1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çet davası: Kadınların itirazı cinayeti ortaya çıkardı

4 Aralık 2019

Şule Çet davası Türkiye’de kadın cinayetlerinin önlenmesinde dayanışmanın sembolü sayılıyor. Hak savunucuları, Çet cinayetinin aydınlatılmasında kadınların yüksek sesle itirazının büyük rol oynadığına vurgu yapıyor.

https://p.dw.com/p/3UEze
Proteste von Frauenorganisationen in Ankara
Fotoğraf: DW/H. Köylü

Üniversite öğrencisi Şule Çet’in Ankara'da bir plazanın 20'nci katından düşerek şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmesine ilişkin bir buçuk yıldır süren davada, sanık Çağatay Aksu "kasten öldürme, cinsel saldırı, hürriyetten yoksun kılma” suçlarından müebbet ve 12 yıl 6 ay, diğer sanık Berk Akand ise Aksu'yla aynı suçlardan 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Eşitlik İzleme Kadın Grubu Sözcüsü, avukat Hülya Gülbahar mahkemenin kararını"Cinayetin soruşturma aşamasında üstünün kapatılmaya çalışıldığını hiçbirimiz unutmayacağız. Kadınlar itiraz etti, dayanıştı ve Şule Çet’in intihar etmediğini, öldürüldüğünü mahkemeye kabul ettirdi” sözleriyle değerlendirdi. Avukat Gülbahar, Şule Çet davasında yaşananların sadece kadınlar için değil tüm toplum için anlamının büyük olduğuna dikkat çekti.

Gülbahar, kadınların itirazı sayesinde Türkiye’de yargının işleyebileceğini ortaya koyan Çet davasının tüm kadın cinayetlerinin aydınlatılması yolunda yeni bir açılım olabileceği görüşünü dile getirdi.

Tam bir buçuk yıl süren Çet davasının başında sanık avukatlarınca hazırlatılan bir raporda, Şule Çet’in ‘tenha bir yerde erkeklerle alkol içmeyi kabul ettiği’ bu yüzden de ‘cinsel ilişkiye razı gösterdiği’ öne sürülmüştü.

Avukat Gülbahar, bu raporla birlikte Şule Çet davasının tüm kadınların gündelik hayat pratiklerinin sorgulandığı bir davaya dönüştüğünün akıllardan hiç çıkarılmamasını istedi. Dava boyunca sanık avukatları Şule Çet'in neden ve nasıl öldürüldüğü yerine onun bekaretini, erkeklerle gezmesini, öğrenciyken çalışmasını, bira içmesini gündemde tutmaya çalışmışlardı.

“İtirazlar tescillendi”

Avukatların bu tercihinin Türkiye’de kadın cinayetlerine yaklaşımdaki çarpıklığı ortaya koyduğunu anlatan Türkiye Kadın Dernekleri Başkanı Canan Güllü de, davanın başında cinsel istismar şüphesinin hiçe sayıldığını, Adli Tıp’tan düzgün raporlar alınamadığını hatırlattı.

Proteste von Frauenorganisationen in Ankara
Fotoğraf: DW/H. Köylü

"Türkiye’de tecavüzü saklamayı, adaletten kaçmayı iş edinenlerin kadın cinayetlerinin başrol oyuncusu” olduğunu söyleyen Güllü, “Şule Çet davası boyunca delillerin çarpıtılmasına, bir genç kadının özel hayatına saldırılmasına, gerçekler yerine yalanların konuşulmasına isyan etti kadınlar. Ve bu isyan öyle büyüdü ki, sonunda sanık avukatları sosyal medyada karşılık bulan dayanışmanın bile çarpıtma olduğunu söyleyecek noktaya geldiler” dedi.

Güllü, davada savcının Şule Çet'in patronu ve ona yardım eden arkadaşı için istediği müebbet cezalarının mahkemece kabul edilmesinin kadınların itirazının haklılığının tescili olarak değerlendirdi.

Cinayeti anlatan cezaevi mektupları

Çet ailesinin avukatlarından Umur Yıldırım da, cinayetin intihar olduğunu iddia edenlerin, sanıkların cezaevindeki mektuplaşmaların ortaya çıkabileceğini hesaba katmadığını hatırlattı.

Sanıkların cezaevinde birbirlerine yazdıkları mektuplarda duruşmalarda neler söyleyecekleri, birbirini nasıl kollayacakları ortaya çıkmıştı. Sanıklar o mektuplarda birbirlerine “Anca beraber, kanca beraber” mesajı vermişlerdi.

“Yüreğimize su serpildi ama…”

Avukat Yıldırım, Şule Çet'in patronu olan sanığın ailesinin AKP ve MHP milletvekillerine davayı izleyen gazeteciler ve hak savunucularıyla ilgili raporlar gönderdiğini de hatırlattı. “Fişleme yaparak, siyasetçileri de arkalarına almaya çalıştılar. Bunlar unutulacak şeyler değil” diyen Yıldırım, karar duruşması tamamlanmış olsa da Çet davasıyla ilgili yargı sürecinin bitmediğini söyledi.

Çet davasının 6'ıncı duruşmasında Şule’nin patronu sanık Çağatay Aksu ile ona yardım eden Berk Akand için savcının istediği hapis cezaları mahkeme heyetince kabul edildi. Mahkeme, Çet’in cinayete kurban gittiğine hükmetse de Yıldırım bu hükmün "tam da istenilen karar” olmadığına dikkat çekti.

Sanıkların baba İsmail Çet’e “Kızına sahip çıksaydın” sözlerini hatırlatan Yıldırım, “Bu zihniyete mahkemenin cezalarda takdir indirimi uyguladığını” söyledi. Yıldırım, “Aksu, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı ancak bu cezada indirime gidildi ve ağırlaştırılmış bölümü çıkarıldı. İndirim olmamalıydı. Bir babanın acısına su serpildi ama biz mahkeme kararını istinafa taşıyacağız. Mahkeme takdir indirimi uygulamamalıydı” dedi.

Ne olmuştu?

Üniversite öğrencisi Şule Çet, Ankara’da bir plazanın 20'inci katından düşerek hayatını kaybettiğinde, bu duruma tanık olan patronu Çağatay Aksu olayın intihar olduğunu anlatmıştı. Ancak dava ilerledikçe, Aksu ile avukatlarının intihar iddiasına tepkiler arttı. Çet ailesinin avukatları, Şule Çet’in öldürüldüğüne ilişkin bulguları kamuoyuyla paylaştıkça hak savunucuları, Çet’in ölümünün aydınlatılması için özellikle sosyal medya üzerinden yoğun bir kampanya yürüttü. Tepkiler üzerine patron Çağatay Aksu ile ona yardım eden arkadaşı Berk Akand tutuklandı. Sanıkların olay gecesi yurtdışına çıkmaya çalıştıklarının öğrenilmesi üzerine Türkiye genelinde kadın cinayetlerine karşı eylemler zinciri başladı. Çet’in ölümüyle ilgili birçok delilin adli tıpta kaybolduğunun belirlenmesi, cinsel istismar ve tecavüz şüphelerinin araştırılmasının önünü açtı. Bu araştırmalarda gerçeğe ulaşan Çet ailesinin avukatları, Şule Çet’in cinayete kurban gittiği konusunda mahkeme heyetine seslerini duyurmayı başardı. 

Hilal Köylü/Ankara

© Deutsche Welle Türkçe