1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

210411 NATO Libyen

22 Nisan 2011

19 Mart’tan bu yana süren Libya operasyonu, Kaddafi rejimini deviremedi. Muhaliflerin verdiği kayıplar ve artan sivil ölümler, NATO üzerinde baskıyı artırıyor. Uzmanlar, olası senaryoları değerlendirdi...

https://p.dw.com/p/1124R
Fotoğraf: AP
Libyen Luftangriff
Fotoğraf: AP

Koalisyon güçleri, Libya'da sivil halkı Kaddafi birliklerinin saldırılarından korumak amacıyla başlatılan havadan müdahaleyi yaklaşık bir aydır sürdürüyor. Havadan müdahaleyi olanaklı kılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararı karadan müdahaleyi ise yasaklıyor. O zaman bu askerî müdahalenin amacı tam olarak nedir? Sivillere yönelik tehdit ancak Kaddafi'nin devrilmesi ile mi ortadan kalkacak? Berlin Atlantik Ötesi Güvenlik Bilgi Merkezi’nden Otfried Nassauer bu sorulara, “Libya’da amacı çok da net olmayan bir askerî müdahale söz konusu. Dolayısıyla müdahale en hızlı şekilde başarıyla sonuçlanmazsa, uzun süreye yayılan, berbat bir karaktere sahip olabilir. Afganistan'da ya da ne zaman sonunun geleceği belli olmayan Kosova’daki ihtilaflar gibi bir hale gelebilir" sözleriyle yanıt veriyor.

Ancak Libya’daki gelişmeler askerî müdahalenin hızlı şekilde başarıyla sonuçlanmasına imkân verecek gibi görünmüyor. Uzman Nasshauer, Fransa, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri, Libya lideri Kaddafi ile müzakere masasına oturmayı reddettikçe, NATO’nun kısa süre içinde Libya’dan çıkabilmesine ihtimal vermiyor. Nasshauer, “Diğer bir deyişle: Yalnızca askerî olarak değil, siyasi olarak da her iki tarafında zorlukla sıyrılıp çıkabileceği bir yenişememe durumu mevcut" diyor.

İttifak'ın zor görevi

Libyen Rebellen Ajdabiya Munition
Fotoğraf: dapd

Bütün bunlar NATO için Libya müdahalesinin “zahmetli” olacağı anlamına geliyor. Yani, haftalar ya da aylar sürecek bile olsa, havadan saldırı devam edecek. Hava bombardımanları ile Kaddafi birliklerine ait ağır silahların, silah depolarının imha edilmesi, ordunun komuta yapısının ve iletişim ağının çökertilmesi amaçlanıyor.

Ancak Mısrata kentindeki çatışmalar, bu amaca ulaşmanın zorluğunu gözler önüne seriyor. Kentte isyancılar Batılı birliklerin yardımına başvurmakta çekimser davranırken, halkın arasına karışan rejim yanlıları ise mücadelesini alttan alta yürütüyor. NATO, hedeflerini vurabilmek için sivilleri çatışmalardan uzak durmaları konusunda uyarıyor.

Merkezi Hamburg’da bulunan Barış ve Güvenlik Politikası Enstitüsü’nden Michael Brozska, NATO’nun askerî müdahaleyi sertleştirmesinin büyük bir hata olacağını savunuyor. Brozska, “Şu anda pek de iyi bir çıkış yolu görmüyorum. Tahminlerime göre, belki Tunus sınırında birkaç küçük kuşatma altındaki bölge haricinde, ülke doğu ve batı olarak ikiye bölünecek. NATO da dışarıdan bir askerî güç olarak bu iki bölge arasında büyük anlaşmazlıkların meydana gelmemesi için çabalayacak. Ancak şu anda askerî bir çözüm görmüyorum" diyor.

Sivilleri koruma yükümlülüğü

Libyen / Flüchtlinge / Misrata / Bengasi
Fotoğraf: AP

Berlin Atlantik Ötesi Güvenlik Bilgi Merkezi’nden Otfried Nassauer de uzun sürebilecek bir askeri müdahalenin risklerine karşı ise "NATO zarar görüyor, çünkü uluslararası toplumun bu askerî müdahaleye ilişkin tereddütleri dışa vurulmak zorunda. NATO'nun dünyanın en güçlü askeri ittifakı olduğu şeklindeki itibarı sarsılıyor. Zarar gören başka kurumlar da var: Örneğin, sivil halkı koruma yükümlülüğü çerçevesinde hareket eden ama bunu uygulamaya geçiremeyen Birleşmiş Milletler. NATO ile ortak hareket ettiğinde dahi bunu başaramıyor" sözleriyle uyarıda bulunuyor.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Libya müdahalesini meşru kılan kararı, tehdit altındaki sivil halkın korunması ilkesine dayanıyor. “Koruma yükümlülüğü” kavramı, Ruanda ve Balkanlar’daki soykırım suçlarından sonra oluşturulmuştu. Buna göre, devletlerin tehdit altındaki sivil halkı koruyamadığı durumlarda, uluslararası toplum devreye girmekle yükümlü.

© Deutsche Welle Türkçe

Sandra Petersmann / Çeviren: Başak Özay

Editör: Murat Çelikkafa