Özgecan'dan sonra yaklaşık 2 bin kadın öldürüldü
11 Şubat 2020Türkiye'yi ayağa kaldıran Özgecan Aslan cinayetinin üzerinden tam beş yıl geçti. 11 Şubat 2015 tarihinde 19 yaşındaki Özgecan, bindiği minübüsün şoförünün tecavüz girişimine direndiği için hunharca katledilmişti.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'na göre Özgecan cinayetinden bu yana Türkiye'de 2 bine yakın kadın öldürüldü. Sadece 2019 yılında 474 kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetti.
Platformun 2019 raporuna göre; bu kadınların 152'sini kimin öldürüldüğü tespit edilemedi, 134'ü evli oldukları erkek, 25'i eskiden evli olduğu erkek, 51'i birlikte olduğu erkek tarafından öldürüldü.
474 kadının 185'i ateşli silahlarla, 101'i kesici aletle, 29'u boğularak, 6'sı kimyasal ilaç, 27'si darp edilerek, 6'sı yakılarak öldürüldü.
2011 yılı, son 10 yılda en az kadın cinayetinin işlendiği yıl olarak kabul ediliyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Sekreteri Fidan Ataselim, bunda hükümetin 2011 yılında kadına karşı şiddetle mücadelede gösterdiği kararlı tutumun büyük etkisi olduğunu düşünüyor. Ataselim'e göre; 2011 yılında kadın cinayetleri sayısının gerilemesinde Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair 6284 sayılı yasa için hazırlıklar yapılması ve konunun sık sık kamuoyunda gündeme gelmesi etkili oldu.
Şiddet uygulayanlara uzaklaştırma, yakın koruma gibi birçok tedbiri düzenleyen; kadınları maddi olarak güçlendirmekten kimlik değiştirmeye birçok hak tanıyan bu yasa, kadın örgütlerinin yıllarca süren mücadelesi sonucu 8 Mart 2012'de yürülüğe girmişti.
Ancak kadın örgütleri yasanın hâlâ etkin bir şekilde uygulanmamasından şikayet ediyor. Ateselim'e göre, mevcut yasaların hayata geçirilmemesi, kadına karşı şiddeti önlemeyi amaçlayan İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın etkin bir şekilde uygulanmaması ile Türkiye'de işlenen kadın cinayetlerinin sayısı arasında doğrudan bir bağ var. Kadın örgütlerine göre, eğer mevcut yasalar etkin bir şekilde uygulansaydı, bugün birçok kadın hayatta olabilirdi.
Bu kadınlara 2019 yılında Kırıkkale'de öldürülen Emine Bulut da dahil. Bulut, dört yıl önce boşandığı eski eşi tarafından kesici aletle kızının gözleri önünde boğazını keserek öldürülmüştü. Fail, verdiği ifadede "bana hakaret edince sinirlenip yanımda gezdirdiğim bıçakla vurdum" demişti.
Kadın örgütlerine göre bu sözler "iyi hal indirimi" almak için kadın cinayetlerinin görüldüğü davalarda sıklıkla dile getirilen "bahaneler." Ataselim, kadın cinayetlerinin sayısının artarak ilerlemesinin bir diğer önemli nedeninin de, kadın düşmanlığını körükleyen, erkeğe cesaret veren politikaların uygulanması ve yargıda cinayetlerin gerekli titizlikle ele alınmaması olduğunu düşünüyor.
"Bir katil mahkemelerde indirim alamamalı" diyen Ataselim, "Kravat takıyor, saygın birisiymiş, çok seviyormuş... Bu kararlar, bu potansiyeldeki tüm erkeklerin sırtını sıvazlayan ve 'evet, kadınları öldürüp hafif bir ceza ile kurtulabilirsin' demek anlamına gelebilir" diye konuşuyor. Ataselim'e göre şu an Türkiye'de kadın cinayetlerinde adalet neredeyse sadece kamuoyu baskısı oluşturarak elde ediliyor.
"Özgecan Yasası"
Türk Ceza Kanunu'nda haksız tahrik, iyi hal ve pişmanlık başlığı ile faile verilen ceza indirimlerinin kaldırmasını öngören kanun teklifi, yaklaşık 8 yıl önce Meclise sunulmuş ve Özgecan cinayetinin ardından "Özgecan Yasası" olarak anılmaya başlanmıştı. Ancak teklif, yıllardır kanunlaşmadı. Fidan Ataselim, "bunun neden bir türlü kanunlaşamadığını biz de yıllardır sorup duruyoruz" diyor.
Ataselim yapılması gerekenleri "Bir cinayet ile ayaklanıp daha sonra genelgeler yayınlamak kadın cinayetlerinin önüne geçmek için kalıcı bir çözüm getiremez. Erkeğe cesaret veren politikalardan vazgeçilmeli. Toplumun öfkesini dindirmek için idam dile getirilmemeli. Devlet toplumdaki şiddeti önlemek için sorunu bir bütün olarak ele alıp politik irade göstermeli" sözleriyle ifade ediyor.
Ölümü Türkiye'yi yasa boğan Özgecan bir daha geri gelmeyecek. Kızının gözü önünde boğazı kesilen Emine Bulut da... Ama daha fazla kadının katledilmesinin önüne geçmek mümkün.
Başak Demir
© Deutsche Welle Türkçe