1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Erdoğan ne yapmaya çalışıyor?

18 Mart 2021

Reform yılı ilan edilen 2021'de HDP'ye kapatma davası açılması ne anlama geliyor? İktidar ne yapmaya çalışıyor? DW Türkçe İstanbul Koordinatörü Bülent Mumay, baş döndüren gündemi 5 soru - 5 cevap ile yorumladı.

https://p.dw.com/p/3qoD7
Symbolbild Pro-Kurdische Partei HDP
Fotoğraf: Paul Zinken/dpa/picture alliance

    - 19 yıllık iktidarın niye reforma ihtiyacı olur?

Yaklaşık 19 yıldır Türkiye'nin dümeninde bulunan Erdoğan, 2020'nin son haftalarında durup dururken 2021'in "reform yılı" olacağını ilan etti. "Durup dururken"den kastım, ülkenin demokrasiye ihtiyacı olmaması değil. Erdoğan'ın kendi elleriyle otokrasiye taşıdığı Türkiye'yi, yeniden demokrasiyle tanıştırma gibi bir niyeti olmadığından... Peki bu reform vaadinin müşterisi, -daha diplomatik bir dille söylemek gerekirse- "alıcısı" kimdi?

DW Türkçe İstanbul Koordinatörü Bülent Mumay
DW Türkçe İstanbul Koordinatörü Bülent MumayFotoğraf: privat

Reformlarla tavlanmak istenenlerin, oy vermek dışındaki temel demokratik hakları bir bir ellerinden alınan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olmadığı çok açık. Bu vaatler açık biçimde, uluslararası mahfiller ve özellikle yabancı yatırımcıların gözünü boyamak için sıralandı. Tüm hesabını Trump'ın yeniden kazanacağına göre yapan Erdoğan, Biden'in zaferiyle birlikte oyun planını değiştirmek zorunda kaldı. ABD'yi yönetecek Demokrat bir başkanı etkilemek için "reform" sözcüğünü sıklıkla telaffuz etmeye başladı. Avrupa'nın da yeni ABD yönetimi ile birlikte hareket edeceğini ilan etmesi, Erdoğan'ın "reform" ihtiyacını artırdı.

       - Eylem Planı'ndaki kilit madde hangisiydi?

Erdoğan, sıkıştığı ekonomi alanında elini rahatlatmak için de önce ekonominin dümenindeki damadını görevden aldı, akabinde reformları madde madde açıkladı. İnsan Hakları Eylem Planı'ndaki, zaten Türkiye'nin gerek kendi yasaları, gerekse imzaladığı uluslararası metinlerde yer alan maddelere takılmayın. Oradaki en önemli madde 7'inci sırada duruyor. Erdoğan, yine kendi politikaları yüzünden Türkiye'yi terk eden yabancı yatırımcılara şu sözü veriyor: "Devlet, girişim ve çalışma hürriyetini rekabete dayalı serbest piyasa kuralları ile sosyal devlet ilkesi çerçevesinde korur ve geliştirir."

Özetle Erdoğan, buraya gelecek yatırımcılara "Malınızı mülkünüzü koruruz, sizin hak ve hukukunuzu koruruz" güvencesi vermek istedi. Yabancılar, bu vaatleri -piyasanın diliyle söyleyelim- satın alır mı bilinmez. Ancak "İnsan Hakları Eylem Planı"nın açıklanmasından hemen sonra yaşananlar, açıklanan maddelerin bu ülkede yaşayanlar için ilan edilmediğini ortaya koydu. Şair Yılmaz Odabaşı, 34 yıl önceki şiirinden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a haraketten ifadeye çağrıldı. "Sürgün insanlık suçudur" diye tweet atan Demiryolları çalışanı, İzmir'den 1880 km uzaklıktaki Van'a sürüldü. Gazeteci Enver Aysever, paylaştığı karikatür nedeniyle gözaltına alındı. Reformlar dört nala hayata geçiyordu, en kritik son iki adım dün atıldı. Önce HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun vekilliği düşürüldü, akabinde HDP hakkında kapatma davası açıldı.

      - Gergerlioğlu-HDP'ye yönelik adımlar neden şimdi atıldı?

Reform ilan edilen bir yılda, beş yıl önce atılan bir tweetten dolayı bir siyasetçinin milletvekilliği düşürülür mü? Düşünce özgürlüğüne ilişkin vaatlerin havada uçuştuğu bir dönemde, üstelik Barış Süreci dönemindeki etkinlikler, yedi yıl önceki Kobani olayları nedeniyle HDP'ye bugün kapatma davası açılır mı? "Müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış" atasözü, hükümetin son attığı adımları en berrak şekilde açıklayabilir. Ekonomik krizden çıkış yolu bulamayan, "Albayrak nerede? 128 milyar dolara ne oldu? Gara'da neler yaşandı? Aşı nerede?" sorularına net bir yanıt veremeyen iktidar, varlığını borçlu olduğu MHP'ye de diyet ödeme mecburiyetiyle yukarıdaki adımları attı. Sıkıntılara çare bulamayınca, oyları erimeye başlayınca "Kürt Mehmet nöbete" oldu yine. "Olağan şüpheli"ler, milliyetçi bir diskurla yeniden ateşe atıldı.

Peki gerçekten HDP kapatılır mı? Reformlar bizim için değildi ama HDP'ye yönelik operasyonlar iç kamuoyuna yönelik. Reformların gerçek alıcısı dışarısı olduğu için, HDP ile ilgili kapatma davasının en kötü senaryo ile sonuçlanma ihtimali düşük. Çünkü zaten demokrasisi nedeniyle eleştirilen Türkiye, parti kapatma kararı alarak karşısında blok halde duran ABD-AB ittifakına karşı el yükseltmek istemez. Bu nedenle kapatma kararı yerine, iddianamede yer alan eylemlere adı karışan bazı siyasilere ceza gelebilir ya da parti Hazine yardımından mahrum bırakılabilir. Böylece içeriye "Bakın cezasız bırakmadık", dışarıya da "Bakın parti kapatmadık" denmiş olur.

      - Fezleke operasyonu neden Gergerlioğlu ile başladı?

Düne kadar Meclis'te 28'i HDP'ye ait 33 fezleke bekliyordu. TBMM yönetiminin, sevk edilen fezlekelerde HDP'ye öncelik vermesi sürpriz sayılmaz. Peki çok daha "ciddi suçlamalar"ın yer aldığı HDP fezlekeleri olmasına rağmen, neden Gergerlioğlu ile başlandı? Hem de suçlandığı şey, ceza almayan bir haberi paylaşmaktan ibaretken… Bu sorunun yanıtı, Gergerlioğlu'nun yıllardır sorduğu sorularda gizli. HDP'li vekil, özellikle güvenlik bürokrasisini eleştiren, insan hakları ihlallerini gündeme getiren bir siyasetçiydi. Bu çıkışları, ana omurgasını MHP'nin şekillendirdiği, Süleyman Soylu yönetimindeki İçişleri kadrolarını çokça rahatsız ediyordu. Özellikle çıplak arama konusunu, Türkiye'nin gündem maddesi haline getirmeyi başarmıştı. İktidar, cezalandırmaya Gergerlioğlu ile başlayarak hem şahin kadroların hem de milliyetçi ortağın gazını almış oldu.

      - HDP hamlesi ile Erdoğann asıl hedefi ne?

Şiirden hapse giren Erdoğan, tweet nedeniyle bir siyasetçiyi Meclis'ten atan bir figüre dönüşmeyi göze aldı. Peki AKP'nin kapatılması istendiğinde 2008'de, "Bizim yürüyüşümüzü hâlâ anlamayanlar var. Benim milletim bunu anlamayanlara hep sandıkta anlattı, yine anlatacak" diyen; bundan birkaç yıl önce de "Parti kapatmak ülkemde tarih olacak. Bu teklif dahi edilemez" sözü veren Erdoğan, kendi iktidarında HDP'nin kapatılmasına izin verecek mi? Amiyane tabirle söyleyelim; Erdoğan HDP'yi öldürmeyecek, süründürecek. Saadet Partisi'nin yüzde 1'lik oyu için bile pazarlıklara girişen Erdoğan, tüm baskılara rağmen yüzde 10'un altına düşmeyen HDP seçmenlerini muhalefet blokundan tamamen koparmaya çalışıyor. Batı'nın yüzü suyu hürmetine partiyi kapatmazsa bile çalışamaz hale getiriyor. Felç edilen HDP'nin Kürt seçmenlerini sandıktan küstürmek; yüzde 50+1'lik sistemde, muhalefetin adayına oy veremez hale getirme peşinde. Erdoğan'ın, damadını harcamak pahasına ekonomi politikalarını tamamen değiştirmesi; Merkez Bankası'nın son faiz kararında olduğu gibi kuru ve enflasyonu dizginlemeye çalışması hesaba katıldığında tablo netleşiyor. 2023'te seçimi kaybetmektense baskın bir seçimle Kürt Mehmet'in olmadığı bir sandıkla yeniden Saray'da kalmak istiyor. Kumar büyük, hele iç barış açısından. Kürt Mehmet'siz, Berivan'sız bir demokrasi mümkün mü, hep beraber yaşayıp göreceğiz.

 

Bülent Mumay

© Deutsche Welle Türkçe