Yüksekdağ: Siyasi bir taarruz yaşanmaktadır
4 Temmuz 20172016 yılının Kasım ayından bu yana Kocaeli F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan ve hakkında kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle milletvekilliği düşürülen Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, bugün Ankara 16'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada hakim karşısına çıktı.
Yüksekdağ hakkında, "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet", "Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "Suç işlemeye tahrik" suçlarından 30 yıldan 83 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.
Yüksekdağ’ın duruşmasını izlemek üzere HDP Eş Başkanı Serpil Kemalbay, HDP milletvekilleri HDP MYK üyeleri, HDP il ve ilçe yöneticileri, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Cumartesi Anneleri adliye binasına gitti. HDP milletvekillerine duruşmayı izlemek için yabancı bir delegasyon da eşlik etti. Delegesyonda Almanya, Hollanda, Fransa, İngiltere ve İtalya'dan siyasetçi ve hukukçunun yer aldığı bildirildi.
Yüksekdağ'ı savunmak için binden fazla avukat yetki belgesi sundu. Ancak mahkeme kural gereği Yüksekdağ'ı sadece üç avukatın savunabileceğine dikkat çekti.
Yüksekdağ'ın savunması
HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ilk kez hakim karşısında savunma yaptı. Bugünkü yargılamaların siyasi anlamda da, tarihsel anlamda da yargılama olmadığını söyleyen Yüksekdağ, "Siyasi bir taarruz yaşanmaktadır” dedi. HDP Genel Merkezi twitter hesabından Yüksekdağ'ın savunmasından başlıkları paylaştı.
Duruşmaya gelmek isteyen avukatlarının otobüslerinin bağlandığını, fiilen gözaltına alındıklarını söyleyen Yüksekdağ, mahkeme heyetinin duruşmayı izlemek isteyen uluslararası heyeti dışarı çıkarma kararını eleştirdi. Yüksekdağ "Mahkemeye bizzat katılmak istedik çünkü zulmün gözünün içine bakmak istedim. Zira biz zulmün karşısında durmaktan hiç korkmadık” dedi.
Mahkeme salonuyla ilk kez karşı karşıya gelmediğini söyleyen Yüksekdağ, "100 yıl ceza isteniyor. Birkaç ömrüm daha olsa aynı şeyleri yaparım. Bizim bir asra değecek kadar barış ve demokrasi davamız var” dedi. Savunmasında AKP hükümetini eleştiren Yüksekdağ, "Ortalık kan deryasıyken '400 vekil verseydiniz bunlar olmazdı' dediler. Biz o zaman mahkeme salonlarına geleceğimizi biliyorduk. Daha fazlasını da biliyorduk ya, Allah'ın sevgili kuluyumdur, bana biraz daha yaşa demiştir. O nedenle buradayım. Sayısız ölüm tehditleriyle, taammüden ölüm girişimleriyle karşı karşıya kaldık. Selahattin Demirtaş da aynı şekilde. Biz o tarihten itibaren bu ülkede barışın kazanabileceği tavrımızın saldırıya uğrayacağını biliyorduk" dedi.
Yüksekdağ savunmasının devamında, "Benim söylediğim sözlerin altına imza atan altı milyon yurttaş var. 6 milyonu mahkeme salonlarına nasıl sığdıracaksınız? Beni tanıdıysa kamuoyu biliyordur. Ben egemenin yüzüne söylemediğim sözü toplantılarda söylemem. Sözümü sonra inkar etmem. Meclis'te söylediği sözlerden cayanlar hesap vermelidir. Dün bize söz verenler, Kürt halkını yıllarca oyalayanlar nerede? Tek suçumuz şudur; Dedik ki Meclis babanızın malı değil. Köylü kızı Figen de gelir vekil olur, Şırnaklı çobanın oğlu Ferhat da" diye konuştu. Yüksekdağ konuşmasına, "Biz korkuyla siyaset yapmıyoruz. Kaybetmekten korkmuyoruz. Kaybedersek ayağa kalkarız, zaferler için yürümeye devam ederiz. DTK (Demkratik Toplum Kongresi) yöneticisi olsam bunu göğsümü gererek söylerim, olmadan da DTK’yi savunurum. Kayıtlara geçsin; DTK demokratik bir kurumdur. İktidar kendi suçunu örtmeye çalışıyor. 6-8 Ekim'de hangi paramiliter güçler sokaktaydı, biz bunları biliyoruz!" sözleriyle devam etti.
Yüksekdağ'ın avukatı DW Türkçe'ye konuştu
Yüksekdağ'ın avukatlarından Gülseren Yoleri, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, HDP'li siyasetçinin yaklaşık bin 200 avukat ile savunulduğunu söyledi.
Geçmişteki herhangi bir davada "böylesine kalabalık bir avukat grubu hatırlamadığını" belirten Yoleri, duruşma salonundaki savunma ekibinin ise OHAL KHK'ları kapsamında üç avukatla sınırlandırıldığını ifade etti.
Yüksekdağ hakkında sekiz fezlekeden oluşan bir dosya olduğunu hatırlatan Yoleri, "Bu davaların bir bütün halinde anayasanın ihlali olduğunu ifade edeceğiz. Çünkü Anayasa'nın 83'üncü maddesi çok açık. Milletvekillerinin yasama sorumsuzluğu, kürsü sorumsuzluğu var. Yani konuştuklarından dolayı haklarında soruşturma açılamayacağı, dava açılamayacağı söylendiği halde yürüyen bir yargısal süreçten bahsediyoruz" dedi.
Avukat Yoleri, "açık ve topyekûn bir anayasaya aykırılık söz konusu olduğunu" belirterek, "Bugün de zaten savunmalarımızı yaparken bu konuyu özel olarak vurgulayacağız. Yani bir anlamda aslında orada yasaya aykırılıkların, hukuksuzlukların teşhiri söz konusu olacak" şeklinde konuştu.
"Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamalar da suçlamalar arasında"
Avukat Yoleri, Yüksekdağ'ın ayrıca, Deutsche Welle’ye verdiği röportaj yüzünden yargılandığı davanın geçen ayki karar duruşmasına Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile değil, bizzat katılarak kendini savunmak istediğini ancak bu talebinin reddedildiğini belirtti.
Ankara 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, söz konusu davada Yüksekdağ'ın "terör örgütü propagandası" suçundan 1 yıl 6 ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti.
Yoleri, Yüksekdağ'ın DW'ye yaptığı açıklamaların bugünkü duruşmada yer alan suçlamalar arasında da bulunduğunu belirterek, "Sekiz fezlekeden biri de o. Burada bugün zaten bir mükerrer yargılama itirazında da bulunacağız" dedi.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 4 Kasım'da Diyarbakır 2'nci Sulh Ceza Hâkimliği tarafından terör soruşturması kapsamında tutuklanmıştı. Demirtaş Edirne F Tipi Cezaevi'ne konulurken, Figen Yüksekdağ da Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi'ne götürülmüştü.
Yüksekdağ hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında iddianame hazırlanmıştı. İddianamede Yüksekdağ'ın, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) içerisindeki faaliyetleri ve diğer eylemleri nedeniyle "terör örgütünün yöneticisi" sıfatıyla cezalandırılması istenmişti.
© Deutsche Welle Türkçe
DW, HT/CÖ/GA/BD