Ön yargılarla beslenen antisemitizme dikkat!
9 Kasım 2008Almanya’da Yahudiler’e yönelik soykırımın başlangıcı 1938 yılının 9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gecesi sayılıyor. Bu tarihte, Almanya’daki Yahudiler’e ait, mekânlara, kuruluşlara saldırılar düzenlendi, sinagoglar yakıldı, Yahudiler dövüldü, tutuklandı ve toplama kamplarına gönderildi. Soykırım anlamına gelen ”pogrom” gecesinde, halkın ani bir öfke ile Yahudiler’e saldırdığı öne sürülse de, gerçekte saldırılar Nasyonal Sosyalistler tarafından planlanmış ve yönlendirilmişti.
Bu saldırılara bahane olarak; Paris’te Alman bir diplomatın; Polonyalı, 17 yaşında bir Yahudi genci Hershel Grynszpan tarafından öldürülmesi; gösterildi. Yahudi genç, diğer Polonyalı Yahudiler’le birlikte sınır dışı edilen ve Almanya ile Polonya arasında bir yerlerde kalan ailesinin akıbeti konusunda ümitsizliğe kapılmış ve tepki olarak Alman diplomatı öldürmüştü.
9 Kasım’ı 10 Kasım’a bağlayan gece düzenlenen saldırılar, halk arasında ”Kristal Gece” olarak da bilinir. Saldırılar sonrasında birçok sokak ve caddenin cam kırıkları ile kaplanmasından esinlenilerek verilen bu ad, olayların önemini hafiflettiği gerekçesiyle tartışmalara yol açar. Pogrom Gecesi, Naziler’in Almanya ve Avusturya’daki Yahudiler’e yönelik saldırılarının ilk doruk noktasıdır. Saldırılarda 260 sinagog yakılır; Yahudiler’e ait yaklaşık 7 bin 500 iş yeri ve konut tahrip edilir; 91 Yahudi öldürülür, binlerce Yahudi dövülür, yaralanır; en az 26 bin Yahudi toplama kamplarına gönderilir.
Almanya’da yaşayan Yahudiler bugünü unutmuyor, unutulmamasını istiyor. Almanya Yahudileri Merkez Konseyi Başkanı Charlotte Knobloch da, bu tarihte yaşananların gelecek kuşaklara da aktarılması gerektiğini savunuyor. Almanya Yahudileri Merkez Konseyi; 107 Yahudi Cemaati ile 23 Eyalet Birliği’ni çatısı altında toplayan, yaklaşık 104 bin üyeli bir örgüt. Konsey, eski Sovyetler Birliği’nden gelen Yahudiler’in uyumu, Federal Alman Hükümeti ile ilişkiler, sosyal ve kültürel bazı kurumların işletilmesi gibi alanlarda faaliyet gösteriyor. 2006 yılının Haziran ayından bu yana Konsey’in başkanlığını yürüten Charlotte Knobloch, bu göreve getirilen ilk kadın olma özelliğini taşıyor. 9 Kasım 1938 gecesinde yaşananların son görgü tanıkları arasında yer alan Knobloch, Deutsche Welle’nin sorularını yanıtladı.
DW: 9 Kasım 1938 tarihinde Yahudiler’i hedef alan pogrom gecesinin bu yıl 70. yıldönümü. Halk arasında Kristal Gece olarak bilinen bu saldırıların yaşandığı tarihte siz henüz çocuktunuz. Bu geceye ilişkin anılarınız nedir?
Knobloch: O günü hatırladığımda, babamla elele Münih sokaklarını nasıl boydan boya dolaştığımız aklıma geliyor. Yahudiler’e karşı bir şey olabileceği, evde kalmamamız, sokağa çıkmamamız gerektiği konusunda uyarılmıştık. Evimizden çıkıp, babamın bürosuna doğru yürümeye başladık. Babam Münih’te avukatlık yapıyordu. Yolda bir telefon kulübesinden bürosunu aradı. Kendisini müvekkil olarak tanıtan bir erkek, telefona çıktı ve Avukatın büroda olmadığını, kendisinin de onu beklediğini söyledi. Babam ne olduğunu hemen anladı, bürosunda onu bekliyorlardı. Biz de Herzog Rudolf Caddesi’ne gittik. Cadde kapatılmıştı ama hatıralarımda hâlâ çok canlı bir görüntü var; sinagogdan dumanlar yükseliyordu. Babam, benim ”Rothschild Amca” dediğim en yakın arkadaşına gitmek istedi. Ama onun evine vardığımızda, hepimizin tanıdığı o meşhur araç kapının önünde duruyordu. (Rotshild Amca) yanında iki kişi ile evden dışarı çıktı, hatta başında bir sargı vardı. Sargının kanlı olduğu görülüyordu. Onu otomobile doğru götürürlerken, bize baktı ve hemen başını çevirdi. Bizim de fark edilmememizi istemişti. (Rotschild Amca’yı) otomobile tekmeleyerek bindirdiler. Babam telefon kulübesinden Münih dışındaki bir arkadaşını arayarak, benim geceyi orada geçirip, geçiremeyeceğimi sordu. Yaklaşık bir buçuk, iki saat yayan yürüyerek oraya gittik. Ama ana caddelerden geçemedik, çünkü oralarda polis kontrolü vardı.
DW: Bugün ne söylerdiniz, 9 Kasım 1938 gecesini hatırlamak ne kadar önemli, bugün yaşayan genç insanlar için bu ne kadar önemli?
Knobloch: Sorunların çok açık bir şekilde görülmesi gerekiyor. 9 Kasım 1938’in üzerinden tam 70 yıl geçti ve görgü tanıklarıyla bu gece hakkında konuşmak için son fırsat. Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise sadece 70. Yılında değil, daha sonraki yıllarda da gençlerin bu günü hatırlaması ve anması için sorumluluk üstlenmesi gerekiyor.
DW: Sayın Knobloch, siz yaklaşık iki yıldır Almanya Merkez Yahudiler Konseyi’nin başkanı olarak yaklaşık 110 bin Yahudi’nin temsilcisi konumundasınız. Sizin için bu görevin zorluğu ya da cazibesi nedir?
Knobloch: Ne çekici, ne de zor geliyor. Biyografim de düşünüldüğünde; Yahudi dünyasının yeniden canlandığını, Yahudi yaşamının her gün biraz daha hareket kazandığını görmek beni çok sevindiriyor.
DW: Eski Sovyetler Birliği’nden gelen göçmenler Yahudiliğin canlanmasında etkili oldu. Cemaat sayısının artması, kuşkusuz bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Sizce bu zorluklar nasıl aşılır?
Knobloch: Bu şeylerin pekiştirilmesi gerekiyor. Burada, Yahudi olmaları nedeniyle eski Sovyetler Birliği’nde antisemitik davranışlara maruz kalan göçmenlerden söz ediyoruz. Ama aynı zamanda din yasak olduğu için Yahudilik hakkında bir şey bilmiyorlardı ve şimdi onlara cemaatlerde Yahudi yaşamının, Yahudiliğin tanıtılması gerekiyor. Ama aynı şekilde kamusal hayata, bu ülkeye kazandırılmaları, bu ülkenin geleneklerini, bu ülkenin değerlerini de öğrenmeleri gerekiyor. Eğer bu göç olmasaydı bugün her hafta, her ay inşa edilen bu yeni cemaat binalarına da sevinemezdik. Bunlar Yahudilerin yaşamını yeniden güzelleştirdi.
DW: Almanya’da gizlice yürütülen ve hatta bazen açıkça yapılan antisemitizme karşı sürekli uyarıda bulunuyorsunuz. Bu ülkede Yahudi düşmanlığının sona ermediğini somutlaştıran şey sizce nedir?
Knobloch: Evet, hâlâ, sürekli karşılaştığımız klişeler ve ön yargılar. Bazen doğrudan, bazen de herhangi bir şekilde. Bu İsrail’de de gündemde olan bir konu. İsrailliler Nazilerle; İsrail hükümeti Hitler ile karşılaştırıldığında, bu benim için antisemitik bir ifadedir. Her zaman söylediğim ve tekrarladığım gibi, elbette bir ülke, bir hükümet eleştirilebilir. Bence yapıcı eleştiri doğrudur, zira bazen eleştiri işe yarar. Ama ön yargılar ve klişelerle beslenen antisemitizm ve gizli antisemitizm mevcut. Bana, özellikle de gençler tarafından; Yahudiler vergi ödemek zorunda mı diye sorulduğunda, ne ile karşı karşıya olduğumu çok iyi biliyorum elbette.
DW: Almanya’nın Köln kentinde bundan kısa bir süre önce ırkçılığa, aşırı sağcılara karşı bir sivil bir birlik oluşturuldu. Bu birlik diğer yandan da cami yapımına destek verdi. Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin camilerin görünür bir şekilde inşa edilmesi talebini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Knobloch: Ben her zaman şundan yanayım; insanlar nerede ibadet etmek istiyorsa, tabii bu mümkünse, onlara bu imkan verilmeli. Ama aynı zamanda dikkat edilmesi gereken hususlar da var. İbadet yerinin çevresi, hangi şekilde olacağı, hangi dine ait olduğu, bunların tümünün kabul edilmesi gerekiyor, aksi takdirde bir çeşit yabancı düşmanlığı oluşacağına dair kaygılarım var.
DW: Ülkenin farklı kentlerine yaptığınız seyahatlerde, ne tür insanlarla karşılaşıyorsunuz? Alman toplumunun hangi kesimlerinde Yahudiler’e yönelik ön yargılar giderek artıyor veya bulunuyor?
Knobloch: Günümüzde; toplumun merkezinde beni kişisel olarak kaygılandıran yoğun bir antisemitizm olduğuna dair bir hisse sahibim -ve bunu sık sık da çevremde duyuyorum-. Ben her zaman; birilerini sahip oldukları ön yargılardan belki de kurtarabilmemi sağlayacak açık bir diyalog, ifade alanları arıyorum.