1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Özgecan’ın babası: Biz ailecek öldük

11 Şubat 2017

Özgecan Aslan'ın öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Kadın örgütlerine göre o günden bu yana yaklaşık 700 kadın daha cinayete kurban gitti. 'Özgecan Yasası' olarak bilinen kanun teklifi ise Meclis raflarında beklemede.

https://p.dw.com/p/2XM9G
Özgacen Aslan
Fotoğraf: Privat

Türkiye'yi ayağa kaldıran cinayetin üzerinden tam iki yıl geçti. 11 Şubat 2015 tarihinde 19 yaşındaki Özgecan, bindiği minübüsün şoförünün tecavüz girişimine direndiği için hunharca katledilmişti. Özgecan’ın babası Mehmet Aslan, son iki yılın kendileri açısından çok zor geçtiğini söylüyor. Aslan, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada hiçbir insanın böyle bir acıya hazırlıklı olamayacağını vurguluyor. Aslan, ailesinin Özgecan cinayetinden sonraki durumu için ise şunları kaydediyor:

"Biz ruhsal ve fiziksel olarak çökük bir vaziyetteyiz. Biz kırılmanın ötesinde yandık. Kül olduk. Tekrar geriye dönüp eskisi gibi yaşamamız, nefes almamız, düşünmemiz, gülmemiz mümkün değil. Yapamıyoruz. Olmuyor da zaten. Bu anlamda biz ailecek öldük, komple hepimiz öldük."

Bu süre zarfında toplumsal desteğin içlerindeki acıyı söndürmeye çalıştığını kaydeden Aslan, bunun için maddi ve manevi destek sunan herkese minnettar olduğunu kaydetti. Mehmet Aslan psikoloji okuyan kızı Özgecan’ın hayalini gerçekleştirerek bu toplumsal desteğe bir nevi karşılık vermek istemiş. Özgecan Aslan adına bir eğitim ve rehabilitasyon merkezini hayata geçirmek için Mersin’de Özgecanlar Derneği’ni kurmuş.

Mehmet Aslan Vater von Özgacen Aslan
Özgecan'ın babası Mehmet AslanFotoğraf: Privat

Ancak ardı arkası kesilmeyen bürokratik engeller nedeniyle proje hala hayata geçirilememiş. Bu engeller, Mehmet Aslan’da devletin bu merkezi kurmasını istemediği inancını doğurmuş. Aslan "Dernek üzerinden, STK üzerinden bir kişisel gelişim merkezi ile bir rehabilitasyon merkezi işletmekle, belki 'başka kadınlara ve devlete faydam olabilir' diye düşündüm ama devlet bunları yapmamı istemiyor. 'Sen bunları yapma, bu devletin görevi. Sen yaparsan bunları, devlet rencide edilmiş olur, devletin önüne geçmiş olursun' dediler" diye aktarıyor. 

Özgacen Aslan
Özgecan AslanFotoğraf: Privat

Mehmet Aslan'ın Onursal Başkanlığını yürüttüğü Özgecanlar Derneği’nin, içinde şiddete, tacize, tecavüze uğramış kadınların kalabileceği kadın sığınma kompleksinin de bulunduğu rehabilitasyon ve eğitim merkezi projesine ilişkin çalışmaları devam ediyor.

Kav: Kadın cinayetlerinde hükümetin mücadele iradesi etkili

Ancak Özgecan cinayeti Türkiye'de işlenen son kadın cinayeti olmadı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre, Özgecan cinayetinin ardından 700'ye yakın kadın cinayete kurban gitti, sadece 2017 yılının ocak ayında 37 kadın öldürüldü. Özgecan cinayetinin ardından kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal anlamda bir ilerleme kaydedilemediğini ifade eden Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Genel Temsilcisi Gülsüm Kav, "Ne yazık ki tek ilerleme kadınların haklarına daha fazla sahip çıkıyor ve özellikle kadın cinayetleri ve cinsel istismar konusunda tepki veriyor ve buna sessiz kalmıyor oluşu" diyor. Kav, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada Özgecan cinayetinin yarattığı toplumsal duyarlılığın ardından çok daha fazla sayıda kadının, hakları için mücadele verdiğini bunun da çözüm arayışının artması için baskıları artırdığını belirtiyor.

Gülüsm Kav türkische Aktivistin
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun Genel Temsilcisi Gülsüm KavFotoğraf: Privat

2010 yılından bu yana kadın cinayetlerinde etkili olan unsurları incelemeye başlayan Kav, önemli iki unsura dikkat çekiyor. Toplumsal tepkilerin arttığı ve hükümetin kadına yönelik şiddete karşı mücadele iradesi ortaya koyduğu dönemlerde cinayetlerin azaldığını vurgulayan Kav, "Bunu şu veri ile de destekleyebiliriz. Örneğin şubat ayı kısa bir ay. Ona da bağlı olabilir ama cinayetlerin aylara göre seyrine baktığımızda Özgecan’dan sonraki büyük toplumsal tepkinin, kadın cinayetlerinde de gerileme etkisi yaratmış olduğunu görüyoruz. Özgecan sonrasında şubat ayında işlenen cinayetler ortalamaya göre çok daha azalmıştı” diye konuşuyor. Özgecan’ın öldürüldüğü şubat ayında 18 kadın cinayeti işlenirken bu oran, 2015 yılının diğer aylarında 24 ile 32 arasında değişiyor.

Kav, hükümetin 2011 yılında kadına karşı şiddetle mücadelede gösterdiği kararlı tutumun da kadın cinayetlerinin sayısında gerilemeye yol açtığını savunuyor. Kav, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasadaki hazırlıkların yapıldığı ve kamuoyunda sık sık gündeme geldiği 2011 yılında kadın cinayetlerinin önemli ölçüde bir düşüş gösterdiğine dikkat çekiyor. 2011 yılında işlenen 121 kadın cinayeti, son 6 yılın en düşük cinayet oranına işaret ediyor. Ancak Kav'a göre bu tutum diğer dönemlerde gösterilmediği için cinayet sayısı yıllar içinde yükselerek ilerliyor.

Infografik Frauenmorde in der Türkei Türkisch

'Özgecan Yasası' beklemede

Yaklaşık 5 yıl önce kadın örgütleri ve milletvekillerinin ortak çalışması ile Meclis’e sunulan ve Türk Ceza Kanunu’nda haksız tahrik, iyi hal ve pişmanlık başlığı ile faile verilen ceza indirimlerinin kaldırmasını öngören teklif, Özgecan cinayeti ile yeniden gündeme gelmiş ve 'Özgecan Yasası' olarak anılmaya başlanmıştı. Bu yasa teklifini farklı partilerden birçok milletvekili farklı dönemlerde Meclis Başkanlığı’na sunmuştu. Ancak teklif, yıllardır Meclis gündemine alınmadı. Özgecan Yasası’na ilişkin DW Türkçe’nin soruları yanıtlayan Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, teklifi 2011 yılından bu yana üç yasama döneminde de gündeme getirdiğini belirterek "Ancak üzülerek görüyoruz ki bu kanun teklifi, Meclis raflarında beklemeye alınmış durumda" diye konuşuyor.

Nazlıaka, Özgecan Yasası’nın hangi gerekçe ile gündeme alınmadığına ilişkin ise "Mevcut siyasi iktidarın gündeminde kadın haklarına yönelik konular yok. Mevcut iktidarın gündeminde kadını sadece annelik üzerinden tanımlayan, geleneksel roller içerisine hapseden ve kamusal alanlardan mümkün olduğunca tecrit eden bir anlayış söz konusu. İşte bu nedenledir ki kadın hakları ile ilgili konulara öncelik vermediği gibi bugün Türkiye’de kadınlarımız bırakın yeni haklar kazanmayı var olan haklarını korumayı bir mutluluk kaynağına dönüştürmüş durumda" diyerek hükümete yükleniyor. Nazlıaka, bunlara kürtajın yasaklanması ya da en son cinsel istismar yasasında yapılması önerilen düzenlemenin geri çekilmesini örnek göstererek "bunların yeni hak kazanımı değil var olan hakkı koruyabilme başarısı" olduğunun altını çiziyor.

Aylin Nazlıaka
Milletvekili Aylin NazlıakaFotoğraf: A. Nazlıaka

Nazlıaka: Sorun aynı zamanda yargıdaki eril bakış açısı

Siyasi iktidarın kadını "eşit birey" değil "ikinci cinsiyet" olarak gördüğünü savunan Nazlıaka, bunun yanı sıra yargıda da eril bir bakış açısının hakim olmasının kadına yönelik şiddetin önüne geçilememesinde etkili olduğunu düşünüyor.

İyi hal ve saygın tutum indirimi gibi ceza indirimlerinin potansiyel katil ve tecavüzcüleri de cesaretlendirdiğinin savunan Nazlıaka "Mevcut yasalar uygulansa bile sorunun önemli ölçüde çözülebileceğini ancak bunların uygulanmadığını" belirtiyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Gülsüm Kav da Nazlıaka'nın yasaların uygulanmadığı yönündeki görüşünü destekliyor. Aile Bakanlığı’nın 2016 yılı sonunda bir Şiddetle Mücadele Eylem Planı yayınladığına dikkat çeken Kav, "Aile bakanlığı kendi hazırladığı plana uysa bile biz bu sorunu önemli ölçüde çözeriz. Fakat onlar kâğıtta kalıyor. Uyulmuyor" diye konuşuyor.

Nazlıaka, Özgecan Yasası’nın Meclis gündemine taşınması için Meclis Başkanlığı’na baskılarının sürdüreceğini kaydediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Başak Demir