İstihdam koronavirüs yüzünden tehdit altında
30 Mart 2020Koronavirüsün yol açtığı COVID-19 salgınına karşı tüm dünyada hükümetler sağlık tedbirleriyle eş zamanlı olarak ekonomik kayıpları önlemek için ekonomik ve sosyal tedbir paketleri açıklıyor. Türkiye'de de bu çerçevede 100 milyar TL hacminde bir ekonomik tedbir paketi hazırlandı. Ancak Türk hükümetinin açıkladığı pakette ücretliler ve kayıt dışı çalışanlara yönelik yeterli önlem olmaması eleştirilere yol açıyor.
Dar gelirli kesime yönelik de en düşük emekli maaşının bin 500 TL’ye çıkarılması ve 2 milyon aileye biner TL'lik gelir desteği açıklandı. Ancak sosyo-ekonomik durumu kırılgan kesimlere yönelik başka bir önlemin bulunmaması da tartışmalara yol açıyor.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Politikalar Araştırma Merkezi (SPM) Direktörü Prof. Dr. Serdar Sayan'a göre paket istihdam koruma destekleri konusunda yetersiz, kayıt dışı istihdam ve yoksullukla mücadele konusunda ise sessiz.
"İşsiz sayısı 2 milyonu bulabilir"
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), işsizlik ve istihdam kayıplarına ilişkin son verileri geçen hafta açıklamıştı. Buna göre Türkiye'de küçük işletmeler, kendi adına çalışanlar, ücretliler dahil 28 milyon 80 bin kişi istihdamda.
2019 yılında ise bir önceki yıla kıyasla 658 bin kişilik istihdam kaybı kayıtlara geçerken iş aradığı halde iş bulamayanların sayısı ise 4 milyon 469 bine çıkmıştı. Rakamlara göre işsizlik bir önceki yıla göre geçen yılın tümünde 932 bin kişi arttı ve bir önceki yıl yüzde 11 olan işsizlik oranı 2019’un sonunda yüzde 13,7’ye çıktı. Türkiye'de Cumhuriyet tarihinin en yüksek işsizlik oranı ise 2009’da kaydedildi. Bu tarihte tespit edilen işsizlik oranı yüzde 14,8.
“Korona gelmeden önce de ciddi bir işsizlik sorunu vardı” diyen Sayan, “Bu salgın işsizlik sorununa tüy dikmiş oldu. Mevcut işsizlerin yarısı kadar daha yeni işsiz beklenebilir. İşsiz sayısı 2 milyonu aşabilir, dolayısıyla işsizlik oranı yüzde 20’yi geçebilir" öngörüsünde bulunuyor. Sayan'a göre Türkiye, salgına işsizlik açısından kötü bir zamanda yakalandı.
ILO: İşsiz sayısına 2,5 milyon daha eklenecek
Öte yandan dünyada ve Türkiye’de bilim insanları salgının yaratacağı istihdam kayıpları üzerine bilimsel çalışmalara başladı. Dünya Çalışma Örgütü (ILO) kısa bir süre önce dünya geneline ilişkin rakamlar verdi. Buna göre salgının istihdam üzerindeki negatifi etkisi 2009 krizini geçecek. O dönem 22 milyon olan işsiz sayısının salgın sonrası dünya genelinde 25 milyon olması bekleniyor.
İstihdam kaybı nasıl olacak?
Türkiye'de salgını önlemeye yönelik alınan tedbirlerin istihdam üzerine etkilerini araştıran bilim insanlarından biri de Bilim Akademisi ve ODTÜ İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Taymaz.
Taymaz bu çalışmasında tedbirlerin sektörlere katma değer ve istihdam kayıpları açısından etkilerini ilk kez rakamlarla ortaya koydu. Taymaz'ın araştırmasına göre salgından en çok konaklama ve yiyecek hizmetleri, seyahat acenteleri, tur operatörleri, yaratıcı sanatlar, eğlence sektörü, spor, kültürel hizmetler ve havayolu taşımacılığı gibi branşlar etkilenecek.
Taymaz'ın hesaplamalarına göre toplam istihdam kaybı yüzde 13,4 gibi bir orana ulaşabilir. Taymaz, en iyimser tahminle Türkiye'de 1 milyon 851 bin çalışanın işsiz kalacağını tahmin ediyor.
Araştırmada en çok istihdam kayıbının 717 bin kişi ile faaliyetleri kısıtlanan konaklama ve yiyecek sektöründe yaşanacağına dikkat çekiliyor. Perakende ticarette 595 bin kişi, tekstil, giyim eşyasında 338 bin kişi, seyahat, tur hizmetlerinde 32 bin kişi işini kaybetmesi söz konusu olabilir. Bu sektörlerin yanı sıra güvenlik, peyzaj, büro hizmetlerinde 67 bin, toptan ticarette 62 bin kişi ve kara taşımacılığı/boru hattı hizmetlerinde ise 40 bin kişi işini kaybedebileceği belirtiliyor.
"İşten çıkarmalar yasaklansın"
İşçi sendikaları istihdam kayıplarının önüne geçmek için işçi çıkarmanın yasaklanmasını talep ediyor. Ancak hükümetten bu talebe şimdilik bir yanıt yok. Ekonomist Erkin Şahinöz, bunun nedenini, “Üretim, reel sektör tarafı 2018’den bu yana zaten kan ağlıyor. Bunun üzerine üretim de yapma derseniz, sermaye desteğini kaybedersiniz” diye açıklıyor.
Şahinöz, piyasalarda şokun sonucunun işsizlik oranlarını belirleyeceğini belirterek "Piyasalarda kimin zombi kimin canlı olduğu belli değil. Londra’daki hangi fonun battığı belli değil, Hazine borçlanmasına talep düşük gelirse, kur atağı riskini göze almak zorundasınız" diye konuşuyor.
İçişleri Bakanlığı genelgesiyle kapatılan kafe, lokanta ve hizmet sektöründe faaliyet gösteren işletmelerde çalışanların ücretsiz izne zorlandığını söyleyen Kocaeli Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aziz Çelik, "Çözüm işten çıkarma yasağıdır" diyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:
"İşsizlik Sigortası Fonu'nda 130 milyar lira var. Bunun yüzde 94’ü Hazine bonosunda, bu para nakde çevrilebilir. Bu parayı nakde çevirmek istemiyorlar. Fon’daki parayla 6 ay süreyle 7 milyon çalışana asgari ücret ödenebilir. Fon’daki parayla milyonlarca insanın kısa çalışma ödeneğinden yararlanmasını sağlanabilir."
İşsizlik Fonu’nda kaynak olmadığı görüşüne katılmayanlardan biri de Sayan. "Acil bir şekilde istihdama odaklanmalı" diyen Sayan enflasyon, borçlanma gibi başka tüm konuların ikinci planda olması gerektiğini söylüyor.
Kayıt dışı çalışanlar için önlem yok
TÜİK verilerine göre tarımda çalışanların yüzde 87’si, tarım dışında çalışanların ise yüzde 23’ü kayıt dışı çalışıyor.
Pakette istihdama yönelik desteklerde kayıtlı istihdama odaklanıldığına dikkat çeken Sayan, "Türkiye’de 10 milyona yakın insan kayıt dışı çalışıyor. Nereden baksanız 4 milyon insan tarım dışında kayıtsız çalışıyor. Kayıt dışı çalışanlara yönelik neredeyse hiçbir destek yok. Konaklama, lokantacılık, kafeler kayıt dışılığın çok yaygın olduğu sektörler. Bunların kapanmasıyla 4 milyonluk kayıt dışı havuzunun içinden önemli sayıda insan tamamıyla korunaksız, desteksiz kaldı" diyor.
Sayan, 2 milyon aileye biner TL’lik gelir desteği olarak. 2 milyar verileceğini hatırlatarak, kayıt dışında çalışanların bir kısmının bu destekten yararlanabileceğini ama diğerlerinin bu kapsama da giremeyeceğini vurguladı. Sayan, bir defaya mahsus biner TL verilmesinin anlamlı olmadığını belirterek, “Bu desteği çalışma statüsüne bağlamak daha etkili olabilirdi. Bu para, 2 bin TL’nin altında aylık geliri olan herkese verilebilirdi. İktisat politikası kıt kaynakların dağıtılacağı alanlarda öncelikleri saptamaktır” görüşünü dile getirdi.
Aslı Işık
© Deutsche Welle Türkçe