1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Saldırılar sistematik ve organize"

21 Haziran 2020

LGBTİ+ hak mücadelesi birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de hiçbir zaman kolay olmadı. LGBTİ+ aktivistleri her geçen gün daha fazla tehdit, saldırı ve nefret söylemine maruz kalsalar da karamsar değiller.

https://p.dw.com/p/3e5y1
Onur yürüyüşlerine yıllardır izin verilmiyor. (Foto: Arşiv)
Onur yürüyüşlerine yıllardır izin verilmiyor. (Foto: Arşiv)Fotoğraf: Getty Images/B. Kilic

"Altı sene önce bazı şeylerin daha yeni farkına varıyordum. Genel olarak okul içinde de, dışında da daha rahattık. Üniversite yönetimi tarafından ciddiye alınmıyorduk! Son birkaç seneye kadar devlet tarafından gelen nefreti de hissetmemiştim."

Biyoloji mezunu Melike Balkan, 24 yaşında. Eğitimini ODTÜ’de tamamlamış. Üniversite yıllarının Melike’de yeri ayrı… Muhafazakâr sayılabilecek bir aileden gelen biri olarak "ODTÜ LGBTİ+ Dayanışması" hayatını değiştirmiş. ODTÜ’deki topluluk ona güvenli bir alan sağlamış ve cinsiyet kimliği üzerine yapılan konuşmalar kendisini daha iyi tanımasına fırsat sunmuş. Melike, dayanışmanın bir şeyleri değiştirme çabasını görünce topluluğa katılmış ve LGBTİ+ aktivizmiyle de bu şekilde tanışmış.

Melike Balkan
Melike BalkanFotoğraf: privat

Ankara Valiliği tarafından LGBTİ+ etkinliklerine getirilen süresiz yasak kararı ile devlet baskısının hayatına nüfuz ettiğini net bir şekilde hissetmeye başlamış. Aktivistliğe başladığı yıllarda katıldığı eylemlerde ne kıyafetine ne de gökkuşağı bayrağının sorun edildiğini hatırlıyor. Ancak bu sene öyle olmamış. Gökkuşağı bayrağı taşıdığı gerekçesiyle polis, Melike’nin 8 Mart Gece Yürüyüşü’ne katılmasını engellemiş. "Tutanak tuttuk ve alandan ayrıldık. Çok kötü hissettiriyor" diyor.

"Çocuklarımız yalnız da değil yanlış da"

"Yıldırma çabası var"

Geçen sene ODTÜ Onur Yürüyüşü sırasında polis saldırısının ardından aktivist arkadaşlarıyla beraber gözaltına alınan Melike’nin, "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet etmek" suçlamasıyla devam eden bir davası var. Aynı yıl Ağustos ayında mezuniyet töreni öncesi sabaha karşı evi basılmış. Nedeni de, polisin iddiasına göre, "Bunlar terörist, mezuniyeti karıştıracaklar" şeklinde gelen anonim bir ihbar… O gün de gözaltına alınıp ertesi gün serbest bırakılmış. "Korkutucu bir süreçti, yıldırma çabası olduğunu düşünüyoruz" diyor. Üniversiteye başladığı yıllarda daha az nefret söylemiyle karşı karşıya kaldıklarını düşünüyor. Şimdi ise hemen her etkinlik için sosyal medyada nefret dolu yorumlarla karşılaştıklarını belirterek, bu yorumların ölüm tehdidine kadar vardığını hatırlatıyor.

Melike, Ankara’da süresiz yasak kararından sonra her ne kadar üniversite içindeki LGBTİ+ oluşumlarına katılan kişi sayısında değişiklik olmadığını ve hatta arttığını söylese de, LGBTİ+ örgütlerinin içe kapandığını gözlemlemiş. Peki, aktivizmin ayrılmaz parçası dernekler ve örgütler neler yaşıyor?

"'Hiç otosansür uygulamıyoruz' dersem yalan olur"

Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği (SPoD) avukatlarından Hatice Demir, derneklerin kapatılma endişesi yaşadığını ve durumun Rusya’daki gibi propaganda yasağına evrilebileceği düşüncesinin dahi akıllarının bir köşesinde durduğunu söylüyor. Demir, nefret söylemlerine yaptıkları suç duyurularının sonuçsuz kaldığını dile getiriyor. Yeni Akit’in geçen seneki "Onursuz İbneler" başlığına yaptıkları suç duyurusuna savcılığın "ifade özgürlüğü" dediğini hatırlatıyor ve "Daha fazla ne söylenebilir LGBTİ+’lar için?" diye soruyor.

Hatice Demir
Hatice DemirFotoğraf: privat

Nisan ayında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın "İslam, zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim" ifadelerine de suç duyurusunda bulunmuşlar ancak takipsizlik verilmiş. "Bazen 'Şimdi bu suç duyurusunda bulunursak' ya da 'Şu kampanyayı düzenlersek geri tepebilir ve dönüp dolaşıp bizi bulur' düşüncesi de oluyor ama sözümüzü yine de sakınmadan söylemeye çalışıyoruz. 'Hiç otosansür uygulamıyoruz' dersem yalan olur" diyor. Demir’e göre, değil nefret söyleminin cezalandırılması, esasen LGBTİ+ aktivistlerinin toplumsal eleştirileri onlar hakkında soruşturma açılmasına neden oluyor. "LGBTİ+ olmanın kendisinin milli değerlere aykırı olduğu iddia ediliyor. Bizler şüpheli duruma düşüyoruz haliyle" diye ekliyor.

"IŞİD tehdidi eşikti, 2013 ve 2014 altın yıllardı"

Demir’in anlattığı zorluklara yıllar içinde şahitlik eden isimlerden biri de, 2010’dan beri aktivizmle iç içe olan kaosgl.org editörü Yıldız Tar. İlk örgütlendiği yer, Lambdaistanbul. Üniversite öğrencisiyken kapısından ilk kez girdiği dernek için, "Kendim gibi birilerini bulmak için gitmiştim. Yalnızlık hissediyordum" diyor. Ürkek girdiği mekândan etkinlik komisyonunda görev alarak çıkmış. "O zamanlar etkinlikler çok önemliydi. Mesela, sinemada el ele film izleyemiyorsun, film gösterelim. Partide özgür olamıyorsun, parti yapalım. İnanılmaz kıymetli bir çaba, iğneyle kuyu kazmak gibi" diyor.

İlk katıldığı Onur Yürüyüşü’nde hep tanıdık yüzler olsa da 2013 sonrası binlerce kişinin katılımıyla çıtanın yükseldiğini söylüyor. Bugünün aksine nefret cinayetlerine karşı devamlı sokakta olduklarını, bir kez AKP’nin Şişli binasına bile yürüdüklerini şimdi şaşkınlık içinde hatırlıyor.

"2013 ve 2014 yıllarını LGBTİ+ hareketi için altın yıllar gibi düşünüyorum. Bir araya gelme imkânı çoktu."

Yürüyüşlerin ve etkinliklerin yasaklanması bir yana, Yıldız için kırılma noktası IŞİD’in aralarında Kaos GL’nin de olduğu bazı yerleri hedef alacağına ilişkin istihbarat belgesinin sosyal medyada dolaşıma girdiği gün yaşanmış. "Büyük eşikti benim için" diyor. Son noktanın ise olağanüstü hâl döneminde valiliğin süresiz yasak kararı olduğunu söylüyor ve kararı Rusya’daki gay propaganda yasağına benzetiyor. Devletin LGBTİ+’lara yönelik nefretinin ve hedef göstermelerin yeni olmadığını ancak son iki yılda sistematik ve organize bir hal aldığını savunuyor.

Yıldız Tar
Yıldız TarFotoğraf: privat

"Birbirleriyle yarış halindeler sanki. Hakikati eğip bükerek, ipe sapa gelmez yalanları zincir yapıp boynunuza dolamak istiyorlar. Haber yazarken bazen, 'E bu zaten söylenmişti' diyorum. Cümleler bile benzer, orijinallik de yok!"

"Karamsar değiliz"

Bu sene "Ben Neredeyim" teması ile 22-28 Haziran'da düzenlenecek "Onur Haftası", Covid-19 salgını nedeniyle çevrimiçi etkinliklere misafirlik edecek. Ancak LGBTİ+ aktivistleri hayatın her alanında çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor. Yıldız, bu açıdan, karamsar değil. Bugün artık harekete yönelen tehdit ve hedef göstermelere her kesimden tepki geldiğini, bunun da LGBTİ+ hareketinin başarısı olduğunu söylüyor. Melike de, 2013'ten yani Gezi eylemlerinden sonra ivme kazanan LGBTİ+ hareketinden iktidarın rahatsız olduğunu, hareket güçlendikçe rahatsızlığın da arttığını ve tehdit olarak görüldüklerini ifade ediyor. Ancak Yıldız gibi onun da, bu günlerin dayanışma ile geçeceğine dair inancı sağlam.

"Biz özgürlük alanımızı genişlettikçe onların söz söyleyebilecekleri alanlar azalıyor. Her ne kadar durumlar kötü görünse de LGBTİ+ hareketi güçlü ve giderek güçleniyor. 'Bildiri yazalım' aktivizmi de değil yapılan. Bu yüzden umutsuz değilim."

Burcu Karakaş

© Deutsche Welle Türkçe