Afrin operasyonu bir ayı geride bıraktı
20 Şubat 2018Türkiye'nin "Zeytin Dalı Harekatı" adını verdiği Afrin operasyonu bundan tam bir ay önce başladı. 20 Ocak Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın operasyonun sahada fiilen başladığını açıklamasından birkaç saat sonra Türk jetleri, YPG hedeflerini vurmaya başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ile rejime muhalif Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) güçleri tarafından YPG'ye karşı düzenlenen operasyon şu ana dek havadan ve karadan sürdürüldü.
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, şu ana dek TSK ve ÖSO güçlerinin toplam 35 köyde kontrolü sağladığını açıkladı. Kuruluş ayrıca, son bir ayda aralarında Türk askeri ve ÖSO militanlarının bulunduğu 238 kişinin ve 94'ü sivil 197 YPG militanının hayatını kaybettiğini açıkladı.
TSK ise son bir ayda 32 askeri personelin yaşamını yitirdiğini açıkladı. TSK tarafından salı günü yapılan bir başka açıklamadaysa, harekat süresince "etkisiz hale getirilen terörist sayısının 1715 olduğu" belirtildi. Çatışmalarda sivillerin öldüğü iddialarını kesin bir dille reddeden TSK, sivillerin can güvenliği için büyük özen gösterildiğinin altını çizdi.
Son günlerdeki hareketlilik
Son günlerde Suriye ordusunun Afrin'e gireceği söylentilerinden ötürü bölgede ve uluslararası diplomasi hatlarında hareketlilik yaşanıyor.
Pazartesi günü Suriye'nin kuzeyindeki özerk Kürt yönetimine danışmanlık yapan Badran Jia Kurd adlı yetkili Reuters'e Beşar Esad'ın YPG ile Afrin'de Türkiye'ye karşı güçlerini birleştirme noktasında anlaşma sağladığını açıklamıştı. Bundan saatler sonra da Suriye televizyonu ordu güçlerinin "saatler içinde Afrin'e gireceğini" duyurmuştu. YPG ise bu iddiayı yalanlayarak herhangi bir anlaşmanın sözkonusu olmadığını söyledi ve "Sadece Suriye ordusuna çağrı yaptık" demişti.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, salı günü konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Kalın, "Afrin konusunda rejim ile PYD/YPG anlaştı haberlerinin propaganda amaçlı olduğu açık. Fakat bu, birtakım gizli ve kirli pazarlıkların olmadığı anlamına gelmiyor" dedi. Kalın, "Kim ne yaparsa yapsın Zeytin Dalı Harekatı planlandığı şekilde kararlılıkla devam edecek ve hedefine ulaşacak" şeklinde konuştu.
Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, salı günü yaptığı açıklamada, Suriye rejim güçlerinin henüz Afrin'e girmediğini ve girip girmeyecekleriyle ilgili bir bilginin henüz mevcut olmadığını söyledi. "Esad rejiminin Afrin ile ilgili ikilem içinde" olduğunu söyleyen Çavuşoğlu pazartesi günü yaptığı açıklamada ise Suriye ordusu YPG'ye yardım etmek üzere Afrin'e girdiği takdirde Türkiye'yi "kimsenin durduramayacağını" söylemişti.
PYD'nin eski lideri Salih Müslim de pazartesi günü Berlin'de yaptığı açıklamada, Suriye hükümetiyle Rusya'nın arabuluculuğunda müzakereler olduğunu ancak henüz bir anlaşmaya varılmadığını dile getirdi.
"Rus-Türk işbirliğindeki olumlu trend"
Recep Tayyip Erdoğan da pazartesi gününün ilerleyen saatlerinde Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ile yaptığı telefon görüşmelerinde Afrin özelinde Suriye'deki gelişmeleri masaya yatırdı.
Putin-Erdoğan görüşmesinde iki liderin terörle mücadele konusunda işbirliğini ve eşgüdüm içinde hareket etmeyi sürdürme kararlılıklarını teyit ettikleri bildirilirken, Rus ajansı TASS "Rus-Türk işbirliğindeki olumlu trende" vurgu yaptı. Görüşmede ayrıca Erdoğan'ın Putin'e rejim güçlerinin Afrin'e girmesinin "sonuçları olacağını" aktardığı belirtildi. Ruhani-Erdoğan görüşmesindeyse Zeytin Dalı Harekatı'na ilişkin bilgi paylaşımında bulunulurken, terör unsurlarına karşı verilen mücadelede işbirliğinin öneminin de vurgulandığı aktarıldı.
Paris Siyasi Bilimler Akademisi'nde (Sciences Po) görev yapan Türkiye uzmanı Profesör Dr. Jana Jabbour AFP'ye açıklamasında, Esad yanlısı güçlerin Afrin'e girmesini olası görmediğini görüşünde. Buna "Türkiye ve Suriye'nin perde arkasında birbirleriyle görüştüğünü" gerekçe gösteren Dr. Jabbour, Moskova'nın Şam'ın Ankara'yla karşı karşıya gelmesine izin vermeyeceğini düşündüğünü kaydetti.
Güvenlik uzmanı Metin Gürcan ise pazartesi günü DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, rejim birlikleri Afrin'e girdiği takdirde Türkiye açısından risklerin artacağına dikkat çekti. "Suriye'nin kuzeyinde yaşananların temelinde Amerika ile Rusya arasında yatan güç mücadelesi olduğunu herkes biliyor" diyen Gürcan, "Rusya'nın Türkiye'nin ABD ile ortak vizyon geliştirmesine de izin vermeyeceğine" vurgu yaptı.
Harekatın uluslararası ilişkilere etkisi
Türkiye'nin Afrin operasyonu, son dönemde özellikle de vize krizi bağlamında giderek gerilen Türkiye-ABD ilişkilerini de etkiledi. Bu sürecin temel nedeni, ABD'nin YPG'yi maddi ve manevi olarak desteklemesi oldu.
Ocak ayı sonunda ABD'nin PYD/YPG'ye artık silah vermeyeceği yönündeki haberleri yorumlayan Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, ABD'den "somut adımlar" görmek istediklerini söyledi. Çavuşoğlu ABD'li mevkidaşının Ankara ziyareti öncesindeyse Türkiye-ABD ilişkilerinin "ya düzeleceğini ya da tamamen bozulacağını" söyledi.
İki NATO müttefikinin dışişleri bakanları 16 Şubat'ta Ankara'da bir araya geldi. İkili görüşmenin ardından Çavuşoğlu, ilişkilerin normalleştirilmesi kararı aldıklarını ve bu doğrultuda mekanizmalar oluşturulacağını açıkladı. "ABD'nin YPG'ye verdiği destek konusunda ve PKK gibi terör örgütleriyle mücadele konusunda beklentilerimizi net bir şekilde dile getirdik" diyen Çavuşoğlu, ABD'nin YPG'nin Menbiç'ten çekilmesi konusunda Türkiye'ye söz verdiğini ancak bu sözlerin tutulmadığını söyledi. Çavuşoğlu, "YPG buradan çıktıktan sonra, güven oluştuktan sonra adım atabiliriz. YPG'nin buradan çıkması lazım, ABD'nin bize verdiği bir söz bu, bu sözün nasıl tutulacağını da göreceğiz” dedi.
Görüşmeden önce Türkiye'nin Afrin operasyonunun "IŞİD'le mücadeleye zarar verdiğini" söyleyerek "bütün tarafları cihatçılarla yapılan mücadele üzerinde yoğunlaşmaya" çağıran ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson ise görüşmenin ardından "Türkiye ile Suriye için birlikte çalışmaları gerektiğini" söyledi. "Türkiye’nin sınırları koruması endişesini ciddiye alıyoruz" diyen Tillerson, "Tabii ki bu anlamda bu çalışmaları gerçekleştirirken özellikle sivil halka zarar gelmemesi için Türkiye'den ricalarımız var. Gerilimin de artmamasını sağlamaya çalışıyoruz. Suriye'deki hedeflerimiz konusunda Türkiye'ye açık davrandık. Her zaman Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) sağladığımız desteğin kısıtlı olacağını, herhangi bir şekilde askeri hedeflerin daha ileri taşınmasını engelleyecek destek olduğunu belirttik" şeklinde konuştu.
Türkiye'nin "Zeytin Dalı Harekatı", Türk-Alman ilişkilerinde de önemli bir gündem konusu haline geldi. Türkiye'nin Almanya'dan satın aldığı Leopard 2 tanklarını Afrin'de kullanması, Almanya kamuoyunda tartışmalara neden oldu.
DW Türkçe'ye konuşan Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) uzmanı Pieter Wezeman, bunun "hem Alman norm ve standartlarına hem de Almanya'nın Suriye'de takip ettiği güvenlik politikalarına aykırı" olduğunu belirtti. Wezeman, "bunu durdurmanın bir yolunun Almanya'nın bu ülkelere silah arzını sonlandırması olacağını" kaydetti.
DW,DHA,AFP,rtr/BÜ,BÖ
© Deutsche Welle Türkçe