Dink cinayeti: 10 yıldır sorumluları aranıyor
19 Ocak 201719 Ocak 2007’de uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren gazeteci Hrant Dink’in öldürülmesinin üzerinden on yıl geçti. Şubat 2008’den beri süren Dink cinayeti davası ise devam ediyor. Tetiği çeken Ogün Samast ve azmettiren Yasin Hayal’in cezalarının kesinleşmesinden yıllar sonra, cinayeti azmettiren veya cinayetin engellenmesi konusunda ihmali bulunan kamu görevlileri de yargılanmaya başlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı ilk yıllarda cinayeti ‘Ergenekon’ örgütü ile ilişkilendirirken, savcılık tarafından hazırlanan son iddianamede ise Dink cinayetinin sorumlusu olarak Gülen yapılanması gösteriliyor.
Şimdi gözler, aralarında eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer ve Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay gibi isimlerin bulunduğu 35 sanığın yargılandığı davada. Geçen 10 yılın ardından kamu görevlilerinin cinayet ile bağlantılı oldukları iddiasıyla yargılanmaya başlamasının önemine işaret eden Dink’in avukatları, hukuki sürecin yetkili mercide bulunan tüm sorumluları kapsayacak şekilde genişletilmesini talep ediyor.
“Üst yapı ortaya çıkarılmalı”
Dava süreci hakkında DW Türkçe’ye konuşan Hrant Dink'in avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kamu görevlilerine yönelik gerçekleştirdiği soruşturmanın önemli bulgular içerdiğini söylüyor. Ogün Samast’a cinayet günü eşlik ettiği saptanan kişilerin İstanbul İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı isimler olduğunun ortaya çıkarıldığını dile getiren Bakırcıoğlu, “Bu kapsamda 18 kişi gözaltına alındı. Bunların 16’sı İstanbul ve Trabzon İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı kişiler” diyor. Soruşturmanın devam ettiğini ve dosyada kısıtlama kararı olduğu için savcılığın elindeki bulgulara henüz erişemediklerini anlatan Avukat Bakırcıoğlu, “20 Nisan 2007’de hazırlanan ilk iddianamede 19 sanık vardı. Biz o zaman, bu isimlerin örgütün en alt kadroları olduğunu hep vurguladık. Cinayette sorumluluğu bulunan devlet görevlilerinin ve üst yapının ortaya çıkarılmasını istedik. Bu nedenle bugün yapılan yargılamalar çok önemli” diye konuşuyor.
“Cinayete giden süreç ele alınmalı”
Dink cinayetinin tamamen aydınlığa kavuşturulması ve tüm sorumluların ortaya çıkarılması için cinayete giden sürecin de yakından ele alınması gerektiğini vurgulayan Bakırcıoğlu, şunları söylüyor: “Cinayete giden süreçte kendini ulusalcı diye tanımlayan, kamuoyunda böyle tanınan isimleri görüyoruz. Öte yandan bugün cinayette sorumluluğu bulunan bazı isimlerin FETÖ’den yargılandığını da görüyoruz. Bizim için önemli olan gerçeklerin tüm açıklığı ile ortaya çıkarılması. Bunun için ne kadar yukarıya gidilmesi gerekirse, gidilmeli.”
Dink davasında önümüzdeki günlerde, kamu görevlilerinin savunmaları tamamlanacak. Bundan sonra ise 30’un üzerinde tanığın ifadeleri alınmaya başlanacak. Savcılığın tüm ifadeler ve savunmalardan sonra, iddianameye son şeklini vermesi bekleniyor.
“Dink’e layık olmaya çalışıyoruz”
Dink’in kurucusu olduğu haftalık Ermenice-Türkçe gazete Agos ise, mali sıkıntılarına rağmen çalışanlarının özverileri ile ayakta durmaya çalışıyor. Geçen 10 yılı DW Türkçe’ye değerlendiren Agos'un Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, “İlk günden beri, Hrant Dink’in hayatı boyunca barış ve diyalog için verdiği mücadeleye layık olmaya çalışıyoruz” diyor.
Agos’un zor şartlarda yayın hayatına devam etmesine rağmen, yaptığı habercilikle toplumun ve devletin Hrant’ı ölüme kadar götüren karanlık yapı ile yüzleşmesini sağlamayı amaçladığını vurgulayan Danzikyan, şöyle konuşuyor: “Agos’u ayakta tutan sonuçta yine Ermeni toplumu. Verilen küçük ilanlarla, abonelik destekleri ile ayakta kalmaya çalışıyoruz. Ermenistan’daki Ermeniler de diasporadakiler de, Türkiye’de yayınlanan bir Ermeni gazetesi olduğumuz için bizi yakından takip ediyorlar. Biz her şeye rağmen Ermeni toplumunun sesi olmaya devam edeceğiz.”
"AKP, Ermeni meselesini araçsallaştırdı”
Türkiye'deki Ermeni sorununun hala yakıcılığını sürdürdüğünü ifade eden Danzikyan, buna örnek olarak HDP Milletvekili Garo Paylan’ın Meclis kürsüsünde ‘soykırım’ sözcüğünü kullandığı için 3 oturuma katılmama cezasına çarptırılmasını hatırlatıyor. Paylan’ın cezalandırılmasında AKP, MHP ve CHP’nin bir blok halinde hareket ettiğine işaret eden Danzikyan, "Garo Paylan Meclis kürsüsünde ilk kez soykırım sözcüğünü kullanmadı. Daha önce de söylemişti. Ama anlıyoruz ki, dönemin ruhu şimdi bu tepkiyi doğuruyor. AKP’nin Ermeni sorununda da barış sürecinde olduğu gibi neyi içtenlikle yaptığını anlamak çok zor. Çünkü Ermeni meselesi de Kürt meselesi gibi AKP tarafından dönemin ruhuna göre araçsallaştırılıyor” şeklinde konuşuyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Aram Ekin Duran