1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Nükleersiz dünya' hayali

20 Şubat 2013

ABD Başkanı Barack Obama, nükleer silahlardan tamamen arındırılmış bir dünya hedeflediğini daha önce dile getirmişti. Ancak İran ve Kuzey Kore yönetimlerinin Obama’nın vizyonunu engelleyebileceği belirtiliyor.

https://p.dw.com/p/17hqS
Fotoğraf: AP



Daha önce hiçbir ABD Başkanı, Barack Obama’nın 2009 yılı ilkbaharında Prag’ta yaptığı konuşmada söylediği kadar nükleer silahsızlanmayı açıkça talep etmemişti. Obama konuşmasında, nükleer silahsızlanmaya devam etmek için ABD’nin Rusya’yı ikna etmeye çalıştığını da belirtmişti. Obama’nın “Ulusa Sesleniş” konuşmasından birkaç saat sonra Kuzey Kore üçüncü atom bombası testini yaptı. İran’ın ise atom bombası üretme çabası içinde olduğu şüphesi bulunuyor. Öte yandan fazla güven telkin etmeyen bir ülke olan Pakistan çoktan nükleer güç konumunda bir ülke. Bu durumda Obama’nın 2009 yılındaki nükleer silahlardan arınmış bir dünya vizyonu ulaşılamayacak bir hedef gibi görünüyor.

2018 yılında nükleer silah sınırlaması

ABD'nin elinde geçen yıl itibariyle 2 bin 150, Rusya’nın ise yaklaşık bin 800 kadar kullanılmaya hazır nükleer başlığa sahip olduğu kaydediliyor. 2010 yılı Nisan ayında her iki ülke yeni nükleer silahsızlanma anlaşması START’ı imzalamıştı. Buna göre nükleer silahların 2018 yılına kadar üçte bir oranında, yani bin 550 nükleer başlık civarında azaltılması öngörülmüştü. Almanya’nın Regensburg Üniversitesi’nden siyasal bilimci Herbert Maier şunları söylüyor:

“Amerikan tarafında şu sıralar sürdürülen tartışmalarda nükleer başlıklarda bin sınırına ulaşılmaya çalışılıyor. Tarihî kapsamda incelendiğinde bu sonuçtan hoşnut kalınabilir. Ama tam bir silahsızlanmadan, sıfır nükleer silahsızlanmadan bahsediliyorsa, o zaman yapılacak daha çok iş var demektir.”

Dr. Michael Paul
Dr. Michael PaulFotoğraf: Privat

Nükleer silahsızlanma gerçekçi bir talep mi?

Resmen nükleer ülkelerden sayılan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin dışında, Hindistan ve kendisi itiraf etmese de İsrail’in de nükleer güçlerden olduğu biliniyor. Öte yandan Pakistan ve Hindistan'ın birbirine hasım iki nükleer güç olduğu da bilinen bir gerçek. Bu bölgesel anlaşmazlığın giderilmesinin ve iki ülkenin nükleer silahsızlanmasının ancak ikili anlaşmalarla mümkün olabileceğine işaret ediliyor. Berlin'deki Bilim ve Siyaset Vakfı'ndan Michael Paul, Kuzey Kore'nin de nükleer silahsızlanmaya yanaşmadığını belirtiyor: “Nükleer silahlanma konusu rejimin ulusal meşruiyetinin ve halk arasındaki itibarının bir parçasını oluşturuyor. Bu durum, ‘ülkemiz nükleer bir güçtür' diyebilmek için kullanılıyor. Ama sonuçta amaç, rejimin güvenliğinin sağlanması, yani ABD'nin Kuzey Kore rejiminin yıkılması yönünde çalışmaması için garanti elde etmek.”

Asıl tehlikeli bölge Ortadoğu

Ancak siyasi gözlemcilerin görüşüne göre ABD, Güney Kore ve Japonya için teminat verdiği sürece Asya'nın doğusunda nükleer bir yeniden silahlanma pek mümkün değil. Daha fazla tehlike arz eden bölgenin Ortadoğu olduğuna işaret ediliyor. İran'ın atom bombasına sahip olmasının bölgedeki dengeleri altüst edeceğine dikkat çekiliyor. Regensburg Üniversitesi'nden siyasal bilimci Herbert Maier şu hususlara dikkat çekiyor: “Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır, ya Orta ve Yakın Doğu'da hakimiyet oluşturmak, ya da en azından İran'ın bölgede kalıcı bir biçimde hakimiyet kurmasını engellemek istiyor. Burada tabii ilk aşamada söz konusu olan İran'ın, daha sonra da diğer devletlerin atom bombası üretmesinin engellenmesi ve domino taşları benzeri, birbirini tetikleyen süreçlerin yaşanmaması.”

Dünyanın nükleer haritası

Obama: "Ben saf değilim"

Tüm dünyanın önünde nükleer silahlardan tamamen arındırılması için daha uzun bir yol olduğu aşikâr! Prag'taki konuşmasında Başkan Obama da bu durumun bilincindeydi. Obama, o konuşmasında, vizyonuna şunları da eklemeyi unutmamıştı: “Ben saf değilim, bu hedefe çok çabuk ulaşılamayacağının, muhtemelen benim yaşam sürem içinde bunun gerçekleşemeyeceğinin bilincindeyim.”

© Deutsche Welle Türkçe

Christoph Ricking / Çelik Akpınar

Editör: Beklan Kulaksızoğlu