‘Türkiye Dink cinayetiyle yüzleşmeli’
19 Ocak 201619 Ocak 2007’nin üzerinden tam dokuz yıl geçmiş olmasına karşın, Dink cinayetinin üzerindeki sır perdesi kalkmadı. Saldırının faili Ogün Samast 22 yıl 10 gün, önemli sanıklardan Yasin Hayal ‘cinayete azmettirmek suçundan’ ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırılmıştı. 'Polis muhbiri' olduğu öne sürülen Erhan Tuncel ise örgüt üyeliği suçlamasından beraat etmiş ve ilerleyen süreçte de tahliye edilmişti. Ancak cinayetin işlemesinde ihmali olduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılanmasına ise hala başlanamadı.
Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından oluşturulan ‘Hrant’ın Arkadaşları’ inisiyatifi üyelerinden Cumhuriyet gazetesi yazarı Aydın Engin, yargı sürecinin bu kadar uzun sürmesini, “Devletin tepelerine yakın bürokrasiyi, yani güvenlik bürokrasisini, polisleri, jandarmayı ve kimi siyasetçileri içine alan bir cinayetten söz ediyoruz” sözleriyle açıklıyor. Cinayetin başlarda Trabzon'da ‘milliyetçi önyargılarla bilinçleri zehirlenmiş işsiz, geleceksiz, birikimsiz gençlere’ yıkılmak istendiğini belirten Engin, Dink ailesi, avukatları ve Hrant’ın arkadaşlarının yıllar boyunca cinayetin aydınlatılması yönünde kararlılıkla ve inatla sürdürdüğü mücadelenin bu algının kırılmasında etkili olduğunu ifade ediyor.
‘Savcının değişmesi bizi karamsar kılıyor’
Geçen süre içinde en önemli gelişme, Dink suikastında kamu görevlilerinin ihmali olduğunu öne süren 25 sanıklı iddianamenin 2015’in aralık ayında kabul edilmesiyle yaşanmıştı. Ancak kamu görevlileri hakkındaki soruşturmayı yürüten savcı Gökalp Kökçü’nün kısa bir süre önce görev yerinin değiştirilmesi, cinayetin aydınlatılmasına yönelik önemli aşamalar kaydedilen davanın geleceğine ilişkin yeniden soru işaretleri yarattı.
‘AKP devletinin’ cinayetten sadece cemaate yakın polislerin sorumlu olduğu kurgusunu oluşturduğunu belirten AGOS Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, kamu görevlilerine dair soruşturmayı devralan savcı Kökçü’nün konuya daha geniş bir çerçeveden baktığını belirtiyor. Danzikyan, “Savcı, en büyük cezaları Cemaat’e yakın polisler için istedi. Ancak Cemaat'e yakın polislerin dışındaki bürokratlar, polis şefleri ve emniyet müdürleri için de ciddi soruşturmalar talep etti. 25 kişilik bir kamu görevlileri listesi hazırladı ve Başsavcılık’a sundu. Başsavcılık bunu bekletti, iade etti, çünkü orada Başsavcılık tarafından bu iddianameye girmemesi gerektiği düşünülen üç kişi vardı. Örneğin şimdiki İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç bunlardan bir tanesi, daha önce cinayetten daha önceki dönemde Trabzon Emniyeti’nde istihbarat daire başkanıydı” açıklamasını yapıyor. Savcının bu listede direndiğini ve iddianamenin artık mahkemeye ulaştığını belirten Danzikyan, “Bu 25 kamu görevlisi yargılanacak. Ancak soruşturulması gereken başka kamu görevlileri de var. Savcının görev yerinin değişmiş olması ileriye dair ne olacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor” diyor.
Cumhuriyet yazarı Aydın Engin ise “O yürekli savcının yerine biraz umutlarımın kırılmasına yol açacak başka bir savcının getirilmesi bizi karamsar kılıyor. Can Dündar arkadaşımızın, Erdem Gül arkadaşımızın tutuklanmasında tuzu olan bir savcıdan söz ediyorum” değerlendirmesini yapıyor.
‘Türkiye normal bir ülke olmak için bu cinayetle yüzleşmeli’
Peki, yargı süreci sonunda cinayetin gerçek sorumluları ortaya çıkartılabilecek ve yargılanabilecek mi? Yetvart Danzikyan, “Evet devlet direnecektir, ama bir taraftan da zaman içerisinde bu konuda bir hesap verme zorunluluğu gelecektir diye düşünüyoruz” yorumunda bulunuyor. Danzikyan’a göre, Türkiye'nin normal bir ülke olabilmek için bu cinayetle yüzleşmesi gerekiyor. “Türkiye’nin 1915’le yüzleşmemesinden, Ermeni soykırımının inkârından kaynaklanan, onunla iç içe geçmiş bir cinayetten bahsediyoruz” diyen Danzikyan, devletin bu cinayetle yüzleşmesinin pek çok kapıyı açacağını söylüyor.
Karanlık basın tarihi
19 Ocak 2007'de genel yayın yönetmeni olduğu AGOS gazetesinin önünde öldürülen Hrant Dink Türkiye’nin basın tarihinde ölüm nedeni ‘cinayet olarak’ kayda geçen onlarca gazeteciden biriydi. Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin verilerine göre, 1905 tarihinden bu yana Türkiye’de aralarında Çetin Emeç, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gibi tanınmış isimlerin de bulunduğu toplam 77 gazeteci öldürüldü.
© Deutsche Welle Türkçe
Başak Özay