Yıllardır birbirini kandırdıklarını bilen iki kişinin içlerini döktükleri izlenimine kapılmak mümkündü. Böyle bir buluşma acı verici olabilir ama ayna zamanda da rahatlatır. Dışişleri Bakanları Mevlüt Çavuşoğlu ve Frank-Walter Steinmeier'in iki saatlik görüşme sırasında karşılıklı olarak sözlerini sakınmadıkları buluşmayı izleyen ortak basın toplantısında da belli oluyordu. Bakanlar terör, görevden uzaklaştırmalar, tutuklamalar ve basın ve düşünce özgürlüğü ile tabii Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasındaki üyelik müzakerelerini görüştüler.
Çavuşoğlu'nun kimseden nasihat almaya ihtiyaçlarının olmadığı şeklindeki sözleri anlaşılabilir bir tutumdur. Ama buna fırsat verilmemesi daha iyi olurdu. AB'ye üye olmak isteyen AB standartlarını hem dikkate almazlık edip, hem de müzakere ortağının bu durumu dile getirmesinden şikâyetçi olamaz. Aynı zamanda Türkiye'de AB'nin görmezden gelmemesini arzulayan ve AB-Türkiye diyaloğunun demokrasi ve hukuk devletinin göbek bağı olduğuna inananlar da yaşıyor.
Bu insanlar Steinmeier'in üyelik görüşmelerinin kesilmeyeceği şeklindeki sözlerine sevinmiş olmalılar. Ancak Almanya Dışişleri Bakanı'nın dile getirdiği gibi görüşmeleri sürdürmek Avrupa'nın elinde değil. Görüşmeleri sona erdirme tehditlerini savuran, bizzat Erdoğan. Avrupa'da Erdoğan'ın görüşmeleri kapatmasını bekleyen hükümetler var. Erdoğan ya duyurduğu gibi referandumla, ya da tam üyeliği mümkün olmaktan çıkaran baskı politikasıyla bu neticeyi yaratabilir. İdam cezası henüz yürürlüğe girmemiş olmakla birlikte şıklardan ikincisi aylardır devam ediyor.
İki taraf da kendini kandırıyor
AB müzakerelerin sürdürülmesi karşılığında haklı olarak hukuk devleti ve düşünce özgürlüğü ilkelerine saygılı olunmasını bekliyor. Türkiye de haklı olarak AB'nin gerçek niyetini bilmek istiyor. AB hukuk devletinin ve demokrasinin olduğu bir Türkiye'yi üyeleri arasına kabul eder mi? Bunun yanıtını Türkiye'yi olduğu kadar kendini de kandıran Avrupa veremez. Tam üyelik şeklen mümkün olmadığı sürece konuşmak kolaydır. Karar noktasına gelindiğinde AB üyeleri arasında uzlaşı sağlanacağını beklemek gerçekçilik olmaz.
Bunu Çavuşoğlu da biliyor, Steinmeier de. Yine de, ‘birbiri hakkında konuşmak yerine birbiriyle konuşmak evladır' düsturuyla hareket ediyorlar. Birbirlerine söyleyecekleri bitti mi? Hayır! İki bakan da kendi pozisyonunu savunup, karşısındakini eleştirdi. Görüşme son noktayı koyamadı. Dışişleri bakanları buluşması her şeyden önce Türkiye ile Almanya'nın birbirlerinden ne kadar uzaklaştıklarını gösterdi.
© Deutsche Welle Türkçe
Christian Buttkereit