Demirtaş’ın siyasi geleceği nasıl şekillenecek?
5 Kasım 2018Türkiye'de son yapılan 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde aldığı yüzde 11,7 oyla en büyük üçüncü siyasi parti konumuna yerleşen Halkların Demokratik Partisi’nin (HPD) eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş, hapisteki ikinci yılını doldurdu. Önümüzdeki aylarda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Demirtaş lehine karar vermesi halinde, Demirtaş’ın cezaevinden tahliyesi gündeme gelebilir. Tahliye edilmesi halinde Demirtaş’ın yeniden HDP’nin başına geçip geçmeyeceği ise merak konusu. HDP yönetimi ile Demirtaş arasında adı konulmamış bir gerilim olduğuna işaret eden uzmanlara göre, Demirtaş’ın serbest bırakılması HDP içinde büyük bir tartışma başlatabilir.
32 dava açıldı, 20 dava sürüyor
Hakkında 32 ayrı dava açılan Demirtaş, şu anda hala 20 ayrı davadan yargılanmaya devam ediyor. Son 2 yılını Edirne F Tipi Cezaevi’nde geçiren Demirtaş, Türkiye tarihinde hapisteyken Cumhurbaşkanı adayı olan ilk isim olarak da tarihe geçmiş durumda. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptığı başvuru reddedilen Demirtaş, tüm iç hukuk yollarının sonuçsuz kalması sonrasında 20 Şubat 2017’de AİHM’e bireysel başvuru yapmıştı. Önümüzdeki aylarda AİHM’in Demirtaş lehine karar vermesi halinde, Demirtaş’ın cezaevinden tahliyesi gündeme gelebilir. Bu noktada, yalnızca Kürt seçmen açısından değil, Türkiye’nin pek çok farklı kesimi tarafından da dikkate alınan bir siyasetçi olan Demirtaş’ın bundan sonraki dönemde siyaset sahnesinde alacağı rol merak konusu. Zira son dönemde Demirtaş ile kendinden sonra göreve gelen yeni HDP yönetimi arasında gerilim olduğu yorumları yapılıyor. Ancak, Demirtaş da HDP yönetimi de şimdilik bu iddiaları yalanlıyor.
HDP- Demirtaş gerilimi
DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Şehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Yeğen’e göre, AİHM kararı sonrasında Demirtaş’ın tahliye edilmesi halinde HDP içinde büyük bir tartışma başlayacak. Her iki taraftan gelen "sorun yok" açıklamalarına rağmen, HDP yönetimi ile Demirtaş arasında bazı gerilimler olduğuna dair işaretler olduğunu kaydeden Prof. Yeğen, “Ama Demirtaş dışarıya çıksa da HDP’de bölünmeye gidecek bir hareketin aktörü olmayacaktır. Bununla birlikte HDP’nin kendi düşündüğü yolda ilerlemesi için de çaba gösterecektir. Cezaevinden yaptığı açıklamalardan anlıyoruz ki, söylemek istediği şeyler var” diye konuşuyor.
DW Türkçe'ye konuşan Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç Dr. Vahap Coşkun'a göre de, Demirtaş’ın hapisliği döneminde eş başkanlığa seçilen Sezai Temelli ve Pervin Buldan’ın oluşturduğu yeni yönetimin Demirtaş’ın parti içindeki etkinliğini azaltmaya çalıştığına dair bir algı oluşmuş durumda.
“HDP tabanında rahatsızlık var”
Özellikle milletvekili aday profillerinin belirlenmesinde Türk solunun ağırlığının çok fazla olmasının HDP kulislerinde eleştirilere neden olduğunu dile getiren Coşkun, Barış Atay ve Erkan Baş’ın milletvekili seçildikten sonra HDP’den ayrılıp Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) geçmesinin de tabanda rahatsızlık yarattığını söylüyor.
Demirtaş’ın da cezaevinden yaptığı açıklamalarla bu durumdan rahatsızlığını ortaya koyduğunu ifade eden Coşkun, “Ancak HDP yönetimi bu ayrılıkları destekleyen bir noktada durmaya devam etti. Bu gelişmeler Demirtaş’ın HDP içindeki etkinliğinin yavaş yavaş silikleşmeye başladığı veya bu yönde bir çaba olduğuna dair bir algı oluşturdu. Ben de bu algının pek haksız olduğunu düşünmüyorum” diye konuşuyor.
HDP’nin 6. Kuruluş yılı dolayısıyla hazırlanan videoda Demirtaş’a neredeyse hiç yer verilmemesinin de bu gerilimin bir başka yansıması olduğunu kaydeden Coşkun, şöyle konuşuyor:
“Tarihinde iki kez cumhurbaşkanlığına Demirtaş’ı aday göstermiş, en büyük seçim zaferini 7 Haziran’da Demirtaş başkanlığında almış bir parti var ama bu isim 6. Yıl anmalarında herhangi bir şekilde anılmıyor. Bu da açıkçası Demirtaş’ın parti içindeki gücünün azaltılmasına dönük bir çaba olduğunu düşündürüyor. HDP içerisinde yeni bir iktidar mimarisi oluşturuluyor ve bu mimari içinde Demirtaş’a çok daha az bir işlev verilmeye çalışıldığı gibi bir intiba var.”
“Türk solu” eleştirisi
Prof. Dr. Mesut Yeğen ise, HDP içerisinde Türk sol örgütlerin ağırlığının arttığı tespitinin doğru olmakla birlikte, bu duruma yola açan sebeplere dikkat çekiyor. "Bu durumun önemli nedenlerinden biri son birkaç yılda HDP’nin nitelikli kadrolarının büyük oranda hapse atılmış veya ülkeyi terk etmek zorunda kalmış olmaları” diyen Prof. Yeğen, şu değerlendirmelerde bulunuyor:
"Bu kadroların yerlerine gelen Türkiye solundan isimler ise aynı nitelikte isimler olmadı. Bugün HDP’yi yöneten kesimler içinde HDP’nin gövdesinin genişliğine denk düşmeyen zayıflıkta bazı isimler var. Bu da tabanda bir rahatsızlık yaratıyor. Açıkçası bugün parti tabanına 'Parti yönetiminde kimler olmalı' diye sorulsa, bugünkü yönetimi isteyecek bir çoğunluk görünmüyor. Ama bu durumun son yıllardaki şartlardan kaynaklandığı da sağduyulu seçmen tarafından görülüyor.”
Peki Demirtaş’ın siyaset sahnesine dönüşü, hem Türkiye'deki hem de HDP içindeki mevcut siyasi atmosfer değiştirir mi?
Prof. Mesut Yeğen, bu soruya “Hiçbir şey eskisi kadar kolay değil” yanıtını veriyor. Son 2 yılda Türkiye’de parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişin tamamlandığına işaret eden Prof. Yeğen, “Dolayısıyla Demirtaş içeride olmasaydı yapılması çok güç olacak şeyler, becerilmiş oldu. Ama Demirtaş şimdi serbest kalsa bile, başta yerel seçimler olmak üzere Kürtler ile Türkler arasında yeniden köprü olabilecek potansiyele de sahip” değerlendirmesinde bulunuyor.
"HDP, lider partisi değil”
Demirtaş’ın 1991 yılında kurulan Halkın Emek Partisi’nden (HEP) bu yana Kürt siyasi partileri içerisindeki en “parıltılı” genel başkan olduğuna dikkat çeken Doç Dr. Vahap Coşkun ise “Demirtaş, bu gelenekten gelen tüm partiler içerisinde en fazla popülariteye ulaşan lider oldu. Üstelik sadece bölgesel düzeyde değil, Türkiye’nin pek çok farklı bölgesinde değişik toplumsal kesimlerle buluşmak konusunda başarılı bir performans sergiledi” diyor. Buna karşın HDP’nin ve özelde Kürt siyasi hareketinin genel başkanlar üzerinden değil, daha çok taban üzerinden yürüyen bir hareket olduğuna işaret eden Coşkun, şunları söylüyor:
“Yani eğer Demirtaş yeniden HDP’nin başına geçmez ise siyasette nasıl bir yol izleyeceğini bugünden söylemek mümkün değil. Demirtaş’ın yokluğu HDP için bir eksiklik olsa da, Demirtaş’ın olmadığı bir denklemde HDP’nin siyasi hayattaki ağırlığının ortadan kalkacağını da söyleyemeyiz. HDP yoluna devam edecektir.”
Aram Ekin Duran/İstanbul
© Deutsche Welle Türkçe