İnsanlığı bekleyen felaket
16 Aralık 2009Kopenhag’daki Dünya İklim Zirvesi çetin tartışmalara sahne oluyor. Zirve'ye katılan ülkelerin birbirlerini suçlaması BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’u da kızdırdı. Ban, yaptığı açıklamada, tarafların "aynaya bakmaya başlamaları" ve daha iddialı teklifleri masaya koymaları gerektiğini ifade etti. Zengin ülkelerin sera gazı salınımını daha fazla sınırlandırmaları talebiyle dün görüşmeleri kesen gelişmekte olan ülkelerin temsilcileri ise Zirve'ye tekrar geri döndü. Zirve’de bu hafta kapanış aşamasına gelindi. Aralarında ABD Başkanı Barack Obama ile Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de bulunduğu 120 ülke liderinin bu hafta sonuna doğru Kopenhag’a gitmesi bekleniyor.
İklim değişikliğinin başlıca nedenlerinden biri olan “sera etkisi yaratan' gazları hemen hemen herkes duymuştur. Ancak aslında bu gazların dünyamız ve hatta insanlık üzerinde ne tür felaketlere yol açabileceğinin ayrıntılarını kim, ne kadar biliyor?
Sera etkisi yaratan gazlar bir kez atmosfere ulaştı mı karbondioksitin atmosferden tekrar çıkması için onlarca, hatta yüzlerce yıllık bir zamana ihtiyaç var.
Ve daha da kötüsü, otomobil egzozları, termik santraller ya da orman yangınları ile salınan gazlar, dünyanın ısınmasına çok daha fazla oranda yol açıyor. Bugünden itibaren hiç otomobil kullanmasak, kömür yakmasak ya da bir daha tek bir ağaç kesmesek bile, deniz seviyesi yükselmeye devam edecek.
“Çok sayıda ada ülkesi sular altında kalabilir”
İnsanoğlu, geçen yüzyıllarda atmosfere o kadar çok sera gazı salınmasına yol açtı ki artık iklim değişikliğinin önüne geçmek mümkün değil. Ancak en kötü sonuçları önlemek için hâlâ biraz zaman var. Çünkü atmosferdeki karbondioksit yoğunlaşması henüz kritik derecede yüksek değil.
BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli Başkanı Rajendra Pachauri, yine de acele edilmesi gerektiğini söylüyor:
“Sıcaklık artışının 2 ila 2,4 santigrat derece arasında sınırlandırılması gerekiyorsa, o zaman dünya genelindeki salınım oranlarının en geç 2015’ten itibaren azaltılması lazım. Yani altı yıl içerisinde. Bazıları maksimum 2 santigrat derece hedefini sorguluyor olabilir, oysa sadece bu sıcaklık artışıyla, denizlerin seviyesi 0,4 ila 1,4 metre arasında yükselecektir. Bunun yanı sıra tüm gezegendeki kar ve buzların erimesiyle deniz seviyesinin yükselmesi durumu söz konusu. Bununla çok sayıda küçük ada ülkesi ve Bangladeş sular altında kalabilir.“
İnsanlığı bekleyen kötü sonuçlar
Eğer insanoğlu, şu ana kadar yaptığı gibi davranıp, atmosfere durmaksızın sera gazı salmaya devam ederse, bizi oldukça ürkütücü sonuçlar bekliyor. Pachauri, Kopenhag'daki iklim konferansının açılışında, bu sonuçlardan birkaçını şöyle sıraladı.
“Aşırı sıcakların artması, sıcak dalgaları ve aşırı yağışlar. Şiddetli tropikal fırtınalar. Akdeniz bölgesi, ABD’nin batısı, Güney Afrika ve Brezilya’nın kuzey doğusu gibi pek çok yarı kurak bölgede iklim değişikliği nedeniyle su rezervlerinin azalması. Ayrıca, Grönland’daki buzul tabakasının tamamen erimesi durumunda, deniz seviyesi 7 metre kadar yükseltecektir.“
Çözüm çevre dostu teknolojiler
Her ne kadar bu olayların yaşanabileceği konusunda bilimsel açıdan yüzde yüzlük bir kesinlik olmasa da tüm iklim uzmanlarına göre olasılık çok yüksek. Çözüm ise iklim ve çevre dostu teknolojilere yönelmekten geçiyor. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, iklim korumaya ayrılacak kaynağın gelecek 20 yıl içinde, gayri safi yurt içi hâsılanın yüzde üçüne denk geleceği hesabında bulunuyor ve küresel mali krizin sadece bu yılki maliyetinin çok daha yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
Federal Alman Hükümeti’ne çevre ve iklim konularında danışmanlık yapan Bilim Kurulu Üyesi Dirk Messner, şunları söyledi:
“2050 yılına kadar, dünya genelinde her insan havaya 1 ila 1,5 ton sera gazı salabilir. Bu şu anda Hindistan’ın bulunduğu seviye. Örneğin Almanya’da, kişi başı 10 ton, ABD’de 20 ton sera gazı salınıyor. Böylece, hangi hız ve dinamizmle, sera gazı salınımını azaltmamız gerektiği konusunda bir fikir edinebilirsiniz. Bu, girişmemiz gereken bir sanayi devrimi.“
© Deutsche Welle Türkçe
Johannes Beck / Çeviri: Başak Sezen
Editör: Beklan Kulaksızoğlu