2013 yılından beri Münih Eyalet Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütüyle ilgili davada sona yaklaşılıyor. 8'i Türk olmak üzere 10 kişiyi katleden çetenin sağ kalan tek sanığı Beate Zschäpe'ye yöneltilen suçlamalar arasında bombalı saldırılar ve banka soygunlarına yardımcılık ve intihar eden Uwe Böhnhardt ve Uwe Mundlos'un işledikleri suçlara iştirak da bulunuyor. Bombalı saldırılardan yaralı olarak kurtulan ve saldırını izlerini ömürleri boyunca taşıyacak olanlarla katledilenlerin yakınları yıllardır yargının son sözü söylemesini bekliyorlar.
Sağcı teröristlerin öldürdüğü masumların yakınları çaresizlik ve öfkeyle izledikleri davanın acı veren seyrini hayat boyu unutmayacaklar. Baş sanık Zschäpe yıllarca sustuktan sonra 2015 yılında katiller çetesindeki rolüyle ilgili inandırıcı olmayan yazılı bir ifade vermişti. Baş sanık hakkındaki karar henüz açıklanmamış olsa da bu üçlüye 'katiller çetesi' demek yanlış olmaz. Kaldı ki NSU işlediği cinayetlerle övündüğü kasetleri de servis etmişti.
İpuçlarının bolluğu delil yetersizliğini karşılamıyor
Zschäpe kaseti gönderdiğini itiraf etti. Ama cinayetlerle ilgisi olmadığını söyledi. Yine de iddia makamının baş sanık hakkında müebbet hapis talep etmesi bekleniyor. İddia konuşmasında Zschäpe'nin ifadesi ve psikiyatri raporu delil gösterilecek. Bu iki önemli ipucu olmadan Federal Savcı'nın mahkeme heyetini ikna etmesi kolay olmayacak. Somut delillerin bulunmadığı Zschäpe davası ipuçlarına dayandırılıyor.
Hiçbir suçlamada çürütülmesi mümkün olmayan delil gösterilemiyor. Cinayetlerden hiçbirinin tanığı çıkmamıştı. Varsa da kimse davada tanıklık etmedi. Anayasayı Koruma Teşkilatı görevlisi Andreas Temme'nin ifadesinde söylediklerinden fazlasını bilip bilmediği aydınlatılamayacak. 2006 yılında Halit Yozgat öldürüldüğü sırada aynı mekânda bulunan Temme mahkemeye çelişkili ifadeler vermişti. Münih'teki ceza davasının en kuşku götüren yanlarından biri de Temme dosyasının gizli olup NSA davasına dahil edilmemesidir.
Savcılık daha fazla araştırabilirdi
Maktul aileleri ve avukatları dosyadaki önemli bilgilere ulaşamamanın hayal kırıklığı içindeler. Bu huzursuzluğu meclis soruşturma komisyonlarında görev yapan milletvekilleri de hissediyor. Bütün imkânların sonuna kadar kullanılamamış olması Federal Savcılığın lekesi olarak kalacaktır. İddia ve savunma konuşmaları ne kadar anlaşılır ve açık olursa olsun bu değişmeyecektir.
İddia makamı dört sanık hakkında talep ettiği ağır hapis cezasını gerekçelendirmekte zorlanacak. Çünkü yıllardır süren ve yüzlerce tanık ile uzmanın dinlendiği NSU davası cinayetlerin işlendiği silahın teröristlerin eline nasıl geçtiğine açıklık getirmedi. Birçok soru yanıtsız kaldı. Davanın üzerine düşen gölge kalkmayacak. Aylardır cinayetlerle ilgili yeni bulgular elde edilemediğinden ve bütün deliller sunulmuş olduğundan, davanın sonuna yaklaşıldığı söylenebilir. Hatta davanın hissedilen sonu çoktan gelmişti. Ancak ceza davalarında duyguya yer olmaz. Hele iddia ve savunma konuşmalarında ve onları izleyecek olan mahkeme kararlarında duygulara söz hakkı hiç tanınmaz.
© Deutsche Welle Türkçe
Marcel Fürstenau