Öğretmenlere "güvenlik soruşturması" kıskacı
7 Nisan 2021Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda geçen hafta muhalefet partilerinin oylarıyla reddedilen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi, AKP'nin oylamanın içtüzüğe aykırı yapıldığına yönelik itirazından sonra yeniden Genel Kurulda görüşülüyor.
Teklif üzerinde görüşmeler sürerken AKP ve MHP'nin verdiği önergelerle bazı maddelerde değişikliğe gidildi. İçişleri Bakanlığının kamuda Gülen yapılanmasıyla mücadele kapsamında, güvenlik soruşturmasına öğretmenlerin de dahil edilmesine yönelik önerisi bu değişiklikte temel rol oynadı. Değişiklikle, öğretmenler de güvenlik soruşturması kapsamına alındı, kişinin birinci derece kan bağı olan akrabaları ile eşinin anne ve babası ise kapsamdan çıkarıldı.
Anayasa Mahkemesinin bu düzenlemeyi "özel yaşam hakkı ve temel hak ve özgürlük ihlali" olarak görüp iptal ettiğini hatırlatan eğitimciler, güvenlik soruşturmasının yeniden gündeme getirilmesini "kabul edilemez" olarak değerlendiriyor.
"Fişleyerek kadrolaşma"
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) Genel Yükseköğretim ve Eğitim Sekreteri Sinan Muşlu DW Türkçe'ye düzenlemeyi neden kabul edilemez bulduklarını "Güvenlik soruşturmasına öğretmenlerin de dahil edilmesi hem fişleme hem de kadrolaşma anlamına geliyor. Yani fişleyerek kadrolaşma anlamına geliyor" sözleriyle anlatıyor.
Muşlu, güvenlik soruşturmasının bir eğitimci için nasıl sakınca yaratacağını "İktidar gibi düşünmeyen, dünyaya iktidar gibi bakmayan insanların kamusal alanda kadrolu, sözleşmeli veya bir başka şekilde görev almasının önüne geçiyorlar. Ayrıca bu durum sadece öğretmeni değil tüm akrabalarını da ilgilendiriyor" sözleriyle anlatıyor.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı tüm iş kolları olarak güvenlik soruşturmasını protesto kararı aldıklarını anlatan Muşlu, bu protestoya birçok sivil toplum kuruluşlarının da destek vereceğini söylüyor.
Eğitim-Sen'e destek veren örgütlerin başında Türk Tabipleri Birliği (TTB) geliyor. TTB yönetimi tüm kamu çalışanlarını ilgilendiren "güvenlik soruşturması"nı "bir çeşit sıkıyönetime dönüş" olarak nitelendiriyor. TTB Merkez Konseyi üyesi Halis Yerlikaya, "Geçmişte yapıldı, birçok arkadaşımız mağdur edildi. İnsanların çalışmasının engellenmesi, mevcut anti demokratik uygulamalara bir yenisinin eklenmesidir" diyor. Yerlikaya "Burada amaç; tüm kamu çalışanlarının iktidarın düşünce yapısını olduğunu gibi kabul edip, bu yapıya hizmet etmesini sağlamak. Bunu kabul etmemiz mümkün değil" görüşünü dile getiriyor.
"İktidarı devam ettirme darbesi"
DW Türkçe'ye bilgi veren AKP'li yetkililer; amacın sadece Gülen yapılanmasıyla mücadele olduğunu söylese de, siyasi muhalefet 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra Gülen yapılanması ile bağlantılı kişilerin zaten kamudan ihraç edildiğine dikkat çekiyor.
TBMM Milli Eğitim Kültür Gençlik ve Spor Komisyonu Grup Sözcüsü, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya "AKP, iktidarını devam ettirmek için eğitime darbe yapıyor. Şimdi biz, devlet kademelerinin tamamının tek partinin anlayışına egemen kılmak için çıkartılan bir yasal düzenleme ile karşı karşıyayız. Öğretmenler, kamu çalışanları ve bir bütün olarak toplum buna direnecek. Bunun karşısında olacak. Bu diktatörlüğün devamını sağlamak için çıkartılmak istenen bir yasadır. Asla buna izin vermeyeceğiz" diyor.
Öğretmenler için sıkıntı
Kaya, bu düzenlemeyle öğretmenlerin nasıl sıkıntıya gireceğini de şöyle anlatıyor:
"Öğretmenler bilgi taşıyabilir mi, sır saklayabilir mi, terör örgütüyle ilişkisi var mı yok mu, bu tartışmaları yüzeysel değerlendirmeyle elden geçirecekler ve meslekten uzaklaştırma kararı almaya çalışacaklar. Diyelim ki bir öğretmen, kamuya giriş sınavından 100 puan aldı. Mülakatı kaldırmadıkları için -ben senin sır saklayamayacağını düşündüm, senin bu konuda iyi niyetli olmadığını düşündüm dolayısıyla seni almıyorum- diyebilecek bir ortam yaratmaya çalışıyorlar.
"Darbelerden çok çektik, darbe anlayışlarından çok çektik. Şimdi yeni bir darbeyi AKP, kendi iktidarını sürdürmek pahasına yapacak" diyen Kaya, siyasi ve toplumsal muhalefetin düzenlemenin karşısında olduğuna vurgu yapıyor.
Eğitim ve sağlık alanında örgütlü sendikaların yanı sıra güvenlik soruşturmasının "suç" olduğunu düşünen tüm sivil toplum kuruluşları hükümete dönük protesto eylemleri planlarken, muhalefet de düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine taşıyacak.
Üye sayısı değiştirildi
Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi'nde yapılan bir başka değişiklikle de soruşturma ve araştırmayla elde edilecek verilerin değerlendirileceği "Değerlendirme Komisyonu"nun üye sayısı 3'ten 5'e yükseltildi. Değişiklik gereğince "milli güvenlik açısından stratejik öneme haiz" birim, proje, tesis ve hizmetlerde istihdam edilecekler hakkındaki değerlendirme, ilgili bakanlık veya kamu kurumları bünyesindeki değerlendirme komisyonunca yapılacak.
Türkiye'de sadece devletin güvenliği ve üst kadro kamu görevliler için öngörülen güvenlik soruşturması, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra tüm kamu personeline uygulanacak şekilde genişletildi. Anayasa Mahkemesi ise Temmuz 2019'da düzenlemeyi iptal etti. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, mahkemeye "İptal etmek, PKK ve FETÖ'ye devletin kapılarını yeniden açmak demek değil midir?" sözleriyle tepki göstermişti.
Anayasa Mahkemesi "özel yaşam hakkı ile temel hak ve özgürlükler ihlal ediliyor" gerekçesiyle iptal etmiş olsa da, AKP hükümetinin kamuda çalışacaklar için öngördüğü güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına ilişkin kanun teklifinin ilk yedi maddeyi içeren birinci kısmı TBMM Genel Kurulu'nda Salı günü kabul edilmişti.
Hilal Köylü / Ankara
© Deutsche Welle Türkçe