"Çıplak aramanın ispatı yok olan ailem"
29 Aralık 2020HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun 30 kadının Uşak Emniyet Müdürlüğü’nde çıplak aramaya maruz kaldığını açıklaması, kamuoyu gündemine oturdu. AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin ise iddialara, "Ben Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum, yok böyle bir şey" yanıtını verdi. Zengin’in sözlerinin ardından başta kadınlar olmak üzere çıplak aramaya maruz kalanlar, sosyal medyada "#ÇıplakAramayaSessizKalma", "#ÇıplakAramayaDurDe" etiketleri ile yaşadıkları mağduriyeti anlatan video ve mesajlar paylaşmaya başladı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da Özlem Zengin’in açıklamasını destekleyerek, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nu "terörist" olmakla suçladı ve "Türk Polis Teşkilatı’na bu iddiaları atan ispatlamazsa, namussuzdur, şerefsizdir" dedi. Bakan Soylu, yönetmeliğe göre cezaevlerinde çıplak arama yapılabildiğini ama bu uygulamanın karakollarda kesinlikle söz konusu olmadığını da ekledi.
Ancak ağabeyi Onur Yaser Can’ın karakolda maruz kaldığı çıplak arama sonucu on sene önce intihar ettiğini hatırlatan Ezgi Sevgi Can, “Siz bu çocuğa ne yaptınız? Ve yaptığınızın sonucunda neler oldu? Eminim hayatlarına hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlar ama ben her şeyimi kaybettim“ diye tepki gösteriyor.
İntiharın ardından çıkan not: "Çırılçıplak soyuldum"
ODTÜ Mimarlık Fakültesi mezunu Onur Yaser Can, 2010 yılının Haziran ayında İstanbul Harbiye’de esrar satın aldığı iddiasıyla gözaltına alındı. 28 yaşındaki genç, nöbetçi savcının talimatıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. İki gün sonra tutanaklarda eksiklik olduğu gerekçesiyle tekrar karakola çağrıldı. Ezgi Can Sevgi polisin, ağabeyi ve başkaları aleyhine değiştirdiği tutanakları imzalamaya zorladığını belirtiyor. Gözaltına alındığında kötü muameleye maruz kalan Onur Yaser Can baskı altında tutanakları imzalamak zorunda kalmıştı. 23 Haziran’da bir kez daha karakola çağrıldı. Ve 23 Haziran 2010 tarihinde odasından çırılçıplak atlayarak intihar etti. Anne Hatice Can, oğlunun intiharından sonra kot pantolonun arka cebinde bir not buldu. Notta, “Narkotik Şube’de çırılçıplak soyulup yere çöktürülüp öksürtüldüm. Onurumla oynadılar. Korkuyordum” yazıyordu.
"Çıplak arama" yasal mevzuatta var
Bugün hükümet yetkilileri iddiaları reddetse de, çıplak arama yasal mevzuatta olan bir uygulama. "Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük"te yer alan maddede, "Çıplak arama, hükümlünün utanma duygusunu ihlal etmeyecek şekilde ve kimsenin görmemesini sağlayacak tedbirler alınarak gerçekleştirilir" deniyor. Can ailesinin avukat Ümit Erdem, çıplak aramanın rutin bir uygulama olduğunu belirterek, "Cezaevlerinde mevzuata girmiş ama gördüğümüz üzere kollukta da uygulanıyor ancak kabul edilmiyor" diyor.
Oğulları Onur’un ölümünün ardından Can ailesi hukuk mücadelesine başladı. İki polis memuru hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçundan dava açıldı. Polisler dava sırasında çıplak aramayı itiraf etti ama 2011 yılında işkence ve kötü muameleyle ilgili polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. İki polis, evrakta sahtecilik suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı. Anne Hatice Can, mahkeme kararını Yargıtay’a taşıdı ama sürecin adaletsizliğine dayanamıyordu. 2014 yılının Mart ayında oğlu gibi pencereden atlayarak canına kıydı. İntihar ettiğinde, 56 yaşındaydı.
"İspatı abimin parçalanan ruhu diye haykırmak istedim"
Yargıtay kararı bozunca dava yeniden görülmeye başlandı. Geçen sene Ekim ayında İstanbul Çağlayan Adliyesi’nde görülen karar duruşmasında, baba Mevlüt Can yoktu. "Mavişim" diye hitap ettiği oğlu ve eşini kaybeden baba Can, duruşmadan kısa süre önce hayatını kaybetti. Karar duruşmasının görüldüğü mahkeme salonunda dört kişilik aileden geriye kalan Ezgi Sevgi Can vardı. Ezgi, hukuk mücadelesini tek başına sürdürüyor. O gün yeniden görülen davada, iki polis memuru 6 yıl 5 ay hapis cezasına çarptırıldı. Şimdi cezanın infazı için Yargıtay kararı bekleniyor. DW Türkçe’ye konuşan Ezgi Sevgi Can, AKP’li Özlem Zengin’in "Türkiye’de çıplak arama yoktur" sözlerini duyunca neler hissettiğini şöyle aktarıyor:
"Abimin başına gelen insanlık dışı muamele… Annemi, babamı kaybedişim. Hepsi çıplak aramadan kaynaklanıyor. ‘İspatlasınlar o zaman’ diyorlar ya, ispatı yok olan ailem. ‘İspatı katledilen ailem, abimin parçalanan ruhu’ diye haykırmak istedim."
Mahkeme önüne çıkarılmamış polisler için yargı yolu
On yıldır devam eden yargı sürecinde, bu ay içinde yeni bir gelişme yaşandı. Mahkeme, İstanbul Valiliği’nin olay tarihinde Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde görevli olan ve evrakta sahtecilik suçuna iştirak etmiş diğer polisler hakkında soruşturma izni verilmemesi kararını kaldırdı. İstanbul Bölge İdare Mahkemesi kararında, Can ailesinin valiliğin eksik ve yetersiz ön incelemeye dayanarak soruşturma izni vermemesine karşı çıkarak yaptığı itirazı haklı buldu. Böylece, idare mahkemesi kararıyla yargı önüne çıkarılmamış polis memurları için yargı yolu açılmış oldu.
İşkence ve kötü muamele dosyası AİHM’de
Ezgi Sevgi Can, kararı olumlu buluyor. Hukuk mücadelesine devam edebilmek için önemli bir adım olduğu görüşünde. Ağabeyi Onur Yaser Can’ın karakolda kötü muamele ve işkenceye maruz kalmasına ilişkin açılan dosya, Türkiye’de takipsizlik verilmesinin ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınmıştı. Ezgi şimdi AİHM’den çıkacak kararı bekliyor. On yıl içinde ailesini kaybeden Ezgi Sevgi Can’ın tek dileği, yaşadıklarına sebep olan polis memurlarının işkenceden yargılandığı günü görmek.
"Ufak ufak adımlarla ben bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğim. Bütün sorumlu polisler işkenceden yargılanana kadar mücadelemi sürdüreceğim."
Burcu Karakaş
©Deutsche Welle Türkçe