Ortadoğu toplumlarında ırkçılık tartışması
5 Temmuz 2020"Voice of Black Tunisian Women" adlı grubun kurucularından, aktivist Khawla Ksiksi, "Toplumumuzun güzellik standartı beyaz olmak" diyor. Ksiksi, siyah kadınların çoğunun toplum tarafından kabul görmek için kıvırcık saçlarını düzeltmeleri ve ten rengini açmaları yönünde baskı altına alındığını söylüyor.
Sudanlı gazeteci Suzan Kim Otor da, toplumlarında hakim olan söz konusu güzellik anlayışının çoğu zaman anadan kıza aktarıldığını, Güney Sudan'da annelerin kızlarına tenini beyazlatacak ilaç kullanmayı tavsiye ettiğini belirtiyor. Evlilik meselesi gündeme geldiğinde ise gelin adayının beyaz olmasının zaten beklendiğini belirtiyor Kim Otor. Sudan ve komşu ülkelerinde nefret ve sosyal medyada şiddete çağrı suçları ile mücadele amacıyla Berlin’de kurulan "Defyhatenow" adlı platformdan Suzan Kim Otor, cilt açıcı kullanmayı bırakan kadınlar hakkında da çevrelerinin kötü konuştuğunu ifade ediyor.
Müslümanlar içinde ırkçılık tartşması
Kadınların koyu ten rengine ilişkin tartışma, George Floyd’un ölümünden sonra Müslüman ülkelerde gündeme gelen konulardan sadece biri. Black Lives Matter hareketiyle birlikte Arap Yarımadası ve Müslüman ülkelerde pek çok aktivist bir Arap-Müslüman ırkçılığı konusunu tartışmaya açtı.
Gazeteci Eren Güvercin'e göre, "Almanya’daki Müslüman cemaatinin bir kısmında en azından ciddi bir hesaplaşma var". Güvercin, Alhamra Toplumu olarak bilinen Müslüman oluşumun kurucularından ve yürüttükleri bir dijital platform üzerinden yaptıkları programda ırkçılığı ele aldıklarını söylüyor. Irkçılık ile antisemitizmin ve farklı gruplara yönelik düşmanlığın sebeplerinin çoğu zaman aynı olduğunu düşünen Güvercin'e göre, bir grubun değersiz gösterilmesi çabalarıyla insanlar kendilerine üstünlük yaratma peşinde. Bu yaparken kimilerinin vicdani olarak rahatsızlık bile duymadıklarını söylüyor. Güvercin, bazılarının da hatta "Müslüman zaten ırkçı ve antisemit olmaz" şeklinde bir söylem ile sorun yokmuş gibi davrandığını belirtiyor. Özeleştiri yapan Müslümanlarınsa kendi kültürünü ve tarihini inkar etmekle suçlandıklarını aktarıyor.
Irkçılık sömürgecilerle mi geldi?
Eren Güvercin'in de dikkat çektiği ve Müslümanların ırkçı olamayacağına dair söylem Napolyon'un 1798'deki Mısır seferiyle başlayan sömürgecilik tarihiyle ilişkilendiriliyor. Sudan kökenli İngiliz sanatçı Rayan El Nayal, "SceneArabia" adlı internet sitesine verdiği mülakatta, sömürgecilik döneminde Arapların Avrupalı güçlerin normlarına boyun eğdiğini anlatıyor. Bugün de bu eğilimin sonuçlarının hissedildiğini kaydeden El Nayal, Arapların kendi ten renginden ve kültüründen nefret etmeye başladığını ileri sürüyor.
Bu tarihsel mirasın, Araplar veya Müslümanlar arasında da beyaz veya siyah tenlilerin ilişkisini etkilediğini, kimi beyazların kendilerini siyahlara göre üstün ve modern gördüğünü aktaran El Nayal, bu anlayış nedeniyle bölgedeki siyahların değersizleştirildiğini, günlük dilde onları "köle" veya "hizmetkar" olarak tanımlayan kavramların yaygın olarak kullanıldığına dikkat çekiyor.
Köleliğin mirası
Uzmanlara göre Arap toplumundaki köleliğin kökleri aslında çok daha derin, zira Arapların yüzyıllarca Orta ve Güney Afrika'dan insanları Avrupa’ya köle, kendi ülkelerinde de zorla çalıştırılmak üzere sattığı kaydediliyor. Cezayirli antropolog Malek Chabel, "İslam Dünyasında Kölelik" adlı araştırmasında, "Hanedanlıktan hanedanlığa kölecilik, yüzlerce yıl Müslümanların gerçekliği oldu" diye not ediyor.
Yeryüzünün hemen hemen her yerinde olduğu gibi Arap dünyasında da ırkçılık günümüzde farklı farklı şekillerde görülüyor. En korkunç olanlarından biri Afrikalı göçmenlerin Libya'daki suç çeteleri tarafından köleleştirmesi ve elbette günlük hayatta yaşanan ırkçılık. Tunuslu bir aktivist, Qantara.de ile yaptığı bir söyleşide, örneğin taksicilerin siyah yolcuları reddettiğini veya ailelerin evlilik konusu gündeme geldiğinde siyahlarla evliliği reddetiğinin görüldüğünü anlatıyor.
Ekonomik krizin ve koronanın etkilediği Lübnan'da da kısa süre önce, görece varlıklı ailelerin evlerindeki Etiyopyalı yardımcılarını, maaşlarını bile ödemeden kapı önüne koydukları belirtiliyor.
Kersten Knipp
© Deutsche Welle