Onlar candı, mal değil!
13 Nisan 2019Yok, bu hafta insanın kendine ve birbirine ettiğiyle ilgili yazmayacağım. İnsanın dünyanın en saf varlıklarına, hayvanlara ettiklerine isyan yazısı bu. Dünyaya bir şekilde gelmiş, ama insan olamamış canilere iltimas gösteren zihniyete isyanın yazısı. Hayvanları "can” değil, "mal” olarak gören hukuk sistemine, onları "sahipli”, "sahipsiz” diye ayıran zihniyete, "sahipsizlerse” bunu hafifletici neden olarak kabul eden hâkimlere isyan ediyorum. Bu canlara eziyeti, işkenceyi ve onları öldürmeyi Kabahatler Kanunu'na tabi tutan ve parayla cezalandıran zihniyet yeryüzünde artık barınamasın istiyorum. Ankara Batıkent'te 16 köpeği zehirleyen psikopatların sırıtarak serbest kalmasına seyirci kalınmasın istiyorum!
Bu katliamı gerçekleştirdikleri fotoğraflarla sabit olan canilerden birinin, iki polisin arasında gevrek gevrek güldüğü fotoğraf aklıma her geldiğinde midem bulanıyor. Onunla beraber zehirli etleri kemikleri dağıtan diğer canilerin adli kontrolle serbest bırakılmasına dair mahkeme kararı aklıma geldikçe, insanlık için bir kez daha tarifsiz derinlikte bir keder duyuyorum.
Mala zarar verme!
Gözlerden kaçtığını düşündüğüm ve her satırı insanın tüylerini diken diken eden karar şöyle:
"Her ne kadar şüphelilerin üzerine atılı Haksız Yere Sahipli Hayvanı Öldürme, İşe Yaramayacak Hale Getirme, Değerini Düşürme, Mala Zarar Verme suçlarından tutuklanmaları talep edilmiş ise de, dosya kapsamında ölen köpeklerin sahipli hayvan kabul edilip edilmeyecekleri noktasındaki mevcut delil durumu dikkate alındığında suç vasfının şüpheliler lehine değişme ihtimali, atılı suç için kanunda hapis cezası ile birlikte adli para cezasının da seçenek yaptırım olarak düzenlenmiş oluşu, yine söz konusu maddede atılı suç için öngörülen cezanın alt ve üst sınırı ve tüm dosya kapsamı birlikte ele alındığında bu aşamada tutuklamadan beklenen faydanın adli kontrolle de sağlanabileceği anlaşılmakla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın tutuklama talebinin REDDİNE, şüpheliler hakkında CMK 109/3-B ve devamı maddeleri uyarınca ADLİ KONTROL UYGULANMASINA,”
Yine aynı şey oluyor. Yazıyı yazarken de tıkanıyorum. Köpekleri öldürenleri, bu canileri cesaretlendiren bu anlayışın hâlâ hayatımızda olmasına dayanamıyorum.
"Araya seçim girdi”
İktidar habire hayvanlara karşı suçlara dair düzenlemenin öncelikli olduğunu anlatıp duruyor. Yalan! Çünkü gerekli düzenlemeyi yıllardır yasalaştırmıyor. Sadece bir felaket yaşandığında birileri ortaya çıkıp açıklama yapıyor. Bakın, ta Ocak 2018'de torba yasa içinde çıkması öngörülen bir tasarı vardı. Tasarıda sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 4.5 yıla kadar hapis cezası öngörülüyordu.
Ama "araya seçim girdiği için” bu tasarı yasalaşamadı. Bunu bizzat o dönem Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ böyle ifade etti. Ne zaman? Haziran 2018'de, küçücük bir yavrucuk patileri kesilmiş can çekişir halde bulunduktan sonra. O kara yavrucuk da kurtarılamamıştı. Bozdağ şöyle demişti: "Sahipli ve sahipsiz hayvanların öldürülmesi, işkence ve eziyete tabi tutulması şu anda idari para cezası ile bir yaptırıma tabi tutuluyordu. Yeni düzenleme ile bunlar hapis cezasına tabi tutulacak… Seçimin araya girmesi ile tasarının yasalaşma imkanı olmadı. Seçimden sonra inşallah hükümet bu konuda ciddi bir adım atacaktır.”
Ama inşallah ile falan olmadı bu iş. Gördük ki, konu iddia edildiği gibi hükümet için öncelikli falan değildi. O düzenleme hala yapılmadı. Hatta iktidar partisi konunun meclis gündemine alınmasını her niyeyse uzun süre engelledi.
AKP oylarıyla reddedilenler
Ankara Batıkent'teki katliamın ardından yine aynı şey oldu. AKP Sözcüsü Ömer Çelik çıkıp, "hassasiyet, öncelik” falan deyince, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da Twitter'da yaptığı paylaşımla cevabı yapıştırdı. "20 Kasım 2018 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda doğrudan gündeme getirdiğimiz ve yine Akparti'nin oylarıyla reddedilen "Hayvan Hakları Yasası” uzun yıllardır aynı şekilde Meclis gündeminde ya bekletiliyor ya da reddediliyor” diyerek duruma isyan etti.
9 Temmuz 2012'de o zamanki CHP vekilleri Melda Onur, Umut Oran ve Sezgin Tanrıkulu Hayvanları Koruma Kanunu'nun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi hazırlamıştı. AKP'nin oylarıyla gündeme alınmadı!
Tanrıkulu daha sonraki yasama döneminde, 2 Mart 2017'de aynı kanun teklifini yineledi. Yine gündeme alınmadı!
Tanrıkulu bir daha denedi, 22 Şubat 2018'de aynı konuda yeni bir kanun teklifini meclis gündemine getirmek istedi. Bu girişim yine AKP oylarıyla püskürtüldü.
CHP'li Tanrıkulu'nun 2019'da verdiği araştırma önergesi üzerine harekete geçildi, diğer partiler de önergeler hazırladı, bunlar birleştirildi ve neden sonra mecliste bir Hayvan Haklarını İnceleme ve Araştırma Komisyonu kuruldu! 21 Şubat 2019'da!
Bana önceliğini söyle…
Lafı uzatmaya gerek yok. İnsanı tarif eden öncelikleridir. Hayvanlara eziyet ve işkence edenlerin, onları canice öldürenlerin hakkıyla cezalandırılması, hükümet için öncelikli bir konu değil belli ki. Öyle olsa, Türkiye'nin dört bir yanında köpekler zehirlenirken, "seçim yüzünden” rafta bekletilir miydi? Gündeme alınması engellenir miydi? Kimse hikaye anlatmasın! Eğer bu canların hayatı sizin için öncelikli olsaydı, o düzenlemeyi çoktan yapardınız. Bu olayın ardından konu Meclis Genel Kurulu'nun gündemine ne zaman gelecek, onu bile söyleyemediniz. Biraz utanma duygunuz varsa, memleketin dört bir yanında düzenli şekilde hayvanları zehirleyen alçakların hakkıyla cezalandırılmasını sağlayacak düzenlemeyi bir gün daha geçirmeden hemen gündeme alırsınız!
Banu Güven
©Deutsche Welle Türkçe