Akkuyu Nükleer Güç Santralindeki “çatlak” bilmecesi
14 Mayıs 2019Mersin yakınlarında inşa edilmekte olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin "temelinde çatlak oluştu” iddiası dikkatlerin buraya yönelmesine neden oldu. Geçen hafta HaberTürk gazetesinde çıkan iddia şuydu: “Nükleer santralde reaktörün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çatlak oluştu. Türkiye Atom Enerji Kurumu (TAEK) da olaya müdahale etti. Çatlak olan bölüm ya da bölümler tümüyle kırıldı ve yenilendi. Sorun çözülmedi. İkinci çatlak oluştu. Beton kırıldı ve sorunlu bölümlerde temel yeniden atıldı.” Resmi kurumlar tarafından yalanlanmayan iddia konunun uzmanları tarafından endişe ile karşılandı.
Nisan 2018'de düzenlenen resmi törenle inşaatına başlanan ve tamamlandığında Türkiye’nin ilk nükleer santrali olacak Akkuyu’daki projeyi Rusya Federasyonu üstlendi. Rusya’nın nükleer faaliyetlerini devletin resmi kurumu Rosatom, Türkiye'deki faaliyetleri ise Akkuyu AŞ yürütüyor.
Akkuyu AŞ'nin açıklaması
Çatlak iddialarına ilişkin DW Türkçe’nin sorularını yanıtsız bırakan Akkuyu AŞ, kamuoyuna yaptığı açıklamada çatlak iddialarını yalanlamadı. Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı:
"Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin (NGS) güvenli bir şekilde inşa edilip işletmeye alınması Rosatom ve Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin birinci önceliğidir. Bu kapsamda, tüm yapılar, bilinen en yüksek güvenlik standartlarına uygun şekilde inşa edilmekte ve sahadaki inşaat çalışmaları Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) temsilcileri tarafından denetlenmektedir. Öte yandan; bağımsız denetim, yüksek teknolojili büyük inşaat projelerinin inşaatında standart uygulamanın bir parçasıdır.”
Çalışmaların TAEK ve bağımsız yapı denetim kuruluşu Fransız şirketi ASSYSTEM’in gözetiminde yürütüldüğünü aktaran Akkuyu AŞ, Akkuyu NGS’nin birinci ünitesinin temel plakasının betonlama işlemi 8 Mart 2019 tarihinde tamamlandığını hatırlattı.
Şirket, bu temel plakasının yapımında, bahsedilen gereksinimleri karşılayan, güvenirliliğini ve homojenliğini koruyarak kendi ağırlığı altında yayılıp sıkışma özelliğine sahip olan, 17 bin metreküpten fazla özel bir beton türü kullanıldığını belirtti. Açıklamada, "Akkuyu NGS projesinin inşaatı, nükleer güvenlik gerekliliklerine, en yüksek kalite standartlarına ve planlanan takvime uygun olarak devam edecektir” ifadesi kullandı.
Ancak bu açıklamalar, projeyi yıllardır takip eden ve lisans ve ÇED süreçlerine dava açan sivil toplum örgütleri ve diğer uzmanları tatmin etmekten çok uzak kalıyor.
Alan: Sahaya sokulmadık
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Hüseyin Alan, "çatlak” olduğu haberi üzerine hemen harekete geçtiklerini, Mersin il temsilcilerini alana gönderdiklerini belirtti. Hüseyin Alan, “İnceleme yapmak istedik. Ancak santralin yapıldığı sahaya sokmadılar. ‘Çatlamalar gerçekten neden oluştu? Zemin kaynaklı mı? Kullanılan beton mu? Betonda kullanılan su ya da çeriği, işçilikten kaynaklı imalat hatası mı?’ bunları bilmiyoruz” şeklinde konuştu.
"Bu konunun son derece önemli” olduğunu vurgulayan Alan, "Türkiye'nin 22 milyar dolar aktaracağı bir tesisin henüz başlangıcında böyle bir sorunla karşı karşıya kalması büyük bir sorun. Türkiye depreme de açık bir yer. Olası bir depremde tabii ki oradaki yapılara da hasar verecektir” dedi.
Alan, bölgenin deprem kuşağındaki olması ile ilgili de şunları söyledi: “Santralin yapıldığı yer Ecemiş Fay Zonu yakınında ve etki alanında. Akdeniz tektonik açısından da hareketli bir bölge. Batı Anadolu’da Muğla ve açıklarından sıklıkla deprem oluyor. Nükleer santral gibi projeler yapılırken tüm bu parametrelerin göz önüne alınması gerekiyor. Umarım alınıyordur.”
Alan, devletin ya da imalatı gerçekleştiren firmaların, toplumun her kesimine açık bir şekilde süreci yürütmeleri konusunda da uyarıda bulundu.
"İnsanların endişelenmesi son derece normal”
Enerji analisti gazeteci Özgür Gürbüz de Akkuyu’da meydana gelen beton çatlağının insanları endişelendirmesinin son derece normal olduğunu belirtti. “10 ay önce olan bir olayı tüm Türkiye bir gazete haberiyle öğrendi” diyen Gürbüz, yetkililer inkar etmedikleri bu olay hakkında hâlâ şeffaf davranılmadığına dikkat çekti.
Gürbüz, Finlandiya’da benzer bir durum karşısında yetkililerin izlediği tutumu "Reaktör yapımında hatalar tespit edildi ve Olkiliuoto-3 reaktörünün yapımı sık sık durduruldu. Toplamda 10 yıl gecikti, santralin maliyeti de 5 milyar avro arttı. Çünkü orada bağımsız bir denetleme kurulu var” sözleriyle aktardı. Gürbüz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye'de ise ‘TAEK baktı' deniyor. TAEK Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2023 seçimlerinde kullanmayı planladığı santrali bir yılı geciktirecek bir hata bulsa açıklayabilir mi merak ediyorum...”
Gürbüz, başka bir noktanın daha altını çizdi: Alım garantisinin dolar üzerinden verildiğini belirten Gürbüz, “Rusya ile anlaşma yapıldığında dolar kuru 1,52 idi. Şimdi 6’yi geçti. Nükleer santral bitmeden satacağı elektrik yüzde 400 zamlandı” diyor.
Türkyılmaz: İhtiyacımız yok
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu Başkanı Oğuz Türkyılmaz’a göre, Türkiye’nin böyle bir nükleer santrale, daha doğrusu enerji üretimine ihtiyacı yok. “Ülkemizde elektrik enerjisi açığı değil tersine arz fazlası var” diyen Türkyılmaz, "Nisan 2019 sonunda 89 bin 680 megavat (MW) olan kurulu gücün yıl sonunda 90 bin megavatı aşması söz konusu. Lisans ve ön lisans alan santralların da önümüzdeki yıllarda devreye girmesi ile kurulu gücün 120 bin megavatı aşabileceği ve kullanılmayan bir kapasite fazlası olabileceği öngörülüyor” şeklinde konuştu.
Arz fazlası olduğunu belirten Türkyılmaz, eğer üretimin üzerinde bir talep olursa da yenilenebilir kaynaklara dayalı santraller yapılması gerektiğini dile getirdi.
Yeniden zemin etüdü talep edildi
Akkuyu Nükleer Santrali aleyhine açılan lisans ve ÇED olumlu kararı iptal davalarının müdahil avukatlarından, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri Gönüllü Avukatı İsmail Hakkı Atal da çatlak haberinin ardından duyulan endişeyi dile getirdi.
11 Temmuz 2016’da bilirkişi keşfi yapılırken Akkuyu nükleer sahasının altının boş olduğunu söylediğini belirten avukat Atal, bilirkişinin zeminden herhangi bir örnek almadığını iddia etti. Atal, bölgedeki köylülerin santral sahasında 1983'te zemin etüdü yapan taşeron firmanın işçileri olarak çalıştığını, zemine tonlarca çimento basıldığını ve çimentonun zemine basıldığı yerden 150 metre ötede denizden çıktığını söylediklerini belirtti.
Bilirkişi raporunun bazı bölümlerine göre sahanın kireçtaşı ve suni dolgulardan oluştuğunu belirten Atal, kafadaki soru işaretlerinin giderilmesi için bölgede zemin etüdünün yapılması gerektiğini ve sonuçlarının da kamuoyu ile paylaşılması gerektiğini vurguladı.
Atal ayrıca, Adana Barosu, Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri, Adana Tabip Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası adına açtıkları Akkuyu Nükleer Santrali’nin ön lisans iptali ve lisans iptali dava dosyalarında, nükleer reaktör inşaatındaki çatlak haberinden sonra, 10 Mayıs 2019’da "jeofizik ve jeoloji yönlerinden zemin etüdü de yapılmak suretiyle mahallinde keşif ve bilirkişi incelemesi” talep ettiklerini de sözlerine ekledi.
Miray Gökçe
© Deutsche Welle Türkçe