Akkuyu: Planlı patlama buysa plansızı nasıl olurdu?
20 Ocak 2021Uzun yıllardır tartışma konusu olan Mersin Akkuyu’daki nükleer santral inşaatında dün bir patlama oldu.
Sosyal medya üzerinden patlamaya ilişkin duman görüntüledi yayıldı ve ilk açıklama da salı günü Mersin Valiliği’nden geldi. Buna göre patlama planlı bir çalışma sonucunda gerçekleşmişti.
Bugün de santrali yapan Rus şirketin Türkiye’deki temsilcisi Akkuyu Nükleer A.Ş. bir açıklamada bulundu. Şirket bu açıklamasında, santral sahasına giden bağlantı yolunun yapımını yürüten alt yüklenici şirket tarafından planlı delme ve patlatma çalışmaları yapıldığı sırada kazanın yaşandığını, Büyükeceli Mahallesi’nde bulunan bazı konutların camlarının hasar gördüğünü ve iki kişinin de cam kırıkları nedeniyle hafif şekilde yaralandığını belirtti.
Kapılar camlar yerinden çıktı
DW Türkçe’nin ulaştığı Büyüeceli beldesi sakinlerinden Özlem Ece, patlama sırasında iş yerinin hasar aldığını söylüyor:
"Bu patlamadan kaynaklı evlerimizin, işyerlerimizin camları kırıldı. Benim de işletmecisi olduğumu Ece Restoran’ın çatısı pencereleri kapıları tamamen yerlerinden çıktı. Kap kacaklar kırıldı."
Patlama sonrasında hasar tespitlerinin yapıldığını belirten Ece, daha önceki hiç bir şikayetlerinin dikkate alınmadığının altını çizerek, "Maddi ve manevi kayıplarımız var. Yaklaşık bir yıldır bu patlatmalar devam ediyor. Dilekçeler yazdık. Şikayetlerde bulunduk. Ancak bir sonuç alamadık. Maalesef bugün çok daha büyük bir şekilde başımıza bu olay geldi" diyor.
Mersin‘in Erdemli ilçesinde yaşayan ve şu anda çiftçilik yapan emekli öğretmen Hasan Doğan da, nükleer santralden şikayetçi: "Erdemli de nükleer santralin yakınlarında. Buranın geleceği karanlık. Ne yapıp edip bu santralin kapatılması gerekiyor".
Kendisi bir çevre felaketi
Mersin Nükleer Karşıtı Platform, uzun süredir Akkuyu’daki santral aleyhine eylemler yapıyor. Platforma göre, nükleerin kendisi büyük bir çevre felaketi.
DW Türkçe’ye konuşan platformun dönem sözcüsü Aycan Özkan, "İnşaatından nükleer santral ömrünü bitirip kapanana kadar geçen süre içerisinde kaza ve arıza olmasa dahi nükleer santralin kendisi bir çevre felaketi yaratıyor. Daha reaktörler oturtulmadan, muhtemelen zemin düzeltmek için yaptıkları dinamitli patlatmalar sonucu çevre halkı olağanüstü şekilde rahatsız oldu. Ses gürültüsünden kaynaklı değil. Mal ve can tehdidi altındalar" diyor.
Özkan’a göre, santralin zararları bunlarla da bitmiyor. Son 10 yıldır Mersin’de yaşayan Özkan, turizmden tarıma her alanda santralin bölgeye ve ülkeye zararı dokunacağının altını çiziyor:
"Yeşil ve mavinin birleştiği doğa harikası bir yer tamamen çölleşmiş durumda. Tarım ve hayvancılık tamamen bitmiş durumda. O bölge, Anamur’a kadar olan bölge muz cenneti. Binlerce insanın geçim sağladığı bölge tamamen bitecek. Kim nükleer santralin gölgesinde denize girmek, tatil yapmak ister?"
Nükleer santral, Türkiye'nin gündemini uzun süredir meşgul ediyor. Tartışmaların odağında birçok konu var. Onların başında güvenlik ve maliyet geliyor.
Güvenlik konusunda en önemli tehlike santralin faaliyete geçtikten sonra reaktörde herhangi bir kaza olması. Dünyadaki son büyük kaza Japonya’nın Fukuşima kentinde oldu. Japonlar, 9 şiddetinde depreme dayanacak santral yapmayı başardı ancak tsunamiyi hesaba katmadı. Yaşanan doğal afet milyonları etkileyen bir felakete dönüştü. Büyük bir alan halen hayalet kent görünümünde. Tıpkı Çernobil’de olduğu gibi.
Kaza olması nasıl önlenecek?
Ekoloji konusunda çalışmalar yapan Ekosfer Derneği, Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler Birliği, Japonya gibi dünya devi ülkelerde nükleer santral kazalarının yaşandığını ve bunların önlenemediğini hatırlatıyor. Derneğin yönetim kurulu üyesi Özgür Gürbüz, Türkiye’nin ise olası bir kazayı nasıl önleyeceğini soruyor.
Gürbüz, nükleer santral atıklarının da büyük bir sorun olduğunu şöyle ifade ediyor: "Ruslar yüksek seviye tehlikeli atıkları geri götürecek. Bundaki amaç Türkiye’nin nükleer silah yapmasının önüne geçmek. Ancak orta seviye tehlikeli atıklar Türkiye’de kalacak. Bu atıklar ne olacak? Akkuyu’da nasıl saklanacak? Havaya, toprağa sızması nasıl engellenecek?"
Gürbüz ayrıca Akkuya’daki santralin denetlenmediğini, Rus şirketin özerk bir şekilde çalıştığını belirterek, "Burada bir denetim eksikliği görüyoruz. Rus şirketi adeta bir özerklik ilan etmiş, bağımsız denetçiler yok. Örneğin TMMOB’tan (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) niye denetçiler oraya gitmiyor. Niye inşaat bu kadar ihlallere rağmen durdurulmuyor? Denetlemeye açılmıyor? " diyor.
Maliyet konusuna da değinen Gürbüz’ün verdiği bilgilere göre, yapılan anlaşma gereği nükleer santral faaliyete geçtiğinde elektriğin kilovat saat başı fiyatı 12,35 dolar/cent olacak. Ancak bu fiyat piyasada 4 dolar / cent. Bu hesaba göre, nükleer santralden üretilecek elektrik 3 katı pahalı olacak. Bazı tahminlere göre de nükleer santralin maliyeti, sözü edilen 25 milyar doların çok üzerine, yaklaşık 79 milyar dolara çıkacak.
Maliyetinden güvenliğine, tarımından turizmine tartışmalarıyla birlikte inşaatı da devam ediyor Akkuyu Nükleer Santral projesinin. Hükümetin ise öncelikle amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023’te santrali açmak.
Serkan Ocak
© Deutsche Welle Türkçe