1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'ye 'kadın' çağrısı

22 Mayıs 2012

Türkiye'de kadınların yüzde 39'u en az bir kez şiddete maruz kalıyor. Şiddet mağdurlarının başvurabileceği sığınma evi sayısı ise sadece 65. AP, Türkiye'ye kadın hakları konusunda adım atması çağrısında bulundu.

https://p.dw.com/p/14zgC
I
Fotoğraf: Fotolia/macgyverhh

Kadın hakları ve cinsiyet eşitiliği Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasındaki Pozitif Gündem'in önemli unsurları arasında yer alabilir. En azından Avrupa Parlamentosu (AP) öyle olmasını arzuluyor. AP tarafından hazırlanan "2020 Perspektifinde Türkiye'de Kadınlar" başlıklı rapor ve beraberindeki karar tasarısı dün gece parlamento genel kurulunda tartışıldı.

Rapor ve karar metni bugün de oy çoğunluğuyla kabul edildi.  Karar metni 28 aleyhte ve 53 çekimser oya karşılık 590 lehte oyla kabul gördü. Oylama sırasında raportör Emine Bozkurt tarafından sunulan 8 değişiklik önergesinin hepsi kabul edildi.

Atılması gereken adımlar

Türk kökenli Hollandalı parlamenter Emine Bozkurt tarafından kaleme alınan rapor, Türkiye'de kadın hakları ve cinsiyet eşitiliği konularını yasal çerçeve, kadına yönelik şiddet, kadınların iş piyasası ve siyasete katılımı ve 2020 perspektifinde atılması gereken adımlar başlıkları altında topluyor.

Genel Kurul'daki tartışma öncesi AP'de bir basın toplantısı düzenleyen Bozkurt, Türkiye'de kadın hakları konusunda son yıllarda adım atılmaya başlanmakla birlikte bu adımların yeterli olmadığını ve bu durumun görüşme fırsatı bulduğu bakanlar tarafından da dile getirildiğini söyledi.

Emine Bozkurt
Avrupa Parlamentosu üyesi Emine BozkurtFotoğraf: AP

Yeni anayasa

Kadın haklarının yeni anayasa kapsamına alınması gerektiğini savunan Bozkurt, konunun Pozitif Gündem çerçevesinde tartılışması gerektiğini belirtip Avrupa Komisyonu'na kadın hakları konusunun da ele alınacağı 23 numaralı Yargı ve Temel Haklar faslını açma çağrısında bulundu. Söz konusu faslın AB Konseyi'nde görüşülmesine devam ediliyor.

Bozkurt, raporuyla ilgili Genel Kurul'daki oturumda yaptığı konuşmada, kadına yönelik şiddeti ön plana çıkardı. Koca dayağı kurbanı "Arzu" adlı bir kadının öyküsünü anlattı. Kadınların siyasette daha fazla temsil edilmeleri gerektiğini söyledi.

Oturumda Avrupa Komisyonu adına söz alan İçişleri'nden sorumlu komiser Cecilia Malmström ise Türkiye'de kadın hakları konusunda yasal mevzuatın yeterli olmadığını ama sorunun aynı zamanda mevcut yasal çerçevenin uygulanmamasından kaynaklandığını dile getirdi.

Namus cinayetleri, zorla evlendirmeler ve aile içi şiddetin sorun olmaya devam ettiğini söyleyen Malmström, kadın hakları konusunun Yargı ve Temel Haklar faslının parçası olduğunu ve Pozitif Gündem kapsamında ele alınacağını bildirdi.

Raporda neler var?

Kararda, kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği konularının yeni anayasa hazırlığı sırasında dikkate alınması ve bu tartışmaya uzman sivil toplum kuruluşlarının da dahil edilmesi isteniyor. Türkiye'de kadınların yüzde 39'unun hayatlarında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldıklarının vurgulandığı metinde, namus gerekçesiyle işlenen cinayetler ve zorla evlendirmelerde artış gözlemlendiği, bu durumun yetersiz çözümler ve resmi makamların "gevşekliğinden" kaynaklandığı bildiriliyor.

Kadına yönelik şiddete karşı "sıfır tolerans" sloganıyla hareket edilmesinin istendiği karar metninin bu bölümünde Türk hükümetine son zamanlarda görülen "kadın intiharları" konusunda kapsamlı soruşturma yürütmesi çağrısında bulunuluyor.

Metinde Ailenin Korunmasına Dair yürürlükteki 4320 sayılı kanunun yeterli olmadığı ve kadına yönelik aile içi şiddetin ceza hukuku kapsamına alınması gerektiği görüşü de yer alıyor.

Polis, sağlık çalışanları, din adamları, savcılar ve yargıçlar ve aile içi şiddetin önlenmesi konusunda çalışan tüm devlet memurlarının özel eğitimden geçirilmesi isteniyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bünyesinde aile içi şiddet olaylarına karşı özel büro açılması memnuniyetle karşılanıyor ve bu uygulamanın tüm yurda yayılması temenni ediliyor.

EU-Parlament in Straßburg
Avrupa ParlamentosuFotoğraf: Christian Lutz/AP/dapd

Nüfusu 70 milyonun üstünde olan Türkiye'de şiddet mağduru kadınlar için sadece 65 sığınak bulunduğunun belirtildiği taslak kararda, Türk hükümetine 11 Mayıs 2011 tarihli Avrupa Konseyi Kadına Yönelik ve Aile İçi Şiddetle Mücadele Sözleşmesi gereği sığınak sayısını çoğaltması çağrısında bulunuluyor.

"Zorla evlendirmeler suç olmalı"

Zorla evlendirmelerin de suç sayılması gerektiğine işaret edilen taslak metinde, bu durumun suç olduğunun okullarda çocuklara anlatılması gerektiği vurgulanıyor. Kız çocuklarının ilkokula gitme oranındaki artış memnuniyet verici olarak karşılanırken, bu oranın orta öğrenimde gerilemesinin kaygı verici olduğu dile getiriliyor.

Kız çocuklarının cinsel istismar, aile içi şiddet ve eğitimsizliğe karşı koruyucu önlemler alınmasının istendiği taslak metinde, zorunlu eğitimin 8 yıldan 12 yıla çıkarılmasını öngören 4+4+4 formülü de eleştiriliyor. Bu formülün 4'üncü yılın ardından serbest veya uzaktan eğitime kapı aralama olasılığı endişe verici görülüyor. İlköğretimin bir bütün olarak kalması savunuluyor.

Taslak metinde kadınların iş piyasasında daha fazla temsil edilmeleri için Türk hükümetinden "eşit işe eşit maaş, aile yaşamı ile mesleki yaşamın beraber sürdürülebilmesi, esnek çalışma saatleri ve hayat boyu mesleki eğitim" konularında önlemler alması isteniyor. "Babalık izni" yaratılmasının da istendiği metinde kadınların sendikal yaşamda daha fazla temsil edilmeleri gerektiği savunuluyor.

Siyasette kadın

Kadınların Türk siyasetinde yeterince temsil edilmediğini de hatırlatıldığı taslak metinde, kadınların seçim listelerinde daha adilane biçimde yer bulabilmeleri için kota sistemine geçilmesi ve mevcut seçim yasasının erkek ve kadınların siyasete eşit ve demokratik katılımını sağlayacak şekilde değiştirilmesi çağrısında bulunuluyor. Metinde medyanın kadın hakları konusundaki önemli rolü de hatırlatılmakta.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Kayhan Karaca / Strasbourg

Editör: Hülya Köylü