonucunu belirleyen en önemli etken, yüksek enflasyon ve yoksullaşma oldu. Son açıklanan resmi verilere göre, hükümetin faizleri yüzde 50'ye çıkarmasına rağmen enflasyondaki artış sürüyor. Ancak ekonomi yönetimi özellikle gıda fiyatlarının yükselişe geçtiği Ramazan ayında aylık enflasyonda düşüş olduğunu öne sürüyor.
Bağımsız akademik kuruluşlar ise sokaktaki enflasyonun resmi verilerin çok üzerinde seyretmeye devam ettiği görüşünde.
Hükümete göre enflasyon yavaşlıyor
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Mart ayına ilişkin tüketici ve üretici fiyat endekslerini açıkladı. Buna göre enflasyon, Ramazan ayını da içine alan Mart 2024'te aylık bazda yüzde 3,16 oranında artış gösterdi. Piyasa beklentileri ise bu oranın yüzde 4 civarında olması yönündeydi.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, enflasyon verilerinin açıklanmasından sonra yaptığı açıklamada "Aylık enflasyon, öngörümüz doğrultusunda Mart ayında geriledi" dedi.
Mart sonu itibariyle yıllık enflasyon ise TÜİK tarafından yüzde 68,50 olarak hesaplandı. Böylelikle 2024'ün yalnızca ilk üç ayındaki enflasyon oranı yüzde 14,39 oldu. Merkez Bankası'nın yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 36 iken, uzmanlara göre ise yıl sonu enflasyonu yüzde 45'leri görecek.
Bağımsız kuruluşlar yüksek ölçtü
Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) verilerine göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Mart ayında yüzde 5,68 artarken son 12 aylık artışı ise yüzde 124,63 olarak gerçekleşti. ENAG’a göre, TÜİK’in yüzde 3,4 olarak açıkladığı gıda ve alkolsüz içkiler enflasyonu ise Mart ayında yüzde 10,06 artış kaydetti.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın (TEPAV) Gıda Fiyat Endeksi (TEGE) verilerine göre de 1-31 Mart 2024 döneminde aylık gıda enflasyon oranı yüzde 4,28 olarak hesaplandı. Yedi aylık birikimli gıda enflasyonu ise TEGE’de yüzde 44,74 olarak ölçüldü. Bu oran İTO tarafından yüzde 37,30 olarak ölçülmüştü.
TEPAV'a göre fiyatlarında en fazla düşüş olan gıda ürünleri hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sebebiyle kabak ve patlıcan gibi sebzeler oldu, süt ve ketçap gibi işlenmiş ürünlerde ve kuzu eti, sakatat gibi et grubunda bir önceki aya göre yüksek fiyat artışları gözlendi.
"TÜİK’in inandırıcılığı kalmadı"
DW Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Işın Çelebi'ye göre, Mart ayı için açıklanan resmi enflasyon verileri TÜİK'in kamuoyu nezdindeki inandırıcılığını daha da azaltmış durumda.
11 Mart'ta başlayan Ramazan ayında özellikle gıda fiyatlarında önemli fiyat artışları yaşanmasına rağmen TÜİK'in aylık enflasyon verisinin önceki aya göre düştüğüne işaret eden Prof. Çelebi, "Masa başında rakamlarla oynamanın sonucunu çok açık görüyoruz. İnandırıcılığı kalmayan bir kurumun rakamlarını tartışmanın boş olduğunu düşünüyorum" diyor.
Özellikle perakende fiyatlardaki artış konusunda TÜİK'e değil, İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından açıklanan enflasyon verilerine bakmanın daha doğru olduğuna işaret eden Çelebi, "İTO’ya göre Mart ayında İstanbul'un enflasyonu aylık yüzde 3,93, yıllık yüzde 78,25 oldu. İTO'nun bu rakamlarına daha sağlıklı olduğu kanaatindeyim" diye konuşuyor.
"Hayat pahalılığı artarak devam ediyor"
31 Mart seçimlerinde AKP'yi tarihinde ilk kez Türkiye genelinde ikinci parti konumuna düşüren sandık sonuçlarının yüksek enflasyon ve başta emekliler ve ücretliler olmak üzere hızla yoksullaşma ile doğrudan ilgisi olduğunu kaydeden Prof. Çelebi, şu görüşleri dile getiriyor:
"Hayat pahalılığı sorunu artarak devam ediyor. İşte bunu sandıkta gördük, yaşadık. Hayatın gerçeği ile kamu kuruluşlarının resmi rakamları birbirini tutmuyor. Faiz ve kurla ekonomi yönetilmez sadece. 10 aydır faizin yükseltmekten ve kuru sabit tutmaktan başka hiçbir şey yapılmadı. Yurt dışından yabancı kaynak girişi olmadı. Yani hükümet 10 aydır sadece para politikasıyla işi götürülebileceğini sandı ama onda da bir sonuç alınmadığını görüyoruz."
Milyonlarca emeklinin gözü enflasyon farkında
31 Mart seçimi öncesinde siyasetin ana gündem maddelerinden biri olan emeklilerin AKP'nin sandıktan yenik çıkmasında önemli etki yarattığı belirtiliyor. Şimdi ise milyonlarca emeklinin gözü, temmuz ayında hükümetin vereceği enflasyon farkına çevrilmiş durumda.
Emekliler ve memurlar her yıl ocak ve temmuz dönemi olmak üzere, 6 aylık dilimler halinde yılda 2 kez enflasyon oranına göre zam alıyor. 2024'ün ilk üç ayında gerçekleşen enflasyon oranı ise yüzde 15'e dayandı.
Ekonomi yönetimi 2024 yıl sonunda enflasyonun yüzde 36 düzeyinde gerçekleşeceğini öngörüyor. Ancak piyasa beklentisi yüzde 40'ın üzerinde seyrediyor. Temmuz başı itibariyle 6 aylık enflasyonun ise yaklaşık yüzde 24 olması bekleniyor. Temmuz'da emekli maaşına eklenecek enflasyon farkının yüzde 24-25 düzeyinde kalması halinde, emekli maaşlarına yapılan zam bir kez daha mevcut enflasyonun altında kalmış olacak.
"Zengin ve yoksul enflasyonu çok farklı"
DW Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Aziz Konukman, TÜİK’in enflasyon hesaplamasının bir "ortalama" değer ifade ettiğine dikkat çekerek "Olması gereken, gelir gruplarına göre enflasyonu hesaplamaktır. Çünkü en zenginin enflasyonu ile en yoksulun enflasyonu arasında çok büyük bir fark var. Gelirinin büyük kısmını gıdaya harcayan yoksul kesimin yaşadığı enflasyonla zenginlerin yaşadığı gıda enflasyonunun ortalaması bir anlam ifade etmiyor" diyor.
Başta emekli maaşı ile geçinenler olmak üzere, yoksullaşan milyonlarca insan için asıl olanın gıda ile birlikte sağlık, ulaştırma ve eğitim enflasyonu olduğunu vurgulayan Prof. Konukman, "Bu kategorilerdeki yıllık enflasyon, açıklanan yüzde 68,5'in çok üzerinde. Resmi verilerde bile eğitimde yüzde 104, sağlık ve ulaştırmada yüzde 80, gıdada ise yüzde 70'in üzerinde" diye konuşuyor.
Mevcut durumda hükümetin yüzde 36'lık yıl sonu enflasyon hedefinin tutmasının mümkün olmadığını kaydeden Konukman, "Dolayısıyla emeklilerin de ücretlilerin de ne yazık ki yaşayacağı geçim derdi artarak devam edecek. Bu mağduriyet devam edecek. Enflasyon farkları ve refah payı bu yüksek enflasyonda yaralara merhem olamayacak" şeklinde konuşuyor.
10 ayda 41,5 puan faiz artırımı
Yıl başında yapılan fiyat ayarlamaları ve asgari ücret zammının etkisiyle Ocak ayında TÜFE aylık yüzde 6,7 ile belirgin bir artış gösterirken yıllık olarak yüzde 64,86 seviyesinde gerçekleşmişti. Şubat ayında ise fiyat artışlarının birikimli etkisiyle beklentilerin üzerinde yüzde 4,53 arttı ve yıllık yüzde 67,07'ye yükselmişti.
Mayıs 2023'te yapılan genel seçimlerin ardından enflasyonla mücadele kapsamında Haziran ayında başlayan faiz artırımı süreci ile 10 ayın sonunda politika faizi yüzde 8,5'ten yüzde 50'ye çıkarılmıştı.