Afrin ve Suriye'deki savaşın yeni aşaması
21 Şubat 2018Türkiye ile Suriye'nin karşı karşıya geleceği günler önce belli olmuştu. Esad rejimi daha önce duyurduğu gibi silahlı milislerini Afrine sevk etti. Rejim yanlısı milisler Afrin önlerine vardığında Türk birlikleri tarafından ateş altına alındı. Anadolu Ajansı sadece uyarı ateşi açıldığını bildirirken, resmi Suriye haber ajansı SANA "halk birliklerinin" Afrin'i her ne pahasına savunmaya hazır olduğunu duyuruyordu.
Dışişleri bakanı Mevlüt Çavuşoğlu hafta başında Suriye hükümetini ‘terörist' olarak adlandırdığı Kürt milisi YPG'yi desteklememesi hususunda uyarmıştı. Suriye hükümetinin kendi topraklarının dışına çıkmaksızın operasyon yaptığı anlaşılan Çavuşoğlu için fark etmiyordu.
Sınır boyunca Suriye topraklarını işgal eden Türk birlikleri harekâtın başarılı geçmesinin verdiği güvenle taarruzlarını sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan komşu ülkeye yapılan baskının "Suriyeli mültecilerin yerlerine dönebilmeleri için güvenli bir ortam oluşturma" amaçlı olduğunu söylüyor. Ama mülteciler Kürtlerden değil, Esad rejiminin acımasızca uyguladığı şiddetten ve IŞİD gibi cihatçı grupların teröründen kaçmışlardı. Erdoğan konuşmasında bu hususa hiç değinmedi.
‘Rusya'dan yeşil ışık'
O bölgede yaşayan Kürtler Türkiye'nin Suriye sınırını geçmesinden Rusya'yı da sorumlu tutuyorlar. Afrin yerel kontrol konseyinden Süleyman Cafer Salı günü "Rusya'nın Afrin'i tahrip etmesi için Türkiye'ye yeşil ışık yaktığına dair ellerinde güvenilir bilgilerin olduğunu" söyledi.
Türkiye'nin saldırısına Rusya'nın onay vermesinin nedeni hakkında spekülasyonlar yürütülüyor. İnternet yayın organı Al Monitor "Rusya'nın cihatçılarla mücadelede Türkiye'ye Suriye hükümetinden daha fazla güvendiğini" ve "Rusya'nın aynı zamanda muhtemelen NATO müttefikleri ABD ile Türkiye'nin arasını açmak için de böyle davrandığını" öne sürdü.
Paris Siyasi Bilimler Yüksek Okulu öğretim üyelerinden Jana Jabbour Ankara'nın açıklamaları ile sahadaki gerçekler arasında önemli farkların bulunduğunu ve Türk birliklerinin ilerlemekte zorlandığını söyledi. Jabbour Erdoğan'ın sergilediği retoriğin Türkleri hükümete bağlama amacını taşıdığını belirtti.
Yıpratma savaşı riski
Bu hesabın tutup tutmayacağı henüz kestirilemiyor. Londra'da yayımlanan Rai al-Youm gazetesi Türkiye'nin "Suriye'nin diğer bölgelerine rahatça yayılabilecek uzun ve riskli bir yıpratma savaşında karar kıldığını' yazdı. Yazıda Türkiye'nin Suriye Kürtleri ile Şam yönetimi arasındaki bağların giderek sağlamlaşması riskini göze aldığı da belirtildi.
Moskova böyle bir durumu amaçlamış olabilir mi? Moskova Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yapan Türk siyaset bilimcisi Kerim Has bunun pekâlâ mümkün olduğunu söylüyor. Has BBC'ye yaptığı açıklamada Türk birliklerinin Kürtlerle savaşta ağır kayıplar verebileceğini ve Moskova'nın da bundan Türkiye'yi daha fazla kendine bağlamakta yararlanabileceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın farkında olduğu bu riski asgariye indirmeye çalışacağı düşünülebilir. 2019 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce askeri alanda ve propaganda savaşında yenilgiye uğramayı göze alamaz. Suriye'deki birlikleri de ona göre büyük kararlılık gösterecektir. Sivillere gösterilen özenin devam edip etmeyeceği de merak konusu. Suriye haber ajansı SANA'nın, harekâtın başından bu yana 175 sivilin öldüğüne dair haberi Türkiye tarafından yalanlanmıştı.
Propaganda savaşı
Propaganda savaşı da silahlı çatışmalar paralelinde devam ediyor. Ankara Şam rejimini Doğu Guta'da insan haklarını ağır şekilde ihlal etmekle suçluyor. İran televizyonu Türk ordusunu Afrin'de kimyevi silah kullanmakla suçlamıştı. Bu iddiayı geri çeviren Türkiye Tahran'ı Suriye'de mezhepçilik yapmakla itham etti. Bir AKP milletvekili İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye "bu politikanın sonunda müsebbibinin de düşmesine yol açabileceği" mealinde bir mesaj gönderdi. Deutsche Welle'nin programına katılan AKP İstanbul Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı Kan Türkiye'nin Suriye'de istila savaşı sürdürdüğü iddiasının saçma olduğunu söyledi.
Bütün bu gelişmeler Suriye'deki savaşın yeni bir aşamasına gelindiğini gösteriyor. Yabancı aktörlerden Rusya ve İran şimdiye kadar hiç olmazsa Suriye hükümeti yardım istediği için bu ülkeye geldiğini söylemiş ve ‘terörist' olarak adlandırdığı bütün grupların üzerine yürümüştü.
Türkiye ise müdahalesini meşrulaştırma ihtiyacı duymadı. Kendi kararı doğrultusunda komşusunun toprağına girerek, şu günlerde kurbanlarının Kürtler olduğu Suriye'deki uluslararası aktörlerin arasına katılmış oldu.
Kersten Knipp
© Deutsche Welle Türkçe