1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yıldız: Boyun eğmeyeceğim

14 Ocak 2019

“NSU 2.0” imzalı tehditlere hedef olan avukat Seda Başay Yıldız, korkmadığını, tehditlere boyun eğmeyeceğini söyledi. Yıldız, “Bu tehditler, sadece beni değil Alman hukuk devletini, hepimizi hedef alıyor” diye konuştu.

https://p.dw.com/p/3BXW9
Deutschland Seda Basay-Yildiz, Rechtsanwältin in Frankurt am Main
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Roessler

Aşırı sağcı fakslarla tehdit edilen avukat Seda Başay Yıldız, “Dikkatliyim ama korkmuyorum, çünkü istedikleri bu, tehditlere boyun eğmeyeceğim” dedi. 

Neonazi terör hücresi NSU tarafından öldürülen Türklerin avukatlığını yapan Seda Başay Yıldız, son dört ayda aldığı “NSU 2.0” imzalı iki tehdit faksını, 6 polisin görevden alındığı soruşturmayla ilgili gelişmeleri, güvenlik güçlerinin tehditler konusundaki değerlendirmesi ile “silah edinebilirsiniz” önerisini DW Türkçe’ye anlattı. 

Türkiye kökenli avukat Seda Başay Yıldız, “Dört ay içerisinde iki tehdit faksı geldi ve polis bana bunu yazan eyleme geçmez diyor. Ama NSU’nun söylemi doğrultusunda kendiliğinden harekete geçecek olanların olduğunu biliyoruz” dedi. 

42 yaşındaki Frankfurtlu avukat Seda Başay Yıldız’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:

DW Türkçe: Size faks yoluyla ulaşan ikinci tehditte neler yer alıyor?

Seda Başay Yıldız: Ağustos ayındaki ilk tehditten sonra bildiğiniz üzere 6 polis açığa alınmıştı. Son gelen tehdit yazısında onlara atıf yapılıyor, “anlaşılan meslektaşlarımıza ne yaptığının bilincinde değilsin” deniliyor, bunun sonuçsuz kalmayacağı ifade ediliyor, “Türk domuzu” gibi ırkçı hakaretlere yer veriliyor. Ayrıca bu sefer annemin, kocamın, babamın isimlerine yer veriliyor. Babamın sosyal medya hesapları yok, cep telefonu bile benim üzerime, bu bilgileri herhangi birinin edinmesi mümkün değil. Demek ki Ağustos ayında polis bilgisayarında benim bilgilerim alınırken ailemin bilgileri de alınmış ve bana dört ay sonra "babanın, annenin, eşinin ismini, çocuğun doğum tarihini de biliyoruz” mesajı verilmek istenmiş. 

DW Türkçe: Polis son tehdit ile ilgili size ne dedi?

Ben kendilerine “tehdit yazısını göndereni bulabildiniz mi?” diye mail attım. Bunun üzerine Cuma günü geldiler. Kişiyi tespit edememişler, edemiyorlarmış, ama nedense polis bir tehlike olmadığını söylüyor. Psikologları kullanılan terimlere bakmışlar, “Bunu ifade eden aktif olmayacaktır” dediler… “Siz güvendesiniz, size bir zararı olmaz” dediler. Güya böyle yazı yazan kişi zararsızmış, tehlikeli olmazmış…

DW Türkçe: Nasıl bu kadar emin olabiliyorlar sizce?

Bilemiyorum, şu an tehlikede olmadığımı söylüyorlar, ama tabii ki bunun garantisi yokmuş, bu nedenle silah taşıyabilirmişim… “İsterseniz silah alabilirsiniz” dediler…. 

DW Türkçe: Güvendeyseniz neden silaha ihtiyaç duyasınız ki?

Ben de aynen bu soruyu sordum. “Güvende olduğumu, tehlike olmadığını söylüyorsunuz aynı zamanda ‘silah için işlemler, izinler konusunda yardımcı olabiliriz, öğretebiliriz’ diyorsunuz… Benim silaha mı ihtiyacım var?” diye sordum. Ben silahı çekene kadar, o yapacağını zaten yapar… Bu gerçekten son derece saçma bir öneri. Beni korumak yerine, “silahlanabilirsiniz” demeleri anlaşılır değil.

DW Türkçe: Koruma verdiler mi?

"Gerekli değil” dediler. Tuhaf tabii. Bir taraftan psikologların bunu yazan kişinin tehdit oluşturmayacağını söylediğini aktarıyorlar, diğer taraftan “her zaman bir risk var tabii” deyip "silah taşıyabilirsiniz” diyorlar… 

DW Türkçe: Kendinizi güvende hissediyor musunuz?

Açıkçası hissetmiyorum. İkametgahımı değiştirdim, yeni adresim gizli. Daha güvende hissediyorum ama mesela dün akşam bürodan çıkarken bir sağ bir sola bakıyorum… Dikkatliyim ama korkmuyorum, çünkü istedikleri bu, tehditlere boyun eğmeyeceğim. 

DW Türkçe: Yıllarca NSU davasında müdahil avukat olarak görev yaptınız, bu süreçte yaşadıklarınız, tanık olduklarınız güvenlik birimlerine daha büyük bir güvensizlik duymanıza neden oluyor mu? 

Tabii ki çünkü bildiğiniz gibi NSU’nun “söz yerine eylem” söylemi vardı. Dört ay içerisinde iki tehdit faksı geldi ve polis bana bunu yazan eyleme geçmez diyor. Ama NSU’nun söylemi doğrultusunda kendiliğinden harekete geçecek olanların olduğunu biliyoruz. Şimdi açığa alınan polislerle kendini özdeşleştiren bir sürü insan var. Geçen bu yönde mailler geldi zaten. Ben bunu polise de söyledim. "Yazmadan harekete geçecek olanlar var, NSU'da gördük” dedim…

DW Türkçe: Ne yanıt verdiler?

Hiçbir şey… 

DW Türkçe: Peki, bir önceki tehdit mektubu üzerine yürütülen soruşturma sürecinde 6 polis açığa alınmıştı. Gelinen nokta ne?

Ben ilk gelen tehdit faksından sonra suç duyurusunda bulunurken zaten ancak bir memurun, kamu görevlisinin bu bilgilere erişimi olduğuna dikkat çekmiştim ve yapılan araştırmalarda bir polis memurunun bilgisayarından benim bilgilerimin alındığı ortaya çıkmıştı ve bunun ardından mahkeme kararıyla yapılan arama esnasında polislerin WhatsApp grubunda aşırı sağcı, kanun dışı sohbetler gün ışığına çıkmıştı. Bana verilen son bilgi, şu anda konuşmama haklarını kullandıkları, görevde olmadıkları, onlardan bir zarar gelmeyeceği yönünde. Anladığım denetim altındalar ya da her neyse. Demek ki benim bilgilerimi başkasına verdiler ya da onlarla aynı görüşteki insanlar olaya müdahil oldu. Açıkçası benim bilgilerim kimlere verildi ben de bilmiyorum… 

DW Türkçe: İlk tehdit yazısında Usame bin Ladin'in eski koruması Sami A.’nın avukatlığını yapmanıza atıf vardı. Son yazıda da görevden alınan polisler. Siz tehditleri neye bağlıyorsunuz?

Nedenini bilmiyorum ama ben siyasetçileri, en başta da söylemlerinden dolayı Alman İçişleri Bakanı Horst Seehofer’i sorumlu tutuyorum. Devlet görevlendirdiği, beni tuttuğu için, hukuk devleti gerektirdiği için avukat olarak savundum müvekkilimi. Bu hukuk devletinin bir gereğidir. Siyasetçilerin popülist söylemleri, avukatları hedef almaları, sanki onları tehlikeli olarak gördükleri, sınır dışı etmek istediklerini biz engelliyormuşuz gibi bir söylem üstlenmeleri, bizi hedef göstermeleri kabul edilemez. Almanya'da yargı bağımsızlığı varsa şayet Alman İçişleri Bakanı da buna gayet tabii ki uymak zorunda. Çünkü demokratik bir ülkede yaşıyoruz ve avukat olarak ben görevimi yapıyorum. Sınır dışı, mülteci davalarında çalışan pek çok avukat düşman gibi gösteriliyor. Bu tehditler, sözlü saldırılar sadece beni değil Alman hukuk devletini, hepimizi hedef alıyor.

 

Değer Akal

© Deutsche Welle Türkçe