DW editörlerinden Bernd Riegert, ABD Başkanı Donald Trump’ın NATO zirvesine katılması ile ilgili yorumunda, NATO'nun beklentisinin İttifak'ın en önemli üyesinin "fazla zarar vermemesi” olduğunu belirtiyor.
Trump revüsü Avrupa'ya uğruyor. Medyanın megaloman ABD Başkanı hakkında yayınlayacağı manşetleri şimdiden görür gibiyiz. Trump Brüksel'deki NATO zirvesinde Avrupalı müttefikleriyle Kanada'ya gözdağı verebilir. İngiltere ziyareti sırasında Kraliçe ile çay içerken pot kırabilir. İskoçya'daki otelinin golf sahasında ter attıktan sonra Helsinki'de buluşacağı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sıkı dostluk kurabilir.
Seçim kampanyası başlatan ABD Başkanı'nın Avrupa turnesinde nasıl bir tavır takınacağı NATO'daki müttefiklerini endişelendiriyor. Trump'ın müttefiklerini bir kez daha rencide edip, savunma harcamalarıyla ilgili saçma hesaplarını önlerine koymaktan çekinmeyeceğini söyleyebiliriz. Avrupalıların savunma harcamalarını arttırmaları da Trump'a yetmiyor. Trump'ın nasıl bir düşünce yapısına sahip olduğunu öğrenmek için geçen hafta Indiana'da yaptığı seçim konuşmasını hatırlamak yeter. Trump konuşmasında doğrudan Almanya Başbakanı Angela Merkel'e yüklenerek "ABD'nin parası karşılığında Almanların ne verdiğini” sormuştu. Almanların Ruslarla enerji ticareti yapmayı yeğleyeceklerini, faturanın ise ‘aptal' Amerikalılara çıkarılacağını söyleyen de oydu. ABD Başkanı tabii bunu önlemek istiyor ve para görmediği takdirde askerlerini Almanya'dan çekebileceğini ima ediyor.
Paralı koruma mı?
Brüksel'deki diplomatlar Trump'ın savunma karşılığında Avrupa'dan para isteyebileceğini belirtiyorlar. Yani paralı koruma. Yoksa haraç mı isteyecek? Siyasi değerler temeli üzerinde kurulu olan NATO'da şimdiye kadar bu gibi kategoriler söz konusu edilmemişti. Ruhunda çıkarcılık olan Donald Trump ise böyle düşünüyor. Sırf kendi menfaatini kolluyor ve şimdiye kadarki sıkı müttefiklerine acımayıp, onlarla bir tüccar gibi pazarlık yapıyor. Kanada'daki G7 zirvesinde de bu huyunu gizlememişti. Aynı yöntemi NATO işbirliği için de kullanırsa, şaşırmayalım. Trump güvenlik politikasını ticari anlaşmazlıklarla harmanlayacaktır. Donald Trump'un öne süreceği basit denklem "Rusların nükleer gücünden korunmak istiyorsanız, Amerikan mallarının Avrupa'ya gümrüksüz girmesine izin verin” olabilir.
ABD Başkanı diktatör ve otoriter liderlerle zirve buluşması yapmayı, dengi olarak görmediği ve parazit saydığı eski müttefiklerine tercih ediyor. NATO'ya ittifak üyelerinin milli gelirin yüzde 2'si olarak saptanan savunma bütçesi rakamlarına giderek yaklaşmakta olduklarını kanıtlama görevi düşüyor. Almanya ise oldukça ağırdan alıyor. Alman silahlı kuvvetleri iyi durumda değil. Avrupa ordularının savaşma yeteneği zayıf. Angela Merkel Brüksel zirvesinde bu durumu açıkça anlatmak zorunda kalacak. Donald Trump da Kasım ayındaki Kongre seçimlerine hazırlandığı için Avrupa ordularının durumunu didik didik etmekten zevk alacak.
Polonya NATO bünyesindeki işbirliğinin gelecekte nasıl şekillenebileceğinin örneğini verdi. Varşova yönetimi ülkede daha fazla Amerikan askeri üslendirilmesi karşılığında yılda iki milyar doları gözden çıkarmaya hazır olduğunu duyurdu. Polonya'nın açtığı savunma için para hesabı Trump'ın hoşuna giderse, ABD Başkanı bu metodu diğer müttefiklerine de uygulamak isteyebilir. NATO liderlerine en önemli askeri gücün başkanının dayanışma ilkesine sadık kalmasını ummak kalıyor. Trump dediğini yaptırabilmek için ittifak bünyesindeki savunma dayanışmasını da tartışmaya açabilir. Buna inanmayanlara, Trump'ın iki yıl önceki seçim kampanyası sırasında söylediği ‘NATO'nun tamamen gereksiz olduğu' şeklindeki sözlerini hatırlatmak yeter. Avrupa Birliği'nin NATO'ya alternatif askeri güç kurma çalışmaları henüz emekleme çağında. Avrupa ordusunun kurulması yıllar alacak ve bu ordu hiçbir zaman ABD'nin askeri yeteneklerinin yerini dolduramayacak.
Trump Putin'i etkileyebilir mi?
NATO merkezinde görevli diplomatlar aynı zamanda Donald Trump'ın birçok NATO ülkesinin Avrupa için en büyük tehlike olarak gördüğü Rusya'nın Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı zirve buluşmasını tedirginlik içinde bekliyorlar. Trump'ın NATO adına gündeme getirmesi gereken konular Ukrayna krizinden siber savaşlara kadar uzanıyor. İttifakın Brüksel'deki zirvesinde bunun la ilgili bir tavsiye kararı alınacak. Ancak Trump'ın Helsinki buluşmasında NATO'nun tavsiyeler listesini hatırlayacağı şüphe götürür. Trump Indiana'daki seçim konuşmasında Putin ile yapacağı buluşamaya her bakımdan hazır olduğunu söylemişti. Bu ifadeyi hem iyiye, hem de kötüye yormak mümkün. Trump Putin'i etkileyebilirse, buluşma NATO'ya göre iyi geçmiş sayılır. Kötü geçerse, gerginlik daha da artar.
Kesin olan, Trump şovunun kendi yorumlama tarzına göre başarılı geçeceğidir. Kulak tırmalarcasına kendini öveceğini ve ne kadar harika olduğunu anlatacağını şimdiden duyar gibiyiz; NATO, Kraliçe, Putin? It's gonna be great!
Bernd Riegert
© Deutsche Welle Türkçe