Korona günlerinde "nefret suçu" tartışması
27 Nisan 2020Türkiye’de korona günlerine denk gelen Ramazan ayı "nefret suçu" tartışmalarıyla başladı. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Ramazan ayının ilk Cuma hutbesinde kötülüklerin ve salgın hastalıkların kaynağını eşcinsellik ve nikahsız yaşam olarak gösterdi. Erbaş’ın eşcinselleri hedef alan söylemine sivil toplum örgütü temsilcileri ve hukukçular başta olmak üzere toplumun farklı kesimlerinden tepki gördü.
Erbaş, hutbesinde koronavirüs salgınıyla tüm dünyada mücadele yürütüldüğünü hatırlatırken, "İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir" ifadelerine yer verdi.
Erbaş’ın bu sözleri Twitter’da gündem oldu. Erbaş’ın sözleriyle "ayrımcılık ve nefret suçu" işlediğini düşünenler, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın koronavirüsle mücadeleyi de sekteye uğrattığı görüşünü savundu.
Türkiye’deki LGBTİQ+ bireylerin biraraya gelerek maruz bırakıldıkları ayrımcılığa karşı mücadele edip özgürleşmek amacıyla Ankara’da kurulan Kaos GL Derneği’nden Yıldız Tar DW Türkçe’ye Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a neden tepki gösterdiklerini anlattı.
Diyanet’in bir kamu kurumu olduğunu ve halkın vergilerinin diğer devlet kurumlarına olduğu gibi bu kuruma da gittiğini hatırlatan Tar, Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın kendi özel fikirlerini açıklamadığını devleti temsil ettiğini belirtti. Tar, "Bir kamu kurumunun kaynaklarıyla yurttaşların nefret suçuna maruz bırakılması ve ayrımcılığa uğramasını konuşuyoruz. Tepkimizin temel nedeni budur" diyerek tüm LGBTİQ+ bireylerin korona günlerinde başlayan karantinayla birlikte sosyal medya hesaplarından saldırıya uğradığına dikkat çekti.
Tar, "Koronavirüsü bilim dışı, ayrımcı ve bu yüzyıla yakışmayacak şekild LGBTİQ+ bireylere bağlamak büyük bir saçmalık. Türkiye’de herkes eşit haklara sahiptir ve nefret suçuna maruz bırakılamaz. Diyanet’in sorumluluklarını bilmesi gerekir" dedi.
"Diyanet suç işliyor"
Kısaca Lambdaİstanbul olarak bilinen LGBTİ+ Dayanışma Derneği avukatlarından Fırat Söyle de Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ın hutbesiyle "anayasal suç" işlediğini belirtti. DW Türkçe'ye konuşan Söyle, "Erbaş, kendini anayasadan üstün görerek bir arada yaşam ilkesini ihlal etmiştir. Çünkü anayasaya göre toplumdaki her vatandaş eşittir" derken, Erbaş’ın eşcinselleri hedef gösteren açıklamasının toplumsal linç olaylarını da beraberinde getireceği uyarısı yaptı.
Söyle, "LGBTİQ+ bireylerin bu ülkeyi terketmesi mi gerekiyor? Meydana gelecek şiddet vakalarında kim ya da kimler yargılanacaktır? Asıl cevabı verilmesi gereken sorular bunlardır" diye konustu. Diyanet’in 2015’ten beri benzer açıklamalar yaptığına ve bu açıklamalarla birlikte LGBTİQ+ bireyler üzerindeki baskıların arttığına dikkat çekti.
Diyanet’i eleştiren Ankara Barosu’na soruşturma
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’a karşı en sert tepki Ankara Barosu’ndan geldi. Baro, yazılı bir açıklama yaparak Erbaş’ın "halkı düşmanlığa tahrik" ettiğini duyurdu. Erbaş’ı görevde olduğu süre boyunca çocuk tecavüzcülerine, kadın düşmanlarına destek vermekle suçlayan baro, Erbaş’ın yakında halkı "ellerinde meşalelerle kadın yakmaya" çağırabileceği uyarısında bulundu.
Ankara Barosu’nun bu açıklamasıyla birlikte Twitter’da Erbaş’ın sözleriyle ilgili tartışmanın hukuk boyutu öne çıkmaya başladı. Erbaş’a destek veren AKP’liler "Ali Erbaş yalnız değildir" etiketiyle Ankara Barosu’nu hedef almaya başladı. Bu etikete Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’dan AKP Sözcüsü Ömer Çelik’e kadar çok sayıda hükümet yetkilisinin destek vermesi dikkat çekti.
Çelik, Twitter mesajında baronun açıklamasını "faşist ve terbiyesizlik" olarak tanımladı. Baronun açıklamasını “nefret suçu” olarak da gören Çelik’in Diyanet İşleri Başkanı Erbaş’ı savunurken Türkiye’de herkesin kendi değer sistemi içinde konuşma özgürlüğüne sahip olduğunu söylemesi de dikkat çekti.
Çelik’in bu açıklamasının hemen ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu hakkında soruşturma başlattı. Soruşturmanın gerekçesi "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama" olarak gösterildi.
"Nefret yaygınlaşıyor"
Ankara Barosu avukatlarından Elifcan Demirtaş, "Ankara Barosu açıklamasının nefret üreten söylemlerden daha fazla tepki çekmesi bu nefretin ne kadar çabuk yaygınlaştığının üzücü bir örneğidir" dedi.
Demirtaş, koronavirüsle toplumun birlikte mücadele etmesi gerektiğinin söylendiği bir dönemde Diyanet’in LGBTİQ+ bireyleri salgının nedeni olarak göstermesinin ‘ciddi tehlike’ yarattığına vurgu yaptı.
Daha bir ay önce yabancı uyruklu bir kişinin koronavirüs getirdiği iddiasıyla bıçaklandığını hatırlatan Demirtaş'a göre Diyanet’in açıklaması sonrası bu gibi eylemler artabilir.
Demirtaş "Toplumda şiddet uygulayıcıların eylemleri meşrulaştırılıyor. Şiddet eylemlerinin cezasız kalması veya hiç soruşturulmaması yaşanabilir. Çünkü anayasanın eşitlik ilkesi hiçe sayılıyor" şeklinde konuştu.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe