Merkel'e yaradı
Büyük kitle partilerinin sonunun ne olabileceğini Avusturya Sosyal Demokratları gösterdiler. Parti 2007 yılından beri başbakanı çıkarıyordu. Hafta başında istifa eden Faymann iki kez bu göreve gelmişti. 2013 genel seçimlerinde ise Avusturya Sosyal Demokrat Partisi'nin (SPÖ) oy oranı yüzde 30'un altına indi. Muhafazakâr Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ile birlikte meclisteki çoğunluğu ancak kazanabilmişlerdi.
Avusturya'nın siyasi tarihi ‘büyük koalisyonlarla' doludur. İki kitle partisi savaştan sonra sürekli işbirliği yapmışlar, başbakanı bir o parti, bir diğer parti vermişti. Anlaşılan, seçmen artık bu koalisyonlardan bıktı. Kokuşmuşluk ve duraksama bütün Avusturya'ya yayılmış, makam ve mevkiler bu iki partinin malı haline gelmişti.
Avusturya'da siyasetin tepetaklak olmasına asıl mülteci krizi vesile oldu. Bunun en önemli kanıtı nisan sonundaki cumhurbaşkanlığı seçimiydi. Her iki partinin adayları da yüzde 11'lik oy oranlarıyla ikinci tura kalmayı bile başaramadılar.
İlk turun galibi, sağ eğilimli Avusturya Özgürlükçü Partisi'nin adayı Norbert Hofer oldu. Hofer ikinci turda Yeşiller'in adayı Aleksander Van der Bellen ile yarışacak. Hofer, daha çok temsil yetkisini haiz bir makam olan cumhurbaşkanlığının favorisi sayılıyor. ‘Yarın seçim olsa, oyunuzu hangi partiye verirdiniz?' sorusuna büyük çoğunluk ‘Özgürlükçü Parti' yanıtını veriyor. Sosyal Demokrat ve Halk Partileri'nin adeta adı bile geçmiyor. Seçmeni ilgilendiren konuların başında göçmenler geliyor.
Merkel'e yaradı
Oysa Faymann, mülteci sayısının artmasıyla patlak veren göçmen karşıtı tutuma en radikal şekilde ayak uyduran AB Başbakanı olmuştu.2015 eylülünde Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ‘mültecileri kucaklama' politikasını destekleyen Faymann yıl sonlarına doğru Merkel ile arasına mesafe koymaya başlamış, 2016 başlarında da 180 derecelik dönüşünü tamamlamıştı. Başbakan mültecilere üst sınır getirdikten sonra diğer AB ülkeleriyle birlikte ‘Balkan rotasının' göçmenlere kapanmasını sağlamıştı. Hofer'in ilk turdaki başarısından sonra da Faymann hükümeti iltica hakkını daha da sınırlayan yasayı çıkarmıştı.
Bütün bunlar kendine ve partisine yaramadı. Birkaç ay içinde inandırıcılığını kaybetmeden bu kadar radikal bir şekilde dümen kırılamaz. Partisinin sol kanadı da başbakanın iltica politikasına homurdanıyordu. Faymann böylece sağ ve soldan gelen baskı arasında sıkışmış ve dayanacak yeri kalmamıştı.
Angela Merkel gibi müstafi Avusturya Başbakanı'nın da 2015 Eylülünde göçün kontrolden çıkmasının ne gibi problemlere yol açabileceğini kavrayamamış olmasına akıl erdirmek zordur. Faymann dersini almış olmasına rağmen şapkasını alıp giderken, Merkel'in durumundan endişe etmesine gerek bulunmuyor. Merkel daha ustaca davrandı. Almanya Başbakanı dışa karşı politikasını değiştirmeyip, ahlâki bakımdan doğru olanı yaparken, belli etmeden o da ani dönüş yaptı.
Avusturyalılar açısından acı olan, Merkel'in, eleştirdiği Faymann'ın mülteci politikasından yarar sağlamış olmasıdır. Almanya'ya gelen mülteci sayısının önemli oranda düşmüş olmasını Almanya Başbakanı aynı zamanda Faymann'a da borçludur.
© Deutsche Welle Türkçe
Christoph Hasselbach