AMB bağımsızlığını yitiriyor mu?
8 Ağustos 2012Yunan devleti iflas etmiş durumda. Devlet memur maaşlarını bile ödeyebilecek durumda değil. Yunanistan, Avrupa Mali İstikrara Fonu’na da bel bağlayamaz. Ülkenin eylül ayında serbest bırakılması öngörülen 31 milyar euroluk kredi dilimini alıp alamayacağını ise Troyka’nın tasarruf ve reform planlarını mercek altına aldığı raporu belirleyecek. Ancak Euro Bölgesi ülkeleri, en azından şimdilik, Yunanistan’ın iflasına seyirci kalmak istemiyor. Euro Bölgesi maliye bakanları, Avrupa Merkez Bankası’na, Yunanistan’a yapılan kredi yardımlarının arttırılması için baskı yapmıştı. Avrupa Merkez Bankası da siyasetçilerin bu isteğini yerine getirdi.
"Maliye politikasının AMB'ye bağımlılığı artıyor"
Aslında süreç şu şekilde işliyor: Yunan hükümeti birkaç ay vadeli borç senedi çıkarıyor. Yunan bankaları, söz konusu senetleri Yunan hazinesinden satın alıyor. Ancak bankaların likidite yapısı zayıf olduğundan, Yunanistan Merkez Bankası’ndan borç alıyor ve teminat olarak da devletin senetlerini gösteriyorlar. Yani Yunanistan Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası’nın onayıyla borç vermek için para basıyor. Merkezi Hamburg'da bulunan Dünya Ekonomisi Enstitüsü’nden Jörg Hinze şöyle konuşuyor: “Tabii ki bu tür kredilerin yükseltilmesi, maliye politikasının Avrupa Merkez Bankası’na bağımlılığının artması anlamına geliyor.”
Ancak böyle bir durumda Avrupa Merkez Bankası, Yunanistan’a normalden daha yumuşak davranıyor, zira Atina hükümeti 20 Ağustos’ta bankaya 3 milyar euro ödeme yapmak zorunda. Diğer bir deyişle, Avrupa Merkez Bankası Yunanistan’a 4 milyar euro tutarında acil krediyi, bunun dörtte üçünü geri almak için veriyor.
Almanya tepkili
Sonuç olarak Avrupa Merkez Bankası’nın Yunanistan kasasına havale ettiği meblağ 1 milyar euro. Buna rağmen Almanya’da tepki büyük. Koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti’den Frank Schäffler, “Avrupa Merkez Bankası, kamu harcamalarının para basılarak finanse edilmesine olanak tanıyarak, Yunanistan’ın iflasının geciktirilmesine ortak oluyor” eleştirisinde bulunuyor.
Oysa Avrupa Merkez Bankası bağımsızlığından zaten bundan iki yıl önce taviz vermeye başlamıştı. O dönemde siyasetin baskısıyla hareket eden banka, Yunanistan, İrlanda ve Portekiz’in devlet tahvillerini satın almıştı.“Maastricht Antlaşması’nda hiçbir ülkenin bir başka ülkenin borçlarından sorumlu tutulamayacağı açıkça belirtiliyor. Dolayısı ile aslında Avrupa Merkez Bankası’nın bunu yapmaması gerekirdi" diyen Jörg Hinze, bankanın bu işlemleri türev piyasalarında gerçekleştirmesinin de kamu finansmanı açısından bir fark doğurmayacağına dikkat çekiyor.
İspanyol ve İtalyan tahvilleri
Avrupa Merkez Bankası, tahvil satın alma işlemine İtalyan ve İspanyol tahvillerini de dâhil ederek, bu tartışmalı programın kapsamını genişletmişti. Borç krizindeki ülkelere bu şekilde toplam 211 milyar euro kaynak aktarıldı. İtalya ve İspanya’daki faiz baskısını azaltmak için Banka’nın eylül ayında da bu ülkelerin tahvillerini alması bekleniyor. Uzman Hinze şu uyarıda bulunuyor:“Uzun vadede bakıldığında yardım kredilerinin hacmi ve satın alınan tahvillerin miktarı giderek artacak. Bununla birlikte, devlet iflaslarının dolaylı maliyetleri de yükselecek.”
Dolayısı ile Avrupa Merkez Bankası’nın bir sonraki borçlu devletin finansmanından uzak durma ihtimali de giderek zayıflıyor. Hinze'ye göre AMB'nin siyasete bağımlılığı arttıkça, güvenilirliği de aynı ölçüde azalıyor:“Almanya açısından Avrupa Merkez Bankası oldukça itibar kaybetti. Zira başka ülkelerin borçlarına ortak olmama ilkesi 2010 yılında ihlâl edildi ve bankanın en önemli fonksiyonu olan ‘fiyat istikrarını korumak’ ise sorgulanır oldu.”
© Deutsche Welle Türkçe
Danhong Zhang / Başak Özay
Editör: Ahmet Günaltay