"Zamanlama doğru değil"

Hırvatistan coğrafî konumu ve tarihiyle tabii ki Avrupa’nın, Avrupa demokrasi topluluğunun bir parçası. Tüm diğer Balkan ülkeleri gibi Hırvatistan da AB’ye girmeli. Bu, sadece bölgeyi istikrara kavuşturmak ve Yugoslavya’nın dağılmasının ardından yaşanan kardeş kavgasının tekrarlanmasını önlemek için bile gerekli. Ama soru: 1 Temmuz gerçekten de üyelik için doğru bir zamanlama mı?

AB’ye uyum sürecindeki yoğun çalışmalara rağmen ülkedeki polis ve yargı sistemi Avrupa seviyesine gelmedi. Organize suçlar ve yolsuzluklara karşı mücadeledeki sorunlar Romanya ve Bulgaristan’dakinden daha büyük hale gelebilir. Ekonomik olarak bakıldığında Hırvatistan bir kriz ülkesi. Ekonomisi küçülüyor. Bütçe açığı, AB İstikrar Paktı’nda öngörülenden iki kat büyük. Gençler arası işsizlik yüzde 40 cıvarında. Hırvatistan’ın AB üyesi olarak bu sorunların üstesinden daha iyi gelebileceği tezi savunulabilir. Hırvatistan’ın Brüksel’den alacağı yardımların miktarının artacağı da doğru olabilir. Peki ama AB niye Kıbrıs, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İrlanda’nın yanında bir de Hırvatistan’ın yükünü üstlensin? Bir kriz ülkesinin daha AB’ye alınmasını AB vatandaşlarına izah edebilmek zor.

‘AB genişlemeye hazır mı?' sorusu hiç ciddi bir şekilde tartışılmadı. Hırvatistan’ın üyeliğiyle eski savaş taraflarının geçmişten kalan anlaşmazlıklarının ve etnik gerginliklerin AB’ye ithal edilmesi tehlikesi büyüyor. Şu an herşey barışçı bir şekilde seyrediyor. Ama gelecekte AB üyesi Hırvatistan, örneğin üye adayı Sırbistan’ın AB’ye girişini engelleyebilir. Eski Yugoslav cumhuriyetlerinin hep birlikte aynı zamanda AB’ye alınması daha iyi olurdu. O zaman örneğin Bosna-Hersek’teki ya da Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıklar üyelik öncesinde halledilmek zorunda kalınırdı. Hırvatistan üye oluyor, bu artık kesin. Ancak AB üyeliğinin uzun vadede bir işe yarayıp yaramayacağı belirsiz.

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Bernd Riegert

Editör: Beklan Kulaksızoğlu