Türkiye ile AB arasındaki mülteci pokeri
Kimse geri adım atmaya yanaşmıyor. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan terör ile mücadele yasasının değiştirilmesini ret ediyor. Israrından vazgeçmezse Avrupa Birliği (AB) vize muafiyeti vaadini yerine getirmeyecek. AB ülkelerine vizesiz seyahat edilebilmesi Türkiye'nin büyük hedefleri arasında. Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun için uzun mücadele verdi. Tek konu bu olsaydı, Avrupalılar arkasına dayanır ve bütün kriterler yerine getirilene kadar beklerlerdi.
Ancak vize muafiyeti, istifaya zorlanan Başbakan Ahmet Davutoğlu ile AB arasında kararlaştırılan mülteci anlaşmasında yer alıyor. Şimdi Ankara'nın ‘mülteci' kozunu acımasızca uygulamaya hazır olduğu görülüyor. Erdoğan'ın bir danışmanı Avrupa parlamenterlerine gönderdiği mesajda, ‘Yanlış karar alırsanız, mültecileri yollarız', diyordu.
Erdoğan'ın vize muafiyetine ihtiyacı var
AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu ise‘şantaja gelmeyiz' diyor. Bütün partilerin aynı görüşü paylaştığı ender görülmüştür. Komisyon Başkanı Juncker Perşembe günü açık konuştu: “Şartların yerine getirilmesine büyük önem atfediyoruz, yoksa olmaz.” Juncker ekim ayında ise, “Hoşumuza gitse de, gitmese de Türkiye'ye insan hakkı ihlallerini hatırlatmanın şimdi zamanı değil”, demişti.
Avrupa o gün nasılsa, bugün de mülteciler konusunda Türkiye'nin iyi niyetine bağımlı. Türkiye şimdiye kadar anlaşmadan doğan yükümlülüklerini yerine getirdi. Erdoğan gerçekten anlaşmayı feshedip ‘mültecileri gönderirse', Avrupa çözüm bekleyen muazzam bir problemle baş başa kalır.
Ancak Erdoğan'ın da Avrupa'ya bağımlı olduğu unutulmamalı. Türkiye'nin Avrupa'ya sadece ekonomik, siyasi ve diplomatik bakımlardan ihtiyacı yok. Vize muafiyeti ihtimali iç politika açısından çok daha önemli. Yaza kadar Türkleri vize mecburiyetin kurtaramazsa popülaritesinden çok şey kaybeder. Vize kalkarsa halkın gözüne girer. Bu sebepten dolayıdır ki her iki tarafın da anlaşmanın yürürlükte kalmasında çıkarı bulunmaktadır.
Alınacak ders, kendine güven olmalı
Terör ile mücadele yasası ile ilgili anlaşmazlık terörün tarifinden kaynaklanıyor. Avrupa'da kimse Türkiye'nin terör ile mücadele etmesine karşı değil. Avrupa yasanın muhalif politikacı ve gazetecilerin susturulmasında kullanılmasına karşı çıkıyor. Bu karşıtlık aşılamayacak türden değildir. Erdoğan'ın mali yardımda olduğu gibi yine işbirliğinin bedelini arttırmak istediği anlaşılıyor.
Sonunda taraflar temenni ettiğimiz gibi anlaşsalar bile Avrupa, vize muafiyetinin suiistimaline karşı ‘imdat freni' hazırlasa iyi eder.
AB'nin Ankara ile arasındaki anlaşmazlıktan ders alması gerekir. Türkiye ile varılan anlaşma mülteci sayısının azalmasına katkıda bulunmuş olsa da, Avrupa yalnızca başka ülkelerin ‘kapıcılığına' güvenmemelidir. Dış sınırlarını AB'nin kendisi koruyabilmelidir.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach