1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Griechenland Wende

4 Kasım 2011

Referandum planından vazgeçilmesi, Atina’da aklın galip geldiğini gösteriyor. DW Yunanca Yayınlar Yöneticisi Spiros Moskovou, Atina’da siyasi hesapların ön planda olduğu değerlendirmesini yapıyor.

https://p.dw.com/p/1358c
DW Yunanca Yayınlar Yöneticisi Spiros Moskovou
DW Yunanca Yayınlar Yöneticisi Spiros Moskovou

Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu’nun hesapları tutmadı. Avrupa Birliği kurtarma paketini referanduma sunarak Papandreu, halka sorumluluk yüklemeyi, halkın onayını ve desteğini almayı hedefliyordu. Yunanistan’da muhalefetin yanı sıra iktidardaki PASOK’tan bazı milletvekillerinin de alınması gereken tasarruf önlemlerine sert bir şekilde karşı çıkarak, direniş gösterdiği ortamda, Papandreu siyasetin önemli olduğunu düşünerek doğrudan halka başvurmayı istemişti.

Ancak Papandreu bu hesapları yaparken, borcunun yanı sıra iflas etmiş bir ülkeyi yönettiğini unuttu. Zira bu durumda ekonomi önemli, siyaset değil. Papandreu, referandum planı ile hem piyasaları hem de Avrupalı ortaklarını huzursuz etti. Üstelik 48 saat içinde geri adım atarak, referandum planını rafa kaldırdı. Aksi takdirde, Yunanistan’a yönelik yardımların dondurulması söz konusuydu.

İç siyasetteki çekişme sürüyor

Yunanistan’ın krizi aşabilmesi için, ülkedeki iki büyük partinin iktidardaki PASOK ve ana muhalefet partisi Yeni Demokrasi (ND) arasında siyasi uzlaşma sağlanması gerekiyor. Ancak bu şekilde gereken önlemler hayata geçirilebilir. Uzlaşma yönündeki ilk sinyal de, Yeni Demokrasi partisinden geldi. Partinin lideri Andonis Samaras, 26 Ekim’de Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği zirvesine alınan, Yunanistan’ın borçlarının yüzde 50 azaltılması yönündeki karara ve geçici bir hükümete destek vereceğini bildirdi. Bu açıklama, piyasalarda memnuniyet yaratırken, Avrupa’nın başkentlerinde de yeniden bir ümit yarattı. Atina’daki kitle partilerinin işbirliği ile ülke sonunda kendi çabaları ile kurtulabilecek miydi?

Ancak bu sevinç biraz erken geldi. Zira Samaras’ın desteğini, Papandreu’nun derhal istifa etmesi, geçici hükümetin uzmanlardan oluşması ve altı hafta içinde erken seçimlere gidilmesi şartlarına bağladığı anlaşıldı. Bunun yanı sıra Papandreu'nun, parti içindeki muhalefete rağmen, cuma akşamı parlamentoda güvenoyu alabileceğine dair iyimserlik taşıdığı belli oldu.

Papandreu, eğer güvenoyu alırsa, Samaras ile koalisyon görüşmelerinde daha güçlü bir şekilde pazarlık yapabilecek. Fakat bu durum, Yunanistan'da uzlaşmaya dair hiç bir ipucunun bulunmadığını gösteriyor. Sanki parlamentoda olağan bir oturum toplanıyor, ülkenin ve Euro Bölgesi'nin geleceği söz konusu değilmiş gibi bir tutum izleniyor. Bir Yunan trajedisi mi, yoksa komedisi mi izliyoruz? Biz belki ikisini birden izlerken, belirsizlik de sürüyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Spiros Moskovou / Çeviri: Jülide Danışman

Editör: Ercan Coşkun