Angela Merkel kurt bir politikacı. 12 yıllık başbakanlığı sırasında hayli deneyim kazandı. Nerede tuzakların gizlendiğini ve nelerden istifade edebileceğini çok iyi biliyor. Örneğin Almanya’nın G20 Dönem Başkanlığı. Eğer siyaset piyanosunun tuşlarına ustaca basmayı biliyorsanız, ekonomik açıdan dünyanın en önemli ülkelerini biraraya getiren bu topluluğun başkanlığı, yıldızınızı parlatabilir. Almanya’da bu yılın sonbaharında genel seçimlerin yapılacağı düşünüldüğünde, dönem başkanlığı büyük bir lütuf.
Ancak bu hummalı bir çalışma yapmayı da gerektiriyor. Temmuz ayı başında Hamburg’da düzenlenecek G20 Zirvesi’nin ajandası kusursuz olmak zorunda. Daimi konu başlığı olan dünya ekonomisinden tutun da Afrika, iklim koruma ve kadınlar gibi Almanya’nın, başkanlığı süresince öne çıkaracağını ilan ettiği başlıkların da içi doldurulmalı. Bu nedenle Merkel son haftalarda sürekli yollarda. Devlet başkanları, krallar ve hükümet başkanları ile yoğun bilgi alışverişinde bulunuyor ve onların onaylarını almaya çalışıyor. Nihai amaç, Hamburg zirvesinde sadece olumlu mesajların verilmesi ve birlik-beraberlik görüntülerinin sergilenmesi.
Dış politika popüleriteyi artırıyor
Tabii Merkel sadece G20 Dönem Başkanı sıfatıyla ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ya da Rusya’ya gitmiyor. Almanya Başbakanı olarak da ülke ekonomisi için yeni kapılar aralamaya çalışıyor. Aynı zamanda Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Genel Başkanı olarak seçim kampanyası da yürütüyor. İtinalı bir şekilde organize edildiği için, tüm bunların üstesinden rahatça gelmesi mümkün oluyor. Siyasetin en eski kurallarından biridir: Dış politikada başarılı olmak, içte de puan kazandırır. Nitekim Sigmar Gabriel, Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) genel başkanı ve ekonomi bakanıyken bir türlü elde edemediği popüleriteyi, bugün dışişleri bakanı olarak nihayet yakalamış durumda.
Angela Merkel, Suudi Arabistan’da başbakan sıfatıyla güvenlik politikaları ve terörle mücadele konularını gündeme getirdi. 20’ler Grubu’nun dönem başkanı olarak ise iklim koruma ve yenilenebilir enerjiler üzerinde durdu. Ayrıca kadın politikaları konusunda atılması gereken adımları dile getirdi. Bunları yaparken de Suudi şeyhlerin yanında klasik döpiyes takımıyla ve başı açık olarak poz verdi.
Pragmatik ve sonuca odaklı
Kadınların geleneksel olarak pek sözünün geçmediği bir ülke olan Suudi Arabistan’da Angela Merkel, şeyhler tarafından saygı görüyor. Almanya Başbakanı güç ve özgüven gösterisi yapıyor. Burada asıl muhatap ise Almanya’daki seçmenler. Merkel, aynı zamanda sorun ve anlaşmazlıkları önlemeye de çalışıyor, sık sık arabulucu rolünü üstleniyor. Fazla taviz vermeden sürekli uzlaşmacı bir tavır sergiliyor. Yani tamamen pragmatik ve sonuca odaklı bir politika izliyor.
Almanya Başbakanı, uluslararası siyaset sahnelerinde arz-ı endam etmenin, Almanya’nın küçük bir kasabasında seçim konuşması yapmaktan çok daha fazla puan getirdiğini biliyor. Spor salonları ve pazar yerleri, Merkel’e göre yerler değil. Buralarda hayli eğreti durduğunun kendisi de farkında. Bunun yerine başbakan, hariciyeci ve tüm dünyada kabul görmüş bir kriz yönetimi uzmanı olarak seçim kampanyası yürütmeyi tercih ediyor.
Bu rolü, G20 Dönem Başkanlığı sayesinde temmuz ayına kadar gönlünce oynaması mümkün. Aktif seçim kampanyası yapmadığı yönünde kendisini eleştirenlere de böylece “Daha ne yapayım. Kaç cephede birden mücadele ediyorum ya!“ deme şansı var. Nitekim son kamuoyu yoklamaları da bu stratejinin başarılı olduğunu ortaya koyuyor. Anketler, CDU’yu açık ara SPD’nin önünde gösteriyor. Sosyal Demokratların yeni genel başkanı ve başbakan adayı Martin Schulz‘un, ilk başta yakaladığı rüzgâr yavaşlamış görünüyor. Oysa Schulz, önümüzdeki iki hafta sonu Schleswig-Holstein ve Kuzey Ren Vestfalya’da yapılacak eyalet seçimleri için uzun süredir hummalı bir kampanya yürütüyor. Ama bu kampanyalar spor salonları ve pazar yerleriyle sınırlı kalıyor. Böyle bir dönemde G20 Başkanlığı, Merkel için gerçekten de bulunmaz bir nimet.
© Deutsche Welle Türkçe
Sabine Kinkartz