Soldat
28 Haziran 2010Henry Lukács bugüne kadar tam 370 kez paraşütle atlayış yaptı. Hatta 10 bin metre yükseklikten bile atladığı oldu. Bu yükseklikten atlamak hiç de kolay değil. Bu yükseklikte hava sıcaklığı bazen eksi 60 dereceye kadar düşüyor. Ayrıca insan sırtında 60 kilogramdan fazla yük taşıyor. Bu yük ağırlığını özellikle yere indikten sonra hissettiriyor. Başçavuş Lukács, böyle bir atlayıştan sonra ayağa kalkmana yardım edecek birinin bulunmasının iyi olduğunu söylüyor. Ancak uçağın kapısı açılınca, insan baş döndüren yüksekliğe bakarak kendini boşluğa bıraktığında ağırlığın hemen unutulduğunu da sözlerine ekliyor.
Afganistan’da kaybedilen arkadaşlar
Henry Lukács, Federal Alman Ordusu’nda İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk kez verilen ”cesaret madalyasını” Temmuz 2009’da Başbakan Angela Merkel’den alan dört asker arasında bulunuyor. 28 yaşındaki ordu mensubu, bu madalyaya Ekim 2008’de Afganistan’da yaptığı görev nedeniyle layık görüldü. Lukács, bu görevi şöyle anlatıyor: ”20 Ekim’de büyük bir operasyona katılmıştık. Bu operasyon sırasında devriye gezen Alman askerlerine intihar saldırısı yapıldı. Biz derhal yardıma gittik, onları kurtarmaya çalıştık.”
Henry Lukács, aradan aylar geçmiş olmasına rağmen hâlâ bu trajik olayı unutamıyor ve şunları söylüyor: ”Afganistan’ı sadece üzüntü ve acı ile hatırlıyorum. Orada iki arkadaşımı kaybettim.” Lukács bu nedenle Hindikuş’taki görev için Alman halkından daha çok destek ve en azından anlayış bekliyor. Lukács bu beklentisine neden olarak, Alman askerlerinin bölgede yararlı bir amaç için bulunmasını gösteriyor ve ülkenin yeniden yapılanması için verilen yardımın bunun bir kanıtı olduğunu söylüyor. Lukács, medyada sadece Afganistan'da Alman askerleri saldırıya uğradığında ve öldürüldüğünde haber yapılmasını eleştiriyor.
Genç askerlere yardım
Henry Lukács’ın şimdiki görevi dünyanın farklı yerlerinde edindiği deneyimi, genç askerlere aktararak, onları tehlikeli misyonlara hazırlamak. Bu görev için son derece uygun olan Lukács’ın küçük odasının duvarlarında tatil fotoğraflarından çok, aldığı sertifikalar asılı. Başçavuş Lukács, neredeyse her hafta Almanya içinde veya dışında seyahate çıkıyor. ‘Paraşütçü olarak Özel Harekât Tümeni bünyesinde kendinizi seçkin bir asker olarak tanımlıyor musunuz’ sorusunu Lukács, ”başkaları böyle tanımlıyor. Elbette çok daha yoğun bir eğitim alındığı için insan kendini diğer bölüklerden ayrı tutuyor. Ama ben herkesin yapmadığı bir şeyi yapabildiğim için çok minnettarım” şeklinde yanıtlıyor.
Birbirine bağlılık
Başçavuşun, Federal Ordu bünyesinde günlük çalışma ritmi elbette çok sıradan olabiliyor. Lukács seyahate çıkmadığı zaman haftayı Zweibrücken garnizonunun paraşüt taburundaki arkadaşlarıyla geçiriyor. Erler genellikle üç kişilik odalarda kalırken, Lukács başçavuş olduğu için küçük de olsa kendine ait bir odası bulunuyor. Bugünlerde televizyonu bozuk olduğu için asker arkadaşlarına daha fazla zaman ayırabiliyor. Birbirlerine bağlı olduklarını söyleyen Lukács, böyle bir iş ortamının her yerde bulunmayacağını belirtiyor. Temelinde karşılıklı anlayış ve güvenin bulunmadığı bir topluluğun sorunlar yaşaması mümkün. Zaten bu askerlerin sadece birbiriyle dar bir mekânda anlaşmaları değil, tehlikeli görevler sırasında birbirlerine güvenebilmeleri de gerekiyor.
Ayaklarının dibine düşen kız
Hafta sonunda nihayet kendisine ayıracak zamanı oluyor. Lukács, hafta sonları kız arkadaşını görmeye Köln’e gidiyor. Almanya’nın doğusundaki Jena kentinde doğan kız arkadaşı artık Kölnlü olduğunu düşünüyor. Kız arkadaşı kelimenin tam anlamıyla, aynı zamanda çatı ustası olan Lukács’ın ayaklarının dibine düşüyor. Zira kız arkadaşı da boş zamanlarında paraşütle atlıyor. Henry Lukács, paraşütle atlarken kız arkadaşının kısa filmini çekiyor. Birlikte aile kurma ve çocuk sahibi olma planları yapıyorlar. Ancak önce kız arkadaşının hukuk öğrenimini tamamlaması gerekiyor. Lukács görevi sona erdiğinde başka bir ülkeye göç etmeyi düşünüyor. Mesela Küba’ya. Kız arkadaşı ile birlikte orada çok güzel bir tatil yaptıklarını belirten Lukács, sözlerini şöyle sürdürüyor: ”Ben puroyu çok severim. Küba purosu içtiğimde, rahatlıyor ve düşünebiliyorum. Bu beni çok mutlu ediyor.”
Soru: Federal Alman Ordusu'nun Afganistan’daki görevi için daha çok desteğe ve anlayışa ihtiyacı olduğunu düşünüyor musunuz?