1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'nın kriz yönetimi

23 Kasım 2011

Lehman Brothers, 2008 yılında battığından beri dünya finans piyasalarında kriz rüzgârları esiyor. Piyasalar bir ara toparlanır gibi olduysa da kısa zamanda, düzelmenin saman alevinden başka bir şey olmadığı anlaşıldı.

https://p.dw.com/p/13FgQ
Fotoğraf: picture alliance/dpa

Önce finans krizi patlak verdi. Bankalar büyük kumar oynamış, ama kaybetmişti. Bankalar, vergi mükellefinden alınan milyarlarla kurtarıldı. Ama devlet bu milyarlara sahip değildi. Çareyi, borç rekorları kırmakta buldu. Böylece finans krizi borç krizine dönüşmüş oluyordu. Borç krizi önce, zaten yıllardır ayağını yorganına göre uzatmayan ülkeleri yuttu. Peki, ya şimdi? Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz’den sonra diğer Euro Bölgesi ülkeleri de temerrüde düşme korkusuna kapıldı. Bu sırada kriz üçüncü ve belki de son aşamasına varmıştı.

Bavyera Eyalet Bankası’nın (Bayern LB) yönetim kurulu başkanı Gerd Haeusler final perdesini şöyle anlatıyor: “Artık devlet borçları krizinden değil, Avrupa’nın reformculuk yeteneğinin sürüklendiği krizden söz etme zamanı geldi. Bundan 20 yıl sonra gündeme geleceğini tahmin ettiğimiz tartışmalar başlatıldı. Finansman kaynağı olmayan emeklilik yükümlülüğü gibi konular tartışılır oldu. Siyasi rejimin finans sektöründe reform yapmaya ne kadar gücü olduğu bir anda tartışmaların merkezine yerleşti.”

Hans-Peter Keitel BDI
Hans-Peter KeitelFotoğraf: dapd

Avrupa Merkez Bankası'nın rolü

Bu temel problem dururken, Avrupa devlet borçlarının ortak kefalet altına alınması, istikrar fonunun genişletilmesi ve para musluklarını sonuna kadar açıp piyasayı likiditeye boğması istenen Avrupa Merkez Bankası’nın rolü tartışılıyor. Alman sanayiciler Konfederasyonu Başkanı Hans-Peter Keitel dehşete düştüğünü söylüyor.

Keitel,“İlk kez, kimin neden yana veya neye karşı olduğu değil, aktörlerin krizin boyutlarını ve muhtemel sonuçlarını kestirmekten aciz kaldıkları bir noktaya geldik. Bu  manzara karşısında başbakanımız Angela Merkel’e hak vermek gerekir. Merkel, tamamen konuya odaklı tartışmanın üstesinden gelebilen sayılı aktörler arasında. Krizden çıkış yolunu bildiklerini iddia edenlerin söylediklerini duyunca tüylerim ürperiyor" diyor.

Merkel, mütereddit davrandığı gerekçesiyle eleştirilmekte, Almanya’nın Avrupa’da liderlik rolünü üstlenmekten çekindiği söylenmekte, kurtarma şemsiyesi gibi tedbirlerin çok geç alındığı ve yetersiz kaldığı iddia edilmekteydi. Ama Angela Merkel’in krizdeki rolü değişmeye başladı. Daha fazla borçlanarak krizin çözülebileceğini sananların yanıldıklarını ve Avrupa’nın siyasi yapısını yenileyip, kendini tıknefeslikten kurtarması gerektiğini söylüyor.

'Yatırımcıya güven verilmeli'

Merkel, Avrupa’nın asıl sorununun siyasi yapılanmasında yattığını idrak etmekte gecikti mi? Berlin’deki Hertie School of Governance’de siyasi iktisat dersi veren Profesör Anke Hassel, siyasetin krizde kendine rol biçmekte zorlandığını, oysa Avrupalı politikacıların, Lehman Brothers’in iflasının bankalar ve devlet borçları açısından taşıdığı önemi daha önceden fark etmiş olmaları gerektiğini söylüyor. Profesör Hassel, demokratik rejimlerin, finans piyasasındaki gelişmelerin hızına ayak uyduramadığı görüşünde.

Haushaltsberatungen im Bundestag in Berlin Deutschland
Angela MerkelFotoğraf: dapd

Hassel,“Siyaset daha acil davranmalı ve daha fazlasını yapabilmeli. Siyasi önlemlerin finans piyasasının hızını yakalaması gerektiği söyleniyor. Ama politikacılar – bence haklı olarak- ‘hayır, bunu yapamayız', diyorlar. Vakit kaybettikleri için de tamiratın bedeli ve problemin de ağırlığı artıyor. Aktörlerin, bu gecikmenin maliyetinin göze alındığını bildikleri kanaatindeyim. Demokratik sürecin somut kararlar alabilmek için zamana ihtiyacı olduğu malum. Bundan üç ay önce şu ya da bu kararın alınacağı kimsenin aklına gelmezdi" şeklinde konuşuyor.

Ekonomistlerin ortak görüşü şu: Yatırımcıya güven verilemediği takdirde, konsolidasyon planlarını uygulamaya zaman kalmayacak. Politikacılar zaman kazanmaya çalışacaklar ve muhtemelen sonunda ortaya, önerilen reçetelerle taleplerin bir karması çıkacak. Euro Bölgesi antlaşmaları değiştirilip, bütçe konsolidasyonu zorunluluğu getirilirken, borçların bütün üyelerin ortak hesabına geçirilmesi ise kaçınılmaz olacak. En azından belli bir süreliğine.

© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Kinkartz / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Çelika Akpınar