Önlem can kaybını azaltıyor
28 Şubat 2010Şili’de son şiddetli deprem, 1960 yılında ülkenin güneyindeki Valdivia kentini yerle bir etmişti. Dünyada şu ana kadar kaydedilen en şiddetli deprem olan 9.5 büyüklüğündeki depremde bin 655 kişi yaşamını yitirmişti.
Şili’deki son depremin, Karayip ülkesi Haiti’de 12 Ocak’ta meydana gelen 7 büyüklüğündeki depremin ardından gelmesi, “ikisi arasında bir bağlantı olabilir mi” sorusunu gündeme getirdi. Alman Jeoloji Araştırmaları Merkezi’nden Profesör Doktor Rainer Kind, tüm depremlerin, yerkabuğu dinamiğinden kaynaklandığını, ancak ayrıntılarda birbirinden farklı olduğunu belirtiyor.
Kind, Şili’deki depremin bilimsel nedenini şöyle açıklıyor: “Şili’deki depremin nedeni levha tektoniğidir. Yani farklı kıta levhalarının yer değiştirerek yüzeyde birbirine yaklaşması ve bu şekilde Pasifik okyanus tabanının doğu kısmının doğuya doğru kayması. Bu kayma nedeniyle tabii ki Güney Amerika kıtasının altında sürtünmeler oluyor, levhalar birbirine geçince gerilim yaratıyor ve deprem yoluyla bu gerilim boşalıyor. Bu, milyonlarca yıllık bir süreç ama sürekli olarak bu kırılmaları ve sonucunda depremleri yaşıyoruz.”
Sıkı imar planı uygulanıyor
Haiti’dekinden çok daha şiddetli olmasına rağmen Şili’deki ölü sayısı ve yıkımın daha az oluşunu bilim adamları çeşitli nedenlere bağlıyor. Öncelikle Latin Amerika’nın en zengin ülkeleri arasında yer alan Şili’de sıkı imar yönetmeliklerinin uygulanması, felaketlere daha hazırlıklı olunması ve afet planının hemen uygulamaya geçirilmesi daha büyük bir faciayı önlemiş oldu.
ABD’deki Purdue Üniversitesi’nden Jeofizikçi Eric Calais, “Depremler kimseyi öldürmez. Yıkılacak bir şey yoksa yıkım da yaratamazlar” diyor ve binaları yıkanın depremin şiddeti değil, inşaat yapısı olduğunu belirtiyor.
Alman Jeoloji Araştırmaları Merkezi’nden Profesör Klein da depremlere karşı erken uyarı konusunda bilimsel imkanların az olduğunu belirterek “Bildiğimiz, bir yerde deprem olduysa orada yeniden depremler olacağıdır. Şimdiye kadar deprem yaşanan yerlerde sonradan da depremler kaydedildi. Ama ne zaman ne büyüklükte olacağı tam olarak bilinemiyor. Depreme karşı korunmanın en iyi yolu deprem bölgelerinde güvenli yapılaşmadır. Bunu yapmak mümkün. Ama tabii para meselesi” diyor.
Merkez üssü 30 kilometre altta
Şili’de deprem sonrası açığa çıkan enerji, Haiti’dekinin 900 katıydı. Ancak depremde açığa çıkan enerji dalgaları, merkezden uzaklaştıkça hızla güç kaybediyor. Şili’nin diğer şansı, deprem merkezinin, yerkabuğunun otuz kilometre altında oluşuydu. Haiti’de ise sadece 13 kilometre derinlikte ve tam da nüfusun çok yoğun olduğu başkent Port-au-Prince varoşlarının altındaydı.
Haiti ve ardından Şili’de meydana gelen depremler, erken uyarı sistemleriyle ilgili soruları da gündeme getirdi. Alman Jeoloji Araştırmaları Merkezi’nden Profesör Rainer Klein, depremlerin önceden kestirilebilmesi amacıyla yapılan araştırmalarla ilgili olarak şunları söyledi:
“Maalesef burada olumlu bir yanıt veremeyeceğim. Sismolojinin gelişim sürecinde erken tahmin konusunda çoğu zaman fazlasıyla iyimser düşünüldü. Ama sonuç çıkmadı. Şu an uzmanların tahmini, depremin önceden tespitinde makul bir sonuca yaklaşmak için bile daha onlarca yıla ihtiyaç olduğu yönünde.”
© Deutsche Welle Türkçe
Derleyen: Beklan Kulaksızoğlu
Editör: Hülya Köylü